Hayvanlar üzerine inşa edilen abartılı “sevgi edebiyatı"

“Boji” isimli sokak köpeği yaklaşık bir haftadır televizyon haberleri ve sosyal medyanın gündeminde!

HAKSÖZ HABER

Yaklaşık bir haftadır İBB’den TRT’ya kadar kamu kurumlarının da dâhil olduğu bir “sokak köpeği Boji” propagandası ile karşı karşıyayız. Metro ve tramvay hatlarını kullanan cüsseli bir hayvanın “maceralarını” sosyal medyada kendisi adına açılan hesaptan takip etmek bile mümkün!

Hayvanların insanlar gibi yaşam sürmeleri işin özünde insanlık için eski bir fantezi! Destanlardan halk hikayelerine kadar uzanan “konuşan hayvan” imgesi edebiyat tarihinde önemli bir yer tutar. Ancak iş edebiyatın ötesine taşındığı vakit tatsızlıklar ortaya çıkabiliyor…

Boji olarak hitap edilen köpek hakkında televizyon kanallarında ve sosyal medyada üretilen içeriklere baktığınız vakit hiçbir sorunun olmadığı algısına kapılıyorsunuz. Sanki Boji tıpkı metrodaki diğer insanlar gibi seyahat ediyor. Ancak işin aslının oluşturulan algı gibi olmadığı kısa sürede anlaşıldı.

İnsanların eşyalarına saldırarak rahatsızlık uyandırdığı görüntüler sosyal medyada paylaşılınca “Boji” tabiri caizse sahipsiz kaldı. Öncesinde hakkında oluşturulan sevgi edebiyatı sayesinde ilgi odağı olan köpek hakkında bu algıyı oluşturanlar sessizliğe büründü.

Eğer bir köpeğin metroya girmesine izin verirseniz o da insanların çantalarını ısırıp korkuya sebep olursa burada sorumlu kimdir? Netice olarak “Boji” bir köpek… Yani kimse ona neden böyle yaptığını soramaz. Bu işin sorumlusu hayvanlar üzerine abartılı bir şekilde oluşturulan farkındalık çalışmaları ve bunu popülist bir şekilde kullanan devlet kurumları ve yetkilileridir!

Hayvanlara yapılan zorbalıklar ve işkenceler ne kadar iğrenç fiillerse onları “insanlaştırmaya” çalışan bakış açısı da bir o kadar problemli!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!