HAKSÖZ HABER
THKP-C'nin sembol isimlerinden Ulaş Bardakçı 1972 senesinin 19 Şubat'ın da polisle girdiği çatışmada öldürüldü. Ulaş Bardakçı ismi oldukça popüler bir isimdir. Örgüt için banka soyan Bardakçı hapishaneden tünel kazarak kaçtı. Ardından ise Arnavutköy'de evi kuşatılarak çatışmada öldü.
Adına şarkılar yazılan Bardakçı sol çevreler tarafından kutsanırken madalyonun bir de öteki yüzü var. Sol görüşlü babası tarafından Ulaş Bardakçı'ya nispetle adı Ulaş konulan 17 yaşındaki bir başka solcu genç ise DHKP-C tarafından hapishanede "muhbir" olduğu gerekçesiyle katlediliyor.
Sol örgütler ve sol içi infazlar hakkındaki çalışmalarıyla tanınan Aytekin Yılmaz sosyal medya hesabından büyük bir tutarsızlığa işaret etti. Ulaş Bardakçı'yı ananların Ulaş Şahintürk'ü niçin görmezden geldiklerini soran Yılmaz "Onlar Daha Çocuktu" kitabında mercek altına altığı Şahintürk cinayeti hakkında bilgi veriyor.
Sait Çetinoğlu ise Agos'a verdiği röportajda Ulaş Şahintürk'ün yaşadıklarını ve ailesinin durumunu şu cümlelerle aktarıyor:
Bir diğeri, 90’lı yılların ortalarında Samsun’da yapılan DHKP-C operasyonu sonrasında, yirmiden fazla tutuklunun Ankara Cezaevi’ne getirilmesinin ardından yaşandı. İçlerinde tanıdığım bir öğretmenin, Ulaş Şahintürk adında oğlu da vardı. Babasıyla hukuki yardım için görüştüğümüz gece, Aralık 1996’da Ulaş, ajanlık iddiasıyla cezaevinde infaz edildi. Örgüt, Ulaş’ın infazına dair bildirisinde, Ulaş’tan ajanlık itirafı aldığını söylemeyi unutmamıştı. İtirafı ne şekilde aldıkları hâlâ bilinmez. Ulaş’ı boğan “devrimci”nin, “Ben boğdum ben!” diye bağırdığı söylenir. Daha sonra bu cinayetle ilgili dava açıldı ve bu kişi tutuklandı, fakat sonra beraat edip serbest bırakıldı. Ben bu cinayete yazılı ve sözlü olarak tepki gösterdim. Fakat İHD’den kimse yanımda dur(a)madı. Ertesi hafta Çankırı Cezaevi’nde DHKP-C tutsakları ile yapacağım görüşmeyi de, örgüt bu tepkimden dolayı iptal etti. (Agos, Sol içi infaz tabusu, 2014)