HAKSÖZ HABER
Afganistan’da 20 yılı aşan ABD işgali nihayet son buluyor. ABD askerlerini çekerken yıllardır ABD’nin varlığı sayesinde siyasi idareyi elinde tutan işbirlikçileri ise büyük bir korku aldı.
Aslında bu hikaye pekala SSCB işgaline kadar geri götürülebilir. 1979 senesinde başlayan işgal girişimi muazzam bir direnişle karşılaşmış ve on sene süren savaş Afganistanlı mücahitlerin lehine sonuçlanmıştı.
2001 yılında ABD öncülüğünde başlayan işgal girişimi ise ABD tarafından yenilginin kabul edilmesiyle son bulmak üzere. ABD’nin işgalci askerleri ülkeyi terk ediyor. Ancak 20 yıllık işgal girişiminin ortaya çıkardığı işbirlikçi, Batı yanlısı rejim varlığını koruyor.
ABD işbirlikçisi Afgan hükümeti Taliban karşısında hiçbir noktada başarı gösteremiyor. Taliban büyük şehir merkezlerini bir bir tekrardan işgalden kurtarıyor. Ne hikmetse bu durum Türkiye’deki bazı yayın organlarını telaşlandırmış!
Şu hususun altını çizmek isteriz: Taliban’a yönelik eleştirileriniz olabilir. Bunda herhangi bir sakınca yok. Ancak Taliban’ın Afganistan’daki meşruiyeti sorgulanamaz. Meşruiyeti sorgulanması gereken ABD’nin ve onun desteklediği rejimin Afganistan’daki varlığıdır.
20 yılı aşan savaşta Taliban mevzi kaybı yaşarken dahi toplumsallığını korumayı başarmış olmalı ki bugün gelinen noktada Afganistanlılara önderlik yapabiliyor. Ülkesinin en örgütlü siyasi ve askeri yapılanması olarak özünde bir öğrenci-medrese hareketi olan Taliban’a saygı duymak Afganistan’daki savaşın bitirilmesi için ön şarttır.
Milliyet gazetesinin iki haberi ise Afganistan’da yaşananları anlamak bir yana Taliban’ı ve doğal olarak Afganistan halkının iradesini yok sayarak emperyalist bir tutum ortaya koyuyor. “Kunduz da düştü! Taliban durmuyor…” “Militanlar bayrağı dikti! Dünya dehşetle izliyor” başlıklı iki haber bahsedilen emperyalist bakış açısını özetliyor.
Anlaşılan o ki Milliyet, Afganistan’da işbirlikçiler mevzileri bir bir kaybettiği için epey telaşlanmış! Kunduz düşmedi, Milliyet! Kunduz işgalden kurtarıldı! Doğru başlık böyle olmalıydı.
Taliban’ın arkasındaki toplumsal destekle birlikte gerçekleştirdiği direniş geçmişteki hatalarından ders çıkartmasıyla mümkün oluyor. Ancak “militanların” ilerleyişini “dünyanın dehşetle izlediği” bir hadise olarak aktarmak bilindik İslamofobik önyargılarla hareket edildiğinin göstergesidir.
Afganistan’da sulh ortamının sağlanması için yapıcı bir dil kullanmak ve meşru olanı desteklemek gerekmektedir. Bunu yapamıyorsanız bile en azından ABD işgali ve onun işbirlikçilerinin menfaatine olacak olan söylemlerden kaçınmak barışa katkı sağlayacaktır!