“İnsanlık tarihinden, tarihimizden, yakın dönem dünya tarihinden susuzluğumuzu bile acıtan ırmaklar sızdırır mısralarına…”
Mehmet Aycı, Dünya Bizim sitesinde Ali Emre’yi yazdı:
Var Olma Yorgunluğundan Muzdarip Ali Emre
Hırçınlığı hassaslığından, uyumluluğu imanından kaynaklanıyor.
Ağlatılan her masumun gözyaşlarında cehennemi görüp irkilenlerden
İnsanlık tarihinden, tarihimizden, yakın dönem dünya tarihinden susuzluğumuzu bile acıtan ırmaklar sızdırır mısralarına…
Adı ve soyadının kesişen ve ayrışan tedaileriyle müsemma; Ali Efendimizin hayatını ve davasını adı gibi biliyor; Yûnus Emre’nin “hak bir gönül verdi bana / ha demeden hayran olur” dizesindeki müteyakkızlığa sahip; munisliği devrimciliğine dâhil…
Direngenlik anlamıyla inadı murat, muradı inat olanlardan; hem kalenin burcu hem burcun kalesi…
Safı sahiden saf; omuzlarında Hazreti Âdem’den bu yana hakkı hak bilip hakka bağlananların, batılı batıl bilip batıldan sakınanların kalp atışları da saf tutuyor.
Var olma yorgunluğundan muzdarip; var olduğu bilincini taze tutarak dinleniyor.
Kaleminin gözleri harflere ve kelimelere ayet gözüyle bakanlardan…
Parçadan bütüne yahut bütünden parçaya diye tasnif edilemeyecek bir şiir evreni var; o evren de âlemle birlikte dönüyor.
Çok okumaktan gömleğinin dirsekleri daima ütüsüz…
Ağlatılan her masumun gözyaşlarında cehennemi görüp irkilenlerden… Başı okşanan her yetimin, her iyiliğin, her sevincin kuşattığı alanda cennetin katları sekizden fazla…
Bilmeden sorgulamanın, sorgulamadan bilmenin mümkün olmadığını bilenlerden…
Edebiyatla birlikte hayatı da talim ediyor
Şiiri döneminin şairine özgü tanıklığı… Bu dönem sezgiyle ileriye, bilgiyle ilk yaratışa kadar genişliyor.
Ali Emre bu, şairimiz…
Bir zamanlar Edebi Pankart adıyla bir mecmua da çıkardı.
Edebiyat muallimi… Öğrenmeden öğretmiyor, edebiyatla birlikte hayatı da talim ediyor.
Kıyamet Mevsimleri, Milyon Sesli Mızıka, Onarılmış Yas Bitiği, Yeryüzüne Dağılan bu talimden arta kalan, o anda söylenmiş, biraz destana biraz marşa çalan şiirlerden oluşan kitaplar… Destansılığı yahut marşa çalması da şiire dâhil…
İshak kuşunu “Çıfıt” sananlara da acıyor, peygamber emaneti sananlara da…
Yaratılan her şeye hürmeti kendinden önde… Hakkın hoş görmediğine surat ekşitme sanatını titizlikle icra edenlerden…
Dininin sürçtüğü görülmemiştir.
Yüzü Kerbela’ya tanık olan bir kelebeğin ağlamaklı halidir.
Böyle biliriz.
(Mehmet Aycı / Dünya Bizim)