“Hayvanlar hakkında Allah’tan korkun!”

Mehmed Paksu, ayet ve hadislerden yola çıkarak Müslümanların tabiatla ve hayvanlarla olan ilişkisini inceliyor.

Mehmed Paksu / Zafer Dergisi

“Hayvanlar hakkında Allah’tan korkun!”

CENÂB-I HAK, hayvanları insanın emrine, istifadesine ve hizmetine vermiştir. Kimisinin etinden, sütünden, derisinden istifade ettiğimiz gibi, kimisinin de gücünden, tüyünden, sesinden ve birçok özelliklerinden istifade ederiz.

Kur’ân şu âyetlerde özet olarak hayvanlardan nasıl istifade ettiğimizi anlatır:

Davarları da O yarattı. Onlarda sizin için soğuktan koruyan elbiseler ve daha başka yararlar vardır; ayrıca onlardan yersiniz. Onları akşam ağıla getirirken ve sabah çayıra salarken seyretmek size haz verir. Onlar, kendinizi zora sokmadan ulaşamayacağınız uzak beldelere yüklerinizi de taşırlar. Hiç şüphe yok ki Rabbiniz çok şefkatli, çok merhametlidir. O, hem binmeniz için, hem de size bir ziynet olsun diye, atları, katırları, merkepleri de yarattı. O, bundan başka sizin bilmediğiniz şeyleri de yaratıyor.” (Nahl, 16:5-8)

Kur’ân’da bir sureye de isim olan ve nimetler anlamına gelen “En’âm” kelimesi keçi, koyun, sığır ve deve gibi hayvanlar için kullanılır; bunlar her şeyiyle insanın zaruri ihtiyaçlarını karşılarlar. Ayrıca Kur’ân, Neml (karınca), Nahl (bal arısı), Ankebût (örümcek), Fil gibi surelere isim olan hayvanlardan bahsederken, bu varlıkları aynı zamanda Allah’ın varlık ve birliğine delil olarak gösterir.

Hayvanları insanların hizmetine veren ve çeşitli şekillerde onlardan faydalanılmasını helâl kılan Allah Teâlâ, buna karşılık hayvanlara merhamet ve şefkat gösterilmesini de emreder.

Resûlullah aleyhissalâtü vesselam, “Merhamet edene Allah da merhamet eder; yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin” (Ebû Dâvûd, Edeb: 58) meâlindeki hadisiyle insanları hayvanlara karşı iyi davranmaya yönlendirdiği; aç veya susuz bırakılmaları, dövülmeleri, yavrularının alınması, yarışma düzenlenerek dövüştürülmeleri, güçlerini aşan ölçüde yük taşıtılması gibi kötü muamele yapılmasını görünce de müdahalede bulunarak ilgilileri uyardığı görülmektedir.

“Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah’tan korkun” (Ebû Dâvûd, Cihâd: 44) buyuran Resûlullah aleyhissalâtü vesselam, bindiği deveye beddua eden bir kadının hayvandan aşağı indirilmesini istemiştir. (Müslim, Birr: 80)

Diğer yandan, hayvanlara hakaret edilmesini de hoş karşılamayan, onların özellikle başlarına vurularak dövülmelerini, yüzlerine damga basılmasını (Müslim, Libas: 106-112) yasaklayan Allah Resulü (asm), hayvanların haklarının gözetilmesine her vesileyle özen göstermiştir.

Hz. Ömer (ra), devesine gücünün üzerinde yük yükleyenleri cezalandırırdı. Bir devenin palan sürtmesinden meydana gelen yarasına hafifçe elini sürüp, “Senin başına gelen şeyden sorguya çekilmekten korkarım” diyerek insanların istifade ettiği hayvanlara iyi davranmalarını tembih ederdi.

Bu âyetler, hadisler ve uygulamalar, en güzel hayvan haklarını gözetme örnekleridir; müminlere sorumluluklar yüklemektedir. Hayvan hakları savunucularının da dikkatini çekeriz.

Eskiden olduğu gibi zamanımızda da bazı yörelerde horoz ve köpek dövüşü, boğa ve deve güreşi gibi turnuvalarla hayvanlar amaçları dışında kullanılıyor. Sünnet ise, bu uygulamaları net olarak yasaklıyor.

İbn Abbas radıyallâhü anh rivayet ediyor:

“Resûlullah aleyhissalâtü vesselâm, hayvanları birbirine kışkırtmayı (dövüştürmeyi) yasakladı.” (Ebû Dâvûd, Cihad: 51)

HAYVANLARA İYİLİĞİN MÜKÂFATI VARDIR

İslâm dini, hayvanlara eziyeti yasakladığı gibi, onlara karşı iyilik yapmayı teşvik eder. Mesela bu konuya verilen önemi bu hadis çok açık olarak gözler önüne seriyor. Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiği hadiste, susuz kalmış bir köpeğin susuzluğunu gideren bir insan bu sayede bağışlanıyor ve Allah’ın razı olduğu kullar arasına giriyor.

Resûlullah aleyhissalâtü vesselâm şöyle buyurdu:

“Bir adam yolda giderken çok susadı. Bir kuyu buldu ve oraya indi. Suyunu içtikten sonra kuyudan çıktı. Bir de baktı ki, susuzluktan dilini çıkarmış soluyan bir köpek, ıslak toprak yiyor. Bunu gören adam (kendi kendine) dedi ki: ’Bana gelen susuzluğun aynısı bu köpeğe de gelmiştir.’ Sonra kuyuya indi, ayakkabısına su doldurdu. Sonra ayakkabısını ağzıyla tuttu (elleriyle kuyunun duvarına tutunarak yukarı çıktı) da köpeğe su verdi. Bundan dolayı Allah, onun amelini kabul etti ve günahlarını bağışladı.”

Sahabiler dedi ki:

“Ey Allah’ın Resûlü! Hayvanlara iyi davranmada bize de mükâfat var mı?”

Resûlullah aleyhissalâtü vesselâm şöyle buyurdu:

“Canlı her hayvan için (yapılacak iyilikte) bir mükâfat vardır.” (Buhâri, Müsakat: 9; Müslim, Selâm: 53)

HAYVANLARA EZİYETİN CEZASI BÜYÜKTÜR

İslâm’ın hayvan haklarına verdiği en önemi, alttaki hadis çok net gösterir. Bir kadın, bir kediyi hapsederek aç bırakıp ölümüne sebep olduğu için Cehenneme giriyor.

Abdullah bin Ömer radıyallâhü anh anlatıyor:

Resûlullah aleyhissalâtü vesselâm şöyle buyurdu:

“Bir kedi yüzünden bir kadına azap edildi. Kadın, kediyi açlıktan ölünceye kadar hapsetmişti. Bu yüzden Cehenneme girdi. Ona şöyle denildi:

“Sen o kediyi hapsettiğin zaman ona yiyecek vermedin, su içirmedin, bir de yeryüzünün haşaratından yesin diye onu salıvermedin.” (Buhârî, Müsakat: 9;  Müslim, Selâm: 151)

ALLAH RESULÜ’NÜ KIZDIRAN OLAY

İslâm Peygamberi aleyhissalâtü vesselam her canlının yaşama hakkını koruyor, kuş yavrularının bile zarar görmesine razı olmuyordu. Karınca yuvasının yakılmasına kızıyor ve insanları ciddi olarak ikaz ediyordu.

Abdullah bin Mes’ud radıyallâhü anh anlatıyor:

Resûlullah aleyhissalâtü vesselâm ile birlikte bir seferde idik. Resûlullah aleyhissalâtü vesselâm ihtiyacını gidermeye gitti. O sırada iki yavrusuyla beraber bir kuş gördük. Anaları ayrılınca yavrularını aldık. Kuş gelip yavrularını göremeyince çırpınmaya başladı. O sırada gelen Resûlullah aleyhissalâtü vesselâm:

“Bunun yavrularını kim aldı? Hemen onları anasına götürün” dedi.

“Orada bir de karınca yuvası yakmıştık. Onu da görünce:

“Bu karıncaları kim yaktı?” dedi.

“Biz yaktık” deyince, (kızarak):

“(Canlı bir hayvana) Ancak ateşi yaratan Allah, ateşle azap eder” buyurdu. (Et-Tergîb ve’t-Terhîb, 4:471, Hadis No:21)

MAHŞER MAHKEMESİNDE SERÇENİN ŞİKÂYETİ

Halen bazı yörelerimizde, özellikle serçeler sırf keyif ve zevk için sapan ve benzeri yollarla öldürülüyor. Sünnet bu alışkanlıkları yasaklıyor. Ayrıca bu hayvanların neslinin devamı sağlanmalı, Allah’ın yeryüzünde yarattığı ekolojik denge bozulmamalıdır.

Şureyd bin Süveyd radıyallâhü anh anlatıyor:

Resûlullah aleyhissalâtü vesselâm şöyle buyurdu:

“Kim sırf eğlence olsun diye keyif için bir serçeyi öldürürse, kıyamet gününde o serçe: ‘Rabbim! Bu adam, beni yemek ve yararlanmak için değil, sırf zevki için boşu boşuna öldürdü’ diye onu Allah’a şikâyet eder.” (et-Tergîb ve’t-Terhîb, 4:470, Hadis No: 17; Kenzü’l-Ummal, Hadis No:39971)

İslam Düşüncesi Haberleri

Felah; fıtrat ve vahiyle yeniden buluşmamızda!...
Diyanetten hatırlatma: Tüm kumarlar haramdır!
Kemalistlerin cehaleti uçsuz bucaksız saçmalama özgürlüğü sunuyor!
İ’tizâl ile itidal arasında Allah nerededir?
Mutlak kötüye karşı el-Kassam’ın özgürleştirici ribatı ve cihadı