Havalimanında çıplak asker davası

Yıldıray Oğur

Önce fikri takip: İstanbul Cevizli’deki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nda sabah içtimaında arkadaşları önünde çırılçıplak soyulan er ve yine aynı yerde 1. Ordu Komutanı’nın ziyareti hazırlıkları telaşıyla topun altında kalarak ölen iki günlük er için yürütülen soruşturmaların akıbeti hakkında bir bilgi alamadım.

Son duyduğum ordunun yine bunları kimin sızdırdığını soruşturduğu... Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner başta olmak üzere tüm komutanlar bununla övünebilirler. Ama hit sayısını son ayda birkaç misline katlayan ve yüzlerce kötü askerlik hatırası yağan http://askerleranlatiyor.blogspot.com sitesindeki şu anji en popüler askerlik hatırası Tuvalet Fırçasıyla Beni Yıkadılar’ı okuduktan sonra aynı hisleri devam edebilir mi emin değilim.

Bana da küçük ama mide bulandıran askerlik hatıraları gelmeye de devam ediyor. Bunlardan bir tanesi yine çırılçıplak soyulan erlerle ilgili. Bu kez olay sadece bir askerin kötü hatırasında kalmamış. Bir davanın konusu olmuş.

Olay 2009 yılında gerçekleşiyor. Yer: Atatürk Havalimanı’ndaki İstanbul İl Jandarma Tabur Komutanlığı’na bağlı Atatürk Havaalanı Koruma Bölük Komutanlığı. Suçlanan, bir Jandarma Üsteğmen. Şikâyetçi olan ise bu insanlık dışı uygulamaya maruz kalan zorunlu askerlik hizmetini yapan üç asker adına erlerden birinin ailesi.

Korkunç olayı tarif etmek istemem. O yüzden doğrudan Hasdal’daki Kara Kuvvetleri Komutanlığı 3. Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığı tarafından 15 Aralık 2009 tarihinde hazırlanan soruşturmanın iddianamesinden okuyalım (İsimler bende saklı):

“327. Kısa Dönem erbaş ve erlerden Jandarma Çavuş..., Jandarma Er.., Jandarma Er.., isimli askerlere bölüğe katılış tarihinden sonraki, yaklaşık iki haftalık süreç içerisinde, yanlarında başkaca erbaş ve er ile bölükte görevli rütbeli personel olmaksızın, bölük komutanı makam odasında ya da bölüğün zemin katındaki banyosunda, hijyenik kontrol adı altında, pantolon ve iç çamaşırlarını diz altı bölgesine kadar indirmelerini emrettiği, akabinde de bu şekilde soyunan erbaş ve erlerin cinsel organlarını ve anüs bölgelerini gözle kontrol ettiği, bu şekilde kontrol ettiği bazı erbaş ve erlerin revire ve hastaneye sevk edilmesini istediği, şüpheli anlatımı uygulamaya maruz kalan erbaş ve er beyanları ve tanık anlatımları ile anlaşılmaktadır.”


Savcı: İnsan onuru zedelendi

Soruşturmada daha önce Çukurca’da görev yapmış 30’lu yaşlardaki Jandarma Kıdemli Üsteğmen M.I’ya bunu niye yaptığını da soruyor savcı.. Üsteğmen “Askerlerin hijyen bakımından kontrolü ve varsa gözle görülebilecek rahatsızlıklarının tesbiti için” yaptığını anlatıyor. Birkaç er de komutanımız “iyi niyetli” diye ifade veriyor.

Ama askerî savcının konuştuğu bölükteki er ve erbaşların çoğunluğu bu uygulamalardan duydukları rahatsızlığı “ çok büyük ıstırap duyduk, kendimizi aşağılanmış gibi hissettik” diye anlatıyor. Çok iyi bir iş çıkaran askerî savcı iddianamesinde hem mevzuatta ve pratikte böyle bir hijyen kontrolü uygulaması olmadığını hatırlatıyor hem de bu uygulamanın “insan onurunu zedeleyen keyfî bir uygulama” olduğunu vurgulayarak üsteğmenle birlikte, olayda dahli olan iki uzman çavuş ve bir astsubay hakkında görevi kötüye kullanmaktan dava açıyor.

Ama dava, üzerinden bir yıl geçmesine rağmen ilerleyemiyor. Davada suçlanan Jandarma Üsteğmen hâlâ Atatürk Havalimanı’ndaki görevinin başında. Bu kadar insanlık dışı bir uygulama, askerî savcılığın üzerine gitmesine rağmen ordunun koruma reflekslerini değiştiremiyor. Küçük kötü askerlik hatıraları konusunda fikri takibe devam...

TARAF