Haşim Kılıç, kararı yanlış açıkladı!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Anayasa Mahkemesi’nin önceki gün açıkladığı “Anayasa Değişikliği” konusundaki kısmi iptal kararının kısa özeti dün açıklandı..
Günlerce yazıp, dikkat çektiğimiz “Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliklerini 7 oyla mı, 8 oyla mı iptal edebilir” sorusu, gördük ki davanın en kritik tartışmalarından birisi.
Onlar tartışmamışlar.. Ama, bugünden itibaren, mahkemenin kararının tartışmalı olduğu, hatta Resmi Gazete’de yayınlanmaması için çok ciddi bir gerekçe bulunduğu hususu, kamuoyunda artık tartışılacaktır.
Niye?
Daha önce kısmen izah etmiştik. Yeniden olaya bakalım..
Önce Anayasa Mahkemesi’nin dün açıklanan kısa kararından ilgili bölümü vereyim: “Anayasa Mahkemesi’nin yetkisinde olup olmadığı bir önsorun olarak görülmüş ve yapılan değerlendirmeler sonucunda, Haşim Kılıç, Serruh Kaleli, Engin Yıldırım ile Nuri Necipoğlu’nun karşı oyları ve oy çokluğu ile bu konunun incelenmesinin Anayasa Mahkemesi’nin yetkisinde olduğuna karar verilmiştir.”
Demek ki mahkeme, öncelikle “Biz Anayasa değişikliğini, ‘değiştirilemez hükümler’e aykırı bulma yetkisine sahip miyiz” sorusunu tartışmış...
Bu soruya 4 üye, “Yetkili değiliz” diye cevap vermiş! 7 üye ise, “yetkiliyiz” cevabı vermiş!
Burada soru şu: Bu karar, kaç oyla verilebilinirdi?
Genel kural, salt çoğunluk. Ama konu, sıradan bir olay değil. Anayasa ve kanunda, nitelikli çoğunluk istenen bir konu. Anayasa değişikliklerinde ise, salt çoğunlukla değil, nitelikli çoğunlukla karar veriliyor.
Peki nitelikli çoğunluk nedir? Anayasa beşte üç diyor. Kanun ise, üçte iki..
Hangisi uygulanacak? Tabii ki kanun..
Çünkü, mahkemeler direkt Anayasa hükmünü değil, kanun maddesini uygularlar.
Zaten kanun yerine Anayasa’yı uygulamak gerekiyorsa, Anayasa Mahkemesi, kendi kendine dava açıp, kanunu iptal ediyor ve kalıyor Anayasa maddesi ile baş başa..
Daha önce buna dair birçok kararı var! Ama bana kalırsa, kanunu iptali de mümkün değil.. Çünkü Anayasa’daki hüküm ile, kanundaki hüküm çelişmiyor..
Konuyu daha iyi anlatabilmek için, bir örnek verelim..
Anayasa’da ölüm cezası öngörüldüğünü düşünün.. Nitekim, 1982 Anayasası’nda ölüm cezası öngörülüyordu.. Ama Anayasa’da ölüm cezasının olabilirliğine ilişkin düzenleme, ceza kanununda hiçbir suçun cezası olarak belirtilmemişse, ölüm cezası uygulanabilir mi?..
Örneğin TürkCeza Kanunu’nun hiçbir maddesinde ölüm cezası öngörülmediği halde, bir hakim, “Anayasa’da ölüm cezası verilebilineceği yazılıdır. Bu durumda, ceza kanunundaki en ağır suç için, ölüm cezası verebilirim” diyerek, Anayasa’daki düzenlemeyi uygulamaya kalkışabilir mi?
Hayır. Anayasa bir çerçeve çiziyor. Kanunda da özel düzenleme var ise, hakim kanunu uygular. Kanunda özel düzenleme yok ise, Anayasa’daki hükmü direkt uygulamaya kalkamaz.
Peki, Anayasa 149. maddede, “Anayasa değişikliklerinde iptale ve siyasi parti davalarında kapatılmaya karar verebilmesi için beşte üç oy çokluğu şarttır” dediğinde, bunu bir çerçeve olarak mı göreceğiz, yoksa direkt uygulanacak bir hüküm olarak mı?
Hukukçu için, dil bilimi çok önemli.. Her ne kadar hukuk fakültelerinde dil bilimi eğitimi hiç yok ise de, bence hukukun ön şartı dil bilimidir.. Cümlenin anlamını kavrayamazsanız, tabii ki kuralları da yorumlayamazsınız. Yanlış uygularsınız..
Yukarıya metnini verdiğimiz Anayasa maddesindeki bence en kritik kelime, “verebilmesi” kelimesidir.. “Verebilmesi” kelimesinin anlamı, şudur: Anayasa, aslında Anayasa değişikliklerinde iptal kararı verilmesini istemiyor. Bunu, mümkün oldukça zor koşullara bağlamak istiyor.. Ve bu konuda, yasama organına, dolayısı ile halka bir güvence veriyor..
Devamla diyor ki, “beşte üç oy çokluğu şarttır..” Dikkat ederseniz, “şarttır” kelimesi ile de, Anayasa değişikliklerinin iptal edilmemesi için, Anayasa’da asgari bir güvence oluşturulmak istendiğini tenkid ediyor..
Aksi takdirde, Anayasa şöyle demeliydi: “Anayasa değişikliklerinde iptale ve siyasi parti davalarında kapatılmaya karar verilmesi; beşte üç oy çokluğu ile olur.”
Evet, bu kadar basit bir ifade ile, oy çokluğunun oranı direkt ifade edilmiş olsaydı, kimsenin başka düzenlemelere bakmaya ihtiyacı olmazdı..
Fakat “verebilmesi” kelimesindeki “yetkinin sınırlandırıldığı” anlamındaki ifade ve “şarttır” kelimesindeki ima, maddede “asgari oy oranının belirlendiği” yorumunu güçlendirmektedir.
Bu durumda ne olacaktır?
“Anayasa’da üst çerçeve belirlenmiş. Kanunda daha yüksek bir oran olabilir, varsa ona bakmak gerekir” denilecektir. Kanuna bakıldığında da, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunda, “üçte iki oy oranı” istendiği görülecektir.
O zaman? O zaman, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, kararı yanlış açıklamıştır.
Anayasa değişikliklerini incelemenin, Anayasa’nın yetkisinde olduğu hususunda 8 oya ulaşılamadığı için, iptal talebinin reddedildiğini açıklaması gerekirdi..
Ama iş işten geçmedi.. Konu maddi hatadır.. Gerekçeli kararda düzeltilmelidir!

VAKİT