Açıklamaları, tehditleri ve sözleriyle aralıksız biçimde Siyonistleri bombalayan (!) Hizbullah’ın silahları ne hikmetse hep Suriyeli mazlumları vuruyor!
Hasan Nasrallah 5 gün önce İsrail’in herhangi bir saldırısına çok şiddetli karşılık vereceğini iddia etmişti. Tevafuk bu ya, Siyonistler 3 gün önce ağır bir darbe vurdular. Golan bölgesinde füzeyle vurdukları araçta aralarında Hizbullah’ın etkili isimleriyle birlikte İran Devrim Muhafızlarının bildirisinde “Suriye’de selefi teröristlere karşı orduya danışmanlık yapmak için” bulunduğu açıklanan İranlı bir general ve askeri zevat da katledildi. Günlerdir hem İran’da hem Lübnan’da görkemli cenaze törenleri ve ateşli konuşmalar yapılıyor. Ve doğal olarak birileri merakla bekliyor. Bakalım Nasrallah ve İran ne yapacak, bu ağır saldırıya nasıl karşılık verecekler diye!
Hasan Nasrallah’ın 16 Ocak’ta el-Meyadin televizyonunda yayınlanan röportajı epey ses getirmişti. Erdoğan’a yönelik sözleri, Suriye’den Irak’a, Bahreyn’den Yemen’e kadar tüm bölgeyle ilgili iddiaları, ABD’nin değişen Suriye politikasına ilişkin görüşleri epeyce gündem olmuştu.
Bu röportajda Siyonist çeteye yönelik olarak da Nasrallah pek çok şey söylemişti. Mesela şunları kısaca hatırlayalım:
“…İsrail Hizbullah’ın yorulduğunu, zayıfladığını veya yıprandığını ve savaş hazırlığını kaybettiğini düşünüyorsa sadece yanılmıyor, büyük bir aptallık da ediyor. Aksine Hizbullah, İsrail karşısında bugün her zamankinden çok daha fazla hazırlıklıdır. Direnişi güçlendirecek ve zaferini gerçekleştirmesine yardım edecek her şeyi temin etmek için çalışıyoruz. Hizbullah eskisinden çok daha fazla güçlendi, 2015’te de çok daha fazla güçlendi. Eğer yeni bir saldırı olursa Hizbullah’ın yeterli hazırlığı var. Her türlü silaha sahip, hatta düşmanın tasavvur bile etmediği bazı silahlara sahip…”
Demek ki neymiş, çok hazırlıklı ve güçlülermiş!
Ve gazetecinin, “Daha önceki bir konuşmanızda Beyrut’ta bir binayı vurursanız, Tel Aviv’deki bir binayı vururuz diye tehdit etmiştiniz. Bundan daha ileri bir tehdidiniz var mı?” şeklindeki sorusuna verdiği cevap:
“Bundan daha ilerisine gerek yok. Bizim söz konusu ettiğimiz denge caydırıcılık için nitelik ve nicelik açısından yeterliydi.”
E, yeterli olmadığı görüldüğüne göre artık harekete geçilmesini bekleyebilir miyiz?
Yine silah gücüne ilişkin olarak sorulan “Tahran, Fatih-110 füzeleri gönderdiğini açıklamıştı bu füzeleri aldınız mı?” sorusuna cevaben:
“Fatih-110 füzeleri bize ulaşalı çok uzun zaman oldu. Biz bu füzeleri 2006’da aldık. Bu füzeler bizim için eskidi artık.”
Evet, tedarik sorunu yok, güç en yüksek düzeyinde, kararlılık dersen zaten son raddede! Bu durumda her an Siyonist güçlere ağır mı ağır bir darbe vurulması yakındır diye düşünebiliriz değil mi?!
Düşün, düşün, zordur işin!
Hizbullah olmaktan çıkıp, HizbulEsed haline gelenlerin yaptıkları yapacaklarının teminatıdır! Yine “günü gelince” edebiyatıyla Siyonistlere tehdit yağdırıp, mazlumlara ise günlerini göstermeye devam edeceklerinden kimsenin kuşkusu olmasın!
Bu arada Siyonist çetenin Golan’da vurduğu darbeyi öne çıkartıp, buradan Suriye’deki zulümlerine, necis varlıklarına meşruiyet üretme çabasına girişenlerin bu çabalarıyla ne kadar komik duruma düştüklerini hatırlatmakta da fayda görüyoruz. Birileri yine kurnazlık peşinde, kafa bulandırma gayretinde.
Bunlara soralım: İsrail bir füze attığında bu sizi “direniş ekseni”ne oturtuyorsa, ehli hak olduğunuza delil oluşturuyorsa, acaba aylardır hem Irak’ta, hem Suriye’de ABD öncülüğündeki katiller koalisyonunun yürüttüğü saldırılar, işlediği katliamlar neye işaret ediyor, hiç düşünmez misiniz?
Öyle ya, hiç utanmadan yıllardır Amerikan beslemesi diye karaladığınız, iftira attığınız direnişçilere ABD tarafından nasıl vahşice saldırıldığını görmenize rağmen iftira sağanağına bir nebze dahi ara vermeyen sizler, hala ağzınıza anti-emperyalizm, direniş vb. kavramları nasıl alabiliyorsunuz? Üstelik de Irak’ta, Suriye’de bizzat generallerinizin cesetleri Amerikan koalisyonunun en etkili bileşenlerinden biri haline geldiğinizi bas bas bağırırken!