Hayat ve Ölüm İmtihanı Kazanmak İçin Yaratıldı

Ne dünya ebedîdir ne de dünyada ve dünya için yapılanlar; ebedî ve ebediyette değeri olan birinci kalb ameli imandır ve ondan sonra da müminin Allah rızası için yapıp ettikleridir.

Dibi delik kovaya su dolmaz

Hayrettin Karaman / Yeni Şafak

Allah'a ve ahirete iman etmeyenlerin dünya hayatı bakımından kendilerine veya başkalarına faydalı olan işleri ve eserleri, ebedî hayatımızdaki geçerlik ve fayda bakımından dibi delik bir kovaya su doldurmaya benzer; ömür boyu doldursalar onu alıp gideceklerinde bir de bakarlar ki, kova bomboş.

Allah Teâlâ böylelerini uyarıyor:

“O inkarcılar beni bırakıp kullarımı yardımcı edineceklerini (böylece korunacaklarını) mı sandılar; biz cehennemi inkarcılar için bir konuk evi olarak hazırladık./ De ki: Size işleri ve birikimleri bakımından en çok zarar edenleri bildirelim mi?/ Onlar iyi yaptıklarını sandıkları halde dünya hayatındaki çabaları boşa giden kimselerdir./ İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve O'na kavuşmayı (ahireti) inkar eden, bu yüzden amelleri boşa gitmiş olanlardır, bu sebeple biz, kıyamet gününde onlara ve amellerine bir değer vermeyiz./ İnkar etmeleri, âyetlerimi ve elçilerimi alaya almaları sebebiyle işte cezaları cehennemdir (Kehf:18/102-106)”.

Hak dine inanmayanlar Allah'a ve ahirete de inanmazlar, bunların bir kısmı başkalarının inancına saygılıdır, bazıları ise kendilerini akıllı ve aydın, iman edenleri ise akılsız ve cahil olarak bilir, böyle değerlendirir, hatta onlarla alay ederler. Onları dünyada mutlu eden ve güvendikleri şeyler dostları, güçlü koruyucuları, faydalı işleri ve eserleri sebebiyle onları öven, isimlerini sözde ebedileştiren çevreleridir. Halbuki bunların tamamı dünyada kalır, ne dünya ebedîdir ne de dünyada ve dünya için yapılanlar; ebedî ve ebediyette değeri olan birinci kalb ameli imandır ve ondan sonra da müminin Allah rızası için yapıp ettikleridir. Bunlar “sevab ve ecir” denilen ve ahirette geçer akçe olan değerler olarak kaydedilir, kul ebedî âleme intikal edip de hesap defteri açılınca işte bu ecirler ve sevaplar -ki, iman edenlerin Allah rızası için yaptıklarıdır- önüne çıkar, onunla ve Allah'ın lütfu ile tarif edilemez mutluluklar yurdu olan cennete girerler.

Hak dine inanmayanlar dünyada kendilerine veya başkalarına faydalı olan şeyler yapmış olurlarsa bunların karşılığını dünyada görürler: Övgü ve takdir ile anılırlar, refah içinde yaşarlar, arzularının önündeki engelleri kolayca aşarlar… Ahirete gelince, inanmasalar da orada bulunacak ve hesaba çekilecek olduklarından defterlerinin boş olduğunu göreceklerdir; çünkü onlar Allah rızası için, ahiret için, ecir ve sevap olsun diye hiçbir şey yapmamışlardır.

Allah Teâlâ hayatı ve ölümü, kulların hür iradeleriyle imkanlarını kullanıp imtihanı kazanmaları için yarattığını bildiriyor (Mülk: 67/2). İmtihan, iman ve imanlı amel ile kazanılacaktır. Kullara bütün imkanlar bu maksatla lütfedilmiştir. Hem ömür hem de çeşitli nimetler, imkanlar bu manevi ticaret için paha biçilemez bir sermayedir. Sermayesini yalnızca dünya için sarf edenler, ahirete bir şey bırakmayanlar zarar, hatta iflas edenlerdir; dünya için sarf ettiklerini bile Allah kulluğu bilinci ve imanı içinde sarf edenler ise kazananlardır.

Ashâb-ı Kiramın zenginlerinden, ama cennetlik olduğuna inanılan büyük sahâbî Abdurrahman b. Avf'ın şu düşünce ve duygusu bütün iman ehlince paylaşılmalıdır:

Oruçlu idi, iftar vaktinde önüne yemek kondu, yemeye başlamadan şöyle dedi: “Mus'ab b. Umeyr şehid edildi o benden iyi (hayırlı) bir kimse olduğu halde kefen bulunamadığı için kısa bir hırka kullanıldı, başı örtülse ayakları, ayakları örtülse başı açık kalıyordu. Hamza şehid edildi, o da benden iyi bir kimse olduğu halde (dünyalık şeylerden fazla nasibi olmadı). Sonra bize dünya nimetleri verildikçe verildi, nimetler içinde yüzer olduk; şimdi ben bütün nasibimizin (amellerimizin karşılığının) dünyada verilmiş olup ahirete bir şeyin kalmamış olmasından korkuyorum”. Böyle dedi ve ağlamaya başladı, yemeğini de yiyemedi. (Buhârî).

Dünyada servet ve nimet ebedî saâdetin kazanılmasına vesile oluyorsa değerlidir, olmuyorsa Allah katında hiçbir değeri yoktur. Bunu da şu hadisten öğreniyoruz:

“Eğer dünyanın, Allah katında bir sineğin kanadı kadar değeri olsaydı, kendisini inkar edene ondan bir içimlik su bile vermezdi” (Tirmizî).

Aman kovamıza mukayyed olalım, dibi delik olmasın!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!