Sinan Ön / Haksöz Haber
Türkiye’nin son yıllarda izlediği dış siyasetin dünya küresel sistemi içinde ayrık otu gibi durduğu aşikar. Cumhuriyet tarihi boyunca batıya endeksli politikalar yüzünden görülmeyen bu irade dünya egemen sistemleri tarafından pek hoş karşılanmamakta.
İşte bu ortamda “muhacirlere yönelik vatandaşlık hamlesini nasıl anlamalıyız?” sorusunu sormamız gerekiyor. Bu duruma ulusal, milliyetçi bir bakış açısı ile yaklaşamayacağımız gibi modern vatandaşlık tanımı üzerinden de değerlendiremeyiz.
Vatandaşlık açıklamasına; toplumun her kesiminden olumsuz tepkiler geldi. Erdoğan’ın kendi tabanının dahi bu durumu kabullenmekte zorlandığı gözleniyor.
Kavram Antik Yunan’da erkeklere ve elit bir sınıfa tanınan haklar ile diğerlerini dışlayan bir kökene sahiptir. Toplumsal statünün soy, ekonomik durum, dini hiyerarşi üzerinden belirlendiği bu toplumda vatandaşlık imtiyaz sahiplerini ayıran unsur olarak kullanılmıştır.