Hatay’da aralarında Memur-sen, Sağlık-sen gibi birçok kuruluşun da olduğu yaklaşık 20 sivil toplum kuruluşu, Suriye halkına yardım etmek için oluşturulan Hatay Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu adı altında bir araya geldi.
Yeni kurulan platformu basına tanıtmak ve yapılacak çalışmalarla ilgili bilgiler vermek için Hatay Gazeteciler Cemiyetinde bir açıklamada bulunan platform sözcüsü Hatay Memur-sen İl Temsilcisi Hasan Ural, platformun yeni kurulduğuna dikkat çekerek; “Platformun adı, Hatay Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu adı altında bir platform. Memur-sen'e bağlı tüm sendikalarımız buna destek veriyorlar. Ayrıca Ensar Vakfı, Furkan Vakfı, Hatimder, Altınözü Evrensel Derneği, İHH, İskenderun Açev, Kardelen, Kasifan Gençlik, Lale ve Nergis Derneği, Hatay Alperen Ocakları ve daha ismini sayamadığımız birçok sivil toplum örgütü bize destek vermekteler. Platform olarak sesimizi halka duyurması açısından ilk etkinliğimiz bunu basınla paylaşmak oldu. Bundan sonra da inşallah buraya, bize sığınan Suriyeli vatandaşlarımızla nasıl bir ilişki içinde olacağımızı kararlaştıracağız. Onlara şu mübarek Ramazanda yardım elimizi nasıl uzatırız? Gücümüzü bir araya getirerek hem seslerini dünyaya duyurma açısından hem de maddi olarak neler yapabiliriz açısından onun hesaplarını yapıyoruz arkadaşlarla, onun çalışması içinde olacağız inşallah” dedi.
Geç kalan bir organizasyon olduklarına değinen Ensar Vakfı Başkanı Abdulbasit Yavuz; “Burada insanlarımızın sesi olmak açısından 20’ye yakın STK bir araya gelmeye karar verdi. Bu mazlum insanların sesi olalım, bu mazlum insanlara ev sahipliği yapalım en azından seslerini duyuralım dedik. İnşallah elimizden gelen yardımları yapmaya çalışıyoruz, arkadaşların hepsi bu konuda hemfikirler, yardımlarını esirgemiyorlar, maddi ve manevi buradaki insanlara yardımlarımız, insani yardımlarımız, ilaç yardımlarımız, maddi ve manevi yardımlarda bulunmaya çalışıyoruz.”
Suriye’de bir insanlık dramı yaşandığını ve buna sessiz kalamayacaklarını belirten Ensar Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Abdulsettar Bayram; “Suriye burnumuzun dibinde, orada bir insanlık katliamı yaşanıyor ve burada bizim Hatay sivil toplum kuruluşları olarak, buna sessiz kalmamız, tepki göstermememiz söz konusu olamazdı. Bu amaçla bu platform kuruldu. Çünkü bu kuruluşların amacı da insan haklarıydı. İnsan olduğumuz için, insani olduğumuz için, insanlık orda yok edildiği için biz bu tepkiyi göstermek zorundayız. Amacımız tamamen insanidir, Suriye halkı da biliyorsunuz Hatay’da yoğun bir şekilde burada yerleşiyorlar, biz bunlarla bir dayanışma, birlikte bir şeyler yapabilir miyiz, bir nebze acılarını hafifletebilir miyiz onun uğraşı içindeyiz” dedi.
Basın Açıklaması Tam Metni:
Hatay’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının iştirakiyle kurmuş olduğumuz ”Hatay Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu” olarak amacımız; zulme uğrayan, insani onuru zedelenen ve kendi coğrafyasında yaşama şartlarını kaybederek yerini-yurdunu terk etmek zorunda kalan her kim olursa olsun mazlumların yanında yer almak, onlara maddi ve manevi destek sağlamak, zalimleri ve zulümlerini kınamaktır. Biz mazlumun dininin, etniğinin ve kimliğinin sorulmaması gerektiğine ve zulme meyledene bir gün ateşin dokunacağına inanıyoruz.
Yanı başımızda komşumuz olan Suriye’de korkunç bir katliam yaşanıyor. İnsanlık bir kez daha Suriye’de ölmüştür. Kendisini dünyada güçlü gösteren devletler kan ve gözyaşına ortak olmuşlar adeta karşılıklı güç gösterisine girişmişlerdir. Bir tarafta kendi menfaatleri için duran ABD ve batı diğer tarafta Rusya, Çin ve İran. Ama değişmeyen bir gerçek var, akan kan ve gözyaşı.
Onbinlerce sivil vatandaşını katleden Esed yönetimini ve arkasındaki destekçilerini protesto ediyoruz. Baas rejiminin katliamlarını lanetliyor, Suriye halkının vesayete son verme ve egemenliğini kazanma mücadelesini desteklediğimizi bir kez daha tüm dünyaya haykırıyoruz.
Suriye’de, demokratik taleplerin başladığı günden bu güne kadar onbinlerce kişi hayatını kaybetmiş, yüzbinlerce insan yerinden yurdundan edilmiştir. Esed rejiminin işlediği cinayetleri esefle kınıyor ve lanetliyoruz.
Bütün Suriye halkına ait olan egemenlik yetkisi bir ailenin kullanımında olamaz. Esed ailesinin tek başına kullandığı egemenlik hakkı, gerçek sahibine, Suriye halkının tümüne devredilmelidir.
Platformu oluşturan sivil toplum kuruluşları olarak bu güne kadar, zulüm kimden gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın, hep karşı olduk. Zulüm ve şiddet ister bireyden, ister bir gruptan, isterse devletten gelsin hepsine nefretle baktık, hepsini tel’in ettik.
Bu böyle gitmez, zulüm ilelebet devam etmez, etmemelidir. Eli kanlı Esed rejiminin son bulması, zulümlerinin durması gerekmektedir.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kanı durduracak bir çözüme tüm Müslümanları ortak etmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği katil Esed’in masum insanları acımasızca öldürmesini seyretmemeli, kınamakla yetinmemelidir. Akan kanı durduracak, gözyaşlarını dindirecek yaptırım gücü yüksek kararlar alınarak acilen yürürlüğe konulmalıdır.
Esed rejiminin sona ermesi sağlanarak yönetimlerin adil seçimlerle belirlendiği bir Suriye’nin, hem bölge hem de dünya için istikrarın önemli bir unsuru olacağına inanıyoruz.
Onbinlerce masum insanın mülteci duruma düşürülmesine sessiz kalamayız. Hatay’ımıza gelip bize sığınan kardeşlerimize devletimiz kucak açtı. Hatay’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları olarak bu kardeşlerimizin sıkıntılarının giderilmesi için üzerimize düşecek vazifeden asla kaçınmayacağız. Sonuna kadar bu kardeşlerimizin yanında olacağız ve haklı davalarını tüm insanlığa ve kamuoyuna duyurmak için tüm gücümüzü sarf edeceğiz.
Daha düne kadar Türkiye ve Suriye tek devletti ve Antep-Hatay Halep’in kardeşiydi. Bu kardeşlik, çizilen anlamsız ve ruhsuz sınırlara rağmen devam ediyor ve edecektir. Bu yüzden onlara yapılan zulüm ve haksızlık bize yapılmış gibidir. Bunu görmezlikten gelmeye; ne imanımız, ne vicdanımız ne de insanlığımız müsaade eder. Zulme rıza zulümdür ve haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır. Bütün gücümüz ve imkanımızla her yerde olduğu gibi Suriye’deki zulümlere, haksızlıklara, baskılara karşıyız.
Aslolan insandır. Kökeni, dini, mezhebi ne olursa olsun insanı esas almayan her türlü yönetimi kınıyor ve zulüm kimden gelirse gelsin karşı olunması gerektiğine inanıyoruz.
Bütün halklar kendi geleceklerini ve idari şekillerini belirleme hakkına sahiptir. Tepeden inme jakoben anlayışla halklara yönetim tarzı belirlemenin/dayatmanın doğru olmadığı, böyle sistemlerin ve dikta yönetimlerin önünde sonunda iflas edeceği bilinen bir gerçektir. Bu nedenle insan haklarına duyarlı sivil toplum örgütleri olarak halkların haklı talepleri ve özgürlük mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu ifade ediyor ve desteğimizin devam edeceğini belirtmek istiyoruz.
Diyanet Sen, Eğitim Bir Sen, Enerji Bir Sen, Ensar Vakfı, Furkan Vakfı, Hatim-Der, Altınözü Evrensel Derneği, Antakya İHH, İskenderun AKÇEV, İskenderun Yaren Der, Kardelen Derneği, Kaşifan Gençlik, Memur-Sen, Lale Derneği, Nergis Derneği, Sağlık Sen, Toç Bir Sen, Esder, AGD, Alperen Ocakları.