Abdurrahman GÜNER / HAKSÖZ HABER
Özellikle Gezi kalkışmasından sonra iktidarın ve ona yakın medyanın sık sık kullandığı “bu işin arkasından Soros var” kalıp cümlesine epey aşina olduk. Macar asıllı Amerikalı George Soros Açık Toplum Vakfı’nın en önemli destekçilerinden birisi. Dünyanın çeşitli ülkelerinde yatırımları olan iş adamı George Soros dünyanın her yerinde toplumsal kargaşanın arkasındaki insan olarak gösteriliyor. Amerika’daki siyahi ayaklanmaları, Rusya’daki muhalif grupların eylemleri, Macaristan’da siyasi hükümeti hedef alanlar vs. herkes hedef olarak Soros’u gösteriyor. Liberal derneklere yaptığı destekler de bu bağlamda iç isyana teşvik olarak görülüyor.
George Soros’un dünyada olup bitenlere nasıl dâhil olmak istediği bizim işimiz değil. Açıkçası dünya görüşü olarak kendisiyle oldukça farklı yerlerde bulunduğumuz da aşikâr ancak her kötülüğün arkasındaki kişi olduğu tezine itirazımız var. İslam tarihinden örnek vermek gerekirse sahabe arasında yaşanan ihtilafların arkasındaki izah hep bellidir: Abdullah ibn Sebe. Oldukça kullanışlı olan bu izah tarzı sıkıntılı durumları ve kargaşayı görünmez kılarak tabiri caizse sorunları halının altına süpürmeye yarar. Nasıl ki bunun tutarlılığı ciddi şüphe uyandırıyorsa Soros’a yönelik iddialar için de pekâlâ aynısı söylenebilir. Zira böyle bir şey mümkün değil. Tarih-toplum değerlendirmesini sadece bir kişinin elini şıklatmasına bağlayamazsanız. İnsanların ve toplumların hikâyesi bu şekilde ilerlemez. Çeşitli sebep sonuç ilişkileri ve tayin edilmiş kurallar vardır. Kitabı Kerim’de Sünnetullah olarak ifade edilen bu kurallar tek bir kişinin bu şekilde kesin belirleyiciliğini kabul etmiyor.
Neyse konumuza dönmek gerekirse, Hazine Bakanlığı tarafından Soros’un desteklediği TESEV’e yapıldığı iddia edilen yardım kafaları ciddi oradan karıştırdı. 1 milyon 186 bin 278 lira değerinde olduğu ifade edilen şartlı bağışın bazı haber sitelerine göre (Veryansın TV ve Medya Notu) TESEV’in raporlarında geçtiği belirtiliyor.
Komplonun üzerinde komplo vardır. Acaba Hazine Bakanlığı içine sızan “küreselciler” kendi destekledikleri vakıf ve derneklere şimdi de devlet eliyle mi yardım ulaştırıyorlar? Yoksa bu durumu izah etmek mümkün olmuyor. Hükümetin çok sık kullandığı “Soros” tezi eğer ki durum böyle değilse boşluğa düşüyor. Çünkü hükümetin bizzat kendisi Soros’u desteklemiş oluyor. Yoksa her şey normal prosedüründe işleyen bir ihale sürecinin mi sonucu? Galiba bunların hiçbirisini tam olarak bilemeyeceğiz. Hükümette kendisini yıkmak istediğini iddia ettiği Soros’a yaptığı iddia edilen yardımla baş başa kalmış olacak…