Hayvanlar nasıl piyasa ürünü haline getirildiler?

Yaşar Süngü, sokak hayvanları üzerinden yaşanan tartışmanın ekonomik boyutlarını inceliyor.

Yaşar Süngü / Yeni Şafak

Başıboş ve sahipsiz düşünceler

Dünyada kedi ve köpek beslemek için harcanan para 260 milyarı doları buldu. Kedi-köpek maması, bakımı, barınağı, veterineri, sağlığı, kuaförü ile ekonomide dev bir evcil hayvan ve mama sektörü oluştu.

Bu sektör oluşurken kedi ve köpeklerin beslenme tarzı da değişti.

Eskiden kedi köpekler evin artıkları ile beslenirlerdi.

Köpek bahçede güvenlik için, kediler de bazen evde bazen bahçede böcek haşerat, fare gibi zararlılardan ev halkını korumak için bulunduruldu.

Bugün sahipsiz köpek ve kediler ne evlerde biriken artıkları yiyorlar ne de verdiğiniz simit ve ekmek tarzı besinleri.

Küresel şirketlerin mamalarına alıştırılan günümüz kedileri artık bildiğiniz kedi değil, köpekleri de bildiğiniz köpek değil.

İnsan eğlendiren ve bıkınca sokağa terk edilen başka bir canlıya dönüştürüldüler.

Psikiyatr Mustafa Merter hocanın teşhisi doğrudur.

Bugün artan kedi köpek sevgisi, Gazze’de “Çocukları öldür destek bizden” diyen küresel şirketler tarafından çocuk sevgisinin hayvan sevgisine dönüştürülmeye çalışıldığı kaydırılmış merhamet projesidir.

**

ABD’nin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından yayımlanan “Kuduz Riski Yüksek Ülkelerden Amerika Birleşik Devletleri’ne Köpek Girişinin Askıya Alınması Bildirimi”nde Türkiye de yüksek riskli ülkeler arasına alındı.

CDC bu bildirimle 14 Temmuz 2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere söz konusu ülkelerden köpek girişini geçici olarak durduğunu açıkladı.

3 yıl önce ABD Türkiye’yi kuduz riski yüksek ülkeler arasına almış.

3 yıl içinde ilgili kurumlar ne yapmış bilmiyoruz?

**

Bildiğimiz şu; 3 yıl içinde sokaklarda sahipsiz köpek sayısı kuduz riskine rağmen azalmamış aksine katlanarak artmış.

Son 2 yılda Türkiye’de 50’si çocuk, 107 kişinin köpek saldırılarında hayatını kaybettiği ifade ediliyor.

Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü verilerine göre de Türkiye’de kuduz riskli temas sayısı 2023’te 438 bine ulaştı.

Özellikle köpek dışkısından bulaşan ve çok ağır cerrahi maliyetleri olan “kist hidatik” hastalığı 2005-2019 arasında 8,8 kat arttı.

Ve sorun “insan hayatı mı önemli hayvan hayatı mı önemli” gibi saçma sapan, salakça, insani olmayan bir noktaya geldi.

**

2023 yılında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, sokak köpekleri ile ilgili bir kamuoyu araştırması gerçekleştirmiş.

Araştırmada, mahallelerin yüzde 88,4’ünde sahipsiz sokak köpeklerinin bulunduğu ve katılımcıların yüzde 83,6’sının bunu “sorun” olarak gördüğü belirlenmiş.

Ve bir yasa hazırlığına başlanmış.

Tartışılan yasa taslağında neler var bakalım;

Yerel yönetimler bütçelerinden pay ayıracak.

Sahiplendirme için etkili kampanyalar düzenlenecek.

Milli Emlak, barınaklar için yer tahsis edecek.

Tarım ve Orman Bakanlığı da ormanlık bölgelerden yer verecek.

Süreç sahiplendirmeyle başlayacak, sahiplenilmeyen sokaklardaki başıboş hayvanlar çekilecek.

Hasta, sakat ve saldırgan olan sahipsiz hayvanlar uyutulacak.

**

Yani ortada çözümü geciktirilmiş ciddi bir sorun var.

Yasa taslağına itirazın anlaşılabilir bir tarafı yok.

Mantıklı ve uygulanabilir bir çerçeve çizilmiş.

Yeter ki ciddiye alınsın ve uygulamasında merhamet, nezaket, unutulmasın ve İNSANİ titizlik gösterilsin.

**

ABD’de ve Avrupa’da sokaklarda sahipsiz başıboş köpeğe izin verilmezken barınaklarda bile kısa sürede infaz edilirken, bizim sokaklarımızda köpeklerin serbestçe dolaşmalarını isteyenleri anlamak zor.

Güvenli Sokaklar ve Yaşam Hakkını Savunma Derneğince (GÜSODER) hazırlanan “Başıboş Köpek Sorunu Raporu”na göre Türkiye’de yaşayan yaklaşık 5 milyon sahipsiz köpek var ve bir bölgedeki dişi ve erkek köpeğin bir yıl sonunda 16 yavrusu oluyor. Bu çok ciddi bir rakamdır.

Konunun fanatik taraftarlarının şunu kabul etmesi gerekiyor;

Köpekler genelde yalnızken saldırmaz, iki ya da 3 tanesi bir araya geldiğinde saldırganlaşabilirler. (Tecrübe ile sabittir!).

Sokaklarda sahipsiz kedi ve köpek olmamalı.

Kediler bugün gündemde değil ama yarın olacak.

Bu sorunun çözümü taraflardan birinin ölmesi ile değil iki tarafın da yaşatılması ile gerçekleşmeli.

Yasa uygulanırken filin züccaciye dükkanına girmesi gibi hareket edilmemeli.

Bizim batılılardan bir farkımız var; Biz öldürerek değil önce yaşatarak çözüm arayan bir dinin temsilcileriyiz.

Yorum Analiz Haberleri

Ekran karşısında beyni çürüyen bir nesil...
Mimaride insani saiklerin yerini; kârlılık ve verimlilik aldı...
Siyonist çeteye karşı direnişle geçen bir yıl...
“Devrimci zihniyet ahlâkını kaybederse her şeyini kaybeder”
Esed sonrası Suriye: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı artık hayal değil