HAKSÖZ-HABER
Hatay’da dün gerçekleşen ölüm hadisesinin üzerinden ortaya atılan yalanlar Türkiye’de sol-Kemalist çevrelerin nasıl bir ahlaki çürümüşlük içinde olduğunun göstergesi sayılır.
Hatay’da Ahmet Atakan’ın ölümünün siyasi rant kapısı haline getirilmeye çalışıldığı herkesçe görülebilmekte. Şahsın yukarıdan düştüğüne dair görüntüler her şeyi açıkça ortaya koymakta ama demagoji, yalan, sahtekarlık halen sürüyor.
Dün erken saatlerde emniyet tarafından medyaya servis edilen görüntülere rağmen ölüm olayını ısrarla gaz fişeğine bağlamaya çalışanlar görüntülerin net olmayışını öne sürdüler.
Yetmedi görgü tanıklarını konuşturdular. İddiaya göre tam 10 tane görgü tanığı Ahmet Atakan’ın polisin attığı gaz fişeğiyle yere yuvarlandığını görmüş imiş!
Bunların bazısı isimleriyle medyada yer aldılar. Örneğin bugünkü Taraf gazetesi manşetinden bu iddiayı dillendirdi ve polisin tanıkları engellediğini de yine manşetinden duyurdu. Kısa bir süre önce Suriyeli Alevi mülteciler haberlerine imza atan Ayfer Çalıkıran adlı muhabir görgü tanıklarının gözlemlerini gazetesine taşıdı. Bunlardan biri Hatay Halkevi Başkanı Eylem Mansuroğlu. Dün Suriyeli muhaliflerin Kürt kadınlara saatlik nikah kıyıp tecavüz ettikleri yalanını yayan çok saygın ve de objektif haber kanalı BBC Türkçe’ye konuşan Mansuroğlu, Atakan’ın polisin attığı kapsülle vurulduğunu ve ardından da akrep diye anılan polis aracı tarafından çarpıldığını gördüğünü söylüyor. Bir diğer görgü tanığı Nurettin Ocak da aynı iddiayı tekrarlamış ve olayı bizzat gördüğünü söylemiş.
Ve ilginç bir şey oldu. Dün akşam saatlerinde yerel bir televizyon kanalının başka görüntüleri de ortaya çıktı. Polis görüntüleri ile tatmin olmayanların artık kolay kolay tartışamayacakları düşme olayının çok net görüldüğü görüntülerdi bunlar. Ama ne oldu? Hiçbir şey! Aynı iddialar tekrarlanmaya devam etti.
Burada başta Halkevi başkanı olmak üzere tanık sıfatıyla ortaya atılanların hepsinin yalan söyledikleri ayan beyan ortaya çıktı. Ama pişkinlik bu kadar olur dedirtecek şekilde kimse tınmadı bile!
Sadece bu hadise dahi sol-Kemalist kesimin başta Suriye konusunda olmak üzere hemen her konuda nasıl da fütursuzca, ölçüsüzce yalan söylemeye meyyal olduğunu, iftira atmaya hazır olduğunu açık biçimde ortaya koymaya yeter de artar bile!