Seçim dönemlerinde sık sık tekrarlanan “İş, Aş, Haydar Baş” sloganını tiye alanların bazı temel konularda ne fena bir yanılgı içinde oldukları ayan beyan ortaya çıkıyor. Kabul edelim ki; Haydar Baş Hoca tepkilere kulak asmayarak ve herkesten önce sağlam bir işbirliği yapmak üzere Rusya’yı işaret etmişti, İran ve Beşşar Esed rejimini işaret etmişti. İtiraf edelim ki; Haydar Hoca biricik kurtuluş yolu olarak Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü işaret etmişti. Hakkını teslim edelim ki; Fethullah Gülen’in başını çektiği fitne yuvasına karşı yine herkesten önce Haydar Hoca savaş açmıştı.
Fethullahçı cuntanın yanından yamacından henüz kopan gafiller Amerika’ya karşı Rusya’yla beraber hareket edilmesinin zaruretini daha yeni yeni kavrıyorlar. Bundan sonradır ki; vatan’ı korumanın, millete sahip çıkmanın, özgürce yaşamanın ancak rahmetli Atatürk’ün etrafında birleşmekle mümkün olabileceğini idrak edip dalaletten kurtuluyorlar. Lakin bu gaflet ve dalaletten kurtuluşlarına Haydar Baş Hoca’nın vesile olduğunu inkâr edip Attila İlhan mıdır neyin Sultan Galiyevci bir Marksist’i halkımıza rehber diye işaretliyorlar. Oysa Atatürk’ün Türkiye ve İslam alemi için ne büyük bir nimet, bulunması imkansız ne muhteşem bir lider olduğunu Haydar Hoca yıllar yılı anlatıp durmaktadır.
Kerameti Fular ve Şiir’de Aradı Gafiller
Haydar Hoca bir Attila İlhan gibi Paris’te Marksizm öğrenmiş değil tabii. CHP’nin düzenlediği ödüllü yarışmalarda şiir edebiyat ödülleri filan da almamış. Ee fular takıp Divan Pastanesi’nde genç oğlanların peşine düşecek kadar ‘yumuşak’ bir karaktere de sahip değil ya Haydar Hoca’yı görmezden gelmek kolay hatta mecburi oluyor bu yeni yetme entel dantel takımı için. İşte bu sonradan görmeler “Neden şimdi Atatürk sevgisiyle dolup taşıyor ve Atatürkçülüğe sarılıyorsunuz?” sorusuna en kestirme yoldan şöyle cevap veriyorlar: “Attila İlhan’dan öğrendik Atatürk’ün ne mübarek bir insan olduğunu!” Gazi Paşa Hazretleri’nin anti-emperyalist olduğunu, NATO’cu Atatürkçülerin münafık amma Avrasyacı hassaten kalbi Rusya-İran sevgisiyle dolup taşanların muttaki Atatürkçüler olduğunu romantik bir Marksist şairden öğrenecek kadar şapşal bu oğlanlar. Haydar Hoca bunlardan daha fazlasını üstelik tarihsel gerçeklere yaslanan stratejik ilişkiler bağlamında anlatıp dururken bu haytalar arka kapılardan sıvışıp avare avare dolaşmışlar Fethullahçı çetelerin muhitlerinde.
NATO’nun açık bir düşman olduğunu, Fethullahçıların ABD hesabına beşinci kol faaliyeti yürüttüğünü ve bunlara karşı “Tek Yol Kemalizm” diye Haydar Hoca yıllardır haykırıp durur. Ama bunlar o vakitler FETÖ’nün kara propaganda faaliyetlerinden biri olan “haydarbasveharemi” sitesini okuyup okuyup eğleşen gafiller zümresindeydiler. Neyse ki Haydar Hoca haşin ve sert görünüşlü olsa da müşfik ve kucaklayıcı bir Anadolu Erenidir, doğru yola gelmeye ahdettikten sonra dergâhta size de bir köşecik açar. Açar ama bu iş öyle şartsız şurtsuz olmaz, kuralı kaidesi var.
İlk iş olarak üç beş şiirinden, bir iki romanından başka hakkında doğru dürüst bir şey bilmediğiniz, sadece artistlik olsun diye vitrine çıkardığınız Attila İlhan ve onun ütopik Atatürkçülüğü bid’atinden tövbe edeceksiniz. Bid’at ve hurafalerle ne itikat ne de amel olunur bre gafiller. Haydar Baş Hoca’nın 10 Kasım’da okurlarla buluşturduğu “Hoş Geldin Atatürk” isimli kitabı alıp satır satır okuyarak başlayacaksınız. Uzun araştırmalara, sağlam kaynaklara dayanan bu çok orijinal kitaptaki Atatürk hakkında bilinmeyen ve gizlenen gerçekleri eksiksiz bir biçimde öğreneceksiniz. Birlik ve beraberlik sloganla, klişe söylemlerle değil ciddi bir ekip çalışmasıyla sağlanır ancak.
“Mücahit Atatürk Yolun Yolumuz!”
Haydar Hoca’nın ifadesiyle “Atatürk Yeniden Doğuyor”. Bu doğumu kolaylaştırmak ve bütün bir topluma müjdelemek için önce şunları öğrenmeniz lazım: “Atatürk hem anne hem de baba tarafından Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin sülalesindendir. İrşad ve ikaz makamının da evliyayı kiram hazerâtının da başı Mustafa Kemal Paşa’dır. Atatürk Anadolu'nun manevi sahipleriyle beraber Cumhuriyetin temelini Hacıbektaş'ta attı.” Hatta Haydar Hoca konuşma yaptığı meclisler için şöyle kutlu haberler de veriyor sevenlerine: “Atatürk Kutbü'l-Aktab'tır (büyük velilerin başı). Bu makam tasavvufta en büyük velayet makamıdır. Anlaşıldı mı? Ben bunları anlatırken manevi bir hal yaşadınız mı? Evet… O zaman Mustafa Kemal bu meclistedir.”
Atatürk sevgisini, Atatürkçülük mücadelesini ve bu bağlamda NATO’ya karşı neden ve nasıl Avrasya bloğuyla yakınlaşmamız gerektiğini Doğu Perinçek’ten öğrenmeye hacet olmadığını kafanıza kazımanız lazım hanımlar, beyler. Atatürkçülüğü Maoculukla sentezleyen Perinçek’in ve Vatan Partisi’nin gönüllü aktivistleri olmak yerine Haydar Hoca’nın iman dolu, milliyetperver ve vatansever mücadelesine katılmak hem vacip hem de daha efdaldir. Rusya’nın Liberal Demokrat Partisi’yle heyetler arası görüşmeler yapıp mutabakatlara varan, siyasi ve ticari konularda işbirliği anlaşmaları yapan kim? Rusya Parlamentosu Duma’da Milli Ekonomi Modeli hakkında konferanslar veren, Vladimir Jirinovski'nin yanı sıra Devlet Başkanı Putin'in ekonomi danışmanı Prof. Dr. Andrei Kotrotkoi’nin de ilgisine mazhar olan Atatürkçü lider kim: Doğu Perinçek mi, Haydar Baş mı? Tabii ki Haydar Baş Hoca’dır.
“Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” mottosunu Haydar Hoca’nın daha veciz bir ifadeyle “Atatürk Vatandır. O Giderse Vatan Gider” şeklinde revize edip geliştirdiğini de hatırlatalım. Kadiri Şeyhi Haydar Baş Hoca süreç içerisinde önce cemaatini militan bir Türk milliyetçisi örgütlenmesine dönüştürdü. Ardından Rusya’yla stratejik ortaklık geliştirmenin önemli ve ironik bir odağı olarak faaliyetler yürüttü. Sufi meşrep bir Ehli Sünnet tarikatını sadece Şii İran’ın değil Nusayri-Baas cuntasının da seferberlik duyguları hiç eksilmeyen bir lobisi olarak tahkim etti. Erken kalktı, epey yol aldı. Gülenlere ve Gülen’e yaltaklanmış fırsatçılara hemen hiç aldırış etmedi, gülenlerin de kendi çizgisine geleceğini görmüşçesine.
Bu dönemde “NATO’ya karşı Atatürk’ü savunacağız, Gazi Paşa Hazretleri’ne sarılıp birlik olacağız” diye çığrışıp duranlar Attila İlhan-Doğu Perinçek hayranlıklarını Haydar Hoca hizasında saf tutarak finale gitmeleri pek fazla zaman almaz, biz söylemiş olalım. Hoca keramet ehlidir, şefkat sahibidir, taliplileri Atatürk’ün hakiki ve kutlu yoluna ulaştırır, hiç telaş etmeyin!
Yeni Akit