Hanin Zubi: İsrail'in Hedefi Irkçılığı Meşrulaştırmak

İsrail Parlamentosu Knesset'in Arap milletvekili Hanin Zubi, Al Jazeera Türk’e verdiği mülakatta, İsrail'de tartışılan 'Yahudi ulus devleti' tasarısının, 'apartheid rejimine geçiş' ve ırkçılığın 'meşrulaştırılması' anlamına geldiğini söyledi.

İsrail Cumhurbaşkanı Rauven Rivlin’in de tepki gösterdiği ‘Yahudi ulus devleti’ kanunu tasarısının, bugün Knesset’e yani meclise sunulması bekleniyordu. Ancak Binyamin Netanyahu, aralarında Yargı Bakanı Tzipi Livni başta olmak üzere bazı bakanlarla kanun tasarısının son hali üzerinde mutabakata varmak üzere tasarının görüşülmesini önümüzdeki haftaya erteledi.

İsrail'e karşı muhalif tavrı nedeniyle milletvekilliğinin düşürülmesi girişimi ile karşı karşıya kalan, Knesset’in Arap milletvekili Hanin Zubi, Al Jazeera’ya verdiği özel mülakatta, söz konusu kanunun ne anlama geldiğini, İsrail vatandaşlığı taşıyan Filistinlileri nasıl etkileyeceğini, kanun tasarısının onaylanma ihtimalini değerlendirdi.

İsrail kabinesinin onayladığı, mecliste oylanacak bu kanun tasarısı ne anlama geliyor?

Öncelikle ‘İsrail Yahudi ulus devleti’ kararı hakkında konuştuğumuz zaman dikkat etmemiz gereken hususlar var: Birincisi, bu karar İsrail’de ‘temel kanun’ niteliğini taşıyor. Bu kanun hükümet için bundan sonra alınacak ayrımcılık kararlarının alınmasını çok daha kolaylaştıracak. İsrail, anayasası olmayan bir sisteme sahip. Fakat esas olarak temel kanunlarla çalışıyor. Bu temel kanunlar aslında anayasa görevini görüyor. ‘Yahudi ulus devleti’ kanunu, ‘temel kanun’ niteliğini taşımasından dolayı sadece içerdiği hususları etkilemeyecek, aynı zamanda bundan sonra alınacak kanun veya kararlara esas sağlayacak ve onlara koruma sağlayacak. Bu şekilde Filistinlilerin insan haklarını ihlal eden herhangi bir karar dolaylı bir şekilde meşru olacak. Başka bir deyişle bu kanun, İsrail’in ırkçılık fikirlerini meşru kılıyor ve rejiminin ayrılmaz parçası haline getiriyor.

İkincisi, bu kanuna göre, İsrail vatandaşlığına sahip Filistinliler olarak, bundan sonra İsrail’in bize karşı uyguladığı ırkçılığa dayalı herhangi bir davranış, proje veya karar olursa, temyiz mahkemelerine başvuramayacağız. Bu kanundan önce başvurabiliyorduk. Mahkeme de kararı tekrar inceliyordu. Teknik olarak da hükümete uygulanan, azınlıkların temel insan haklarına aykırı kararların denetlenmesi kaldırılmış olacak.

Bu kanun, devletin Yahudiliğine demokrasisinin üzerinde yasal bir şekilde üstünlük kazandıracak.

İsrail hiçbir zaman iddia ettiği gibi demokratik bir devlet olmadı. Devlet şimdiye kadar içinde yaşayan Filistinlilere karşı ırkçılığa dayalı en az 50 kanun uyguladı. Toprak ve araziye el koyma veya kullanma meşruiyeti, Arap tarihini eğitim ve öğretim yasağı, Filistinli kimliğini açığa çıkarma engelleri, siyasi yasaklamalar ve baskılar ile alâkalı kanunlardan bahsediyorum. Bütün bunlar bahsi geçen bu ‘temel kanun’ alınmadan önce uygulandı. Bundan sonra ise, İsrail bütün bunları devletin Yahudi kimliğini ve değerlerini sözde demokrasi değerlerinden yasal bir şekilde üstün kılarak uygulamaya devam edecektir. 

Bu kanuna sizin tepkiniz nasıl oldu?

İsrail zaman zaman devletin Yahudi kimliğini demokrasi ile bir arada toplayabildiğini iddia etmiştir. Biz her zaman devletin Yahudi kimliğini demokrasi ile uzlaştırmasının veya bir dengenin içinde yürütebilmesinin mümkün olmadığını savunuyorduk. Bunu ispat etmek için siyasi mücadele veriyorduk. Devletin Yahudi kimliğini ortaya koymak ayrımcı bir tanım. Ayrımcılığın demokrasi ile bir arada olamaması gibi, Yahudi kimliğiyle demokrasinin de bir arada olması mümkün değil. Benim ait olduğum siyasi parti (Ulusal Demokrat İttifak Partisi) bu konuyu en çok açığa çıkarmaya çalışan parti oldu. İsrail bunu hep inkâr etmeye çalışmıştı. Fakat şimdi söz konusu kanunla birlikte İsrail, zıtlık içinde olduğunu dolaylı bir şekilde itiraf ediyor. İsrail böylece siyasi olarak iki seçeneğin arasında kalmış durumda oluyor; ya Yahudi kimliği ya da demokrasi. İşte bu kanunla birlikte İsrail, devletin Yahudi kimliğini seçtiğini bir kez daha bize ispat etti. Bu kanun İsrail tarafından meşrulaştırılan, Yahudi kimliğini üstün olarak tanımlayan ve demokrasiyi arka planda bırakan ilk açık kanun tasarısı oldu. İsrail bu şekilde kesin bir tavır izlemeyi seçti. Böylece İsrail’in Arap ve azınlıklara karşı daha da açık ırkçılık uygulamalarına gideceği görülüyor. Filistinlilerin bu konuda yasal mücadelesi çok daha zayıf konuma düşecek. Çünkü bir ‘temel kanuna’ karşı dediğim gibi mahkemeye gidemiyoruz.

İsrail’in bu kanundan sonra uluslararası camiadaki imajının nasıl etkileneceğini düşünüyorsunuz?

İsrail bu kanunla birlikte, dünyaya anlatmaya çalıştığımız şeyi; nasıl ayrımcılık ve ırkçılık üzerinde kurulan bir devlet olduğunu ispat etti. İsrail bundan sonra daha çok köşeye sıkışmış olacak, imajı daha çok zedelenecek. Uluslararası camiayı da İsrail’i boykot etmeye daha da çok teşvik edecek. Bu anlamda, Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) uluslararası camiaya İsrail’in boykot edilmesi gerektiğini talep etmesi için çağrı yapıyoruz. İsrail daha önce dünyanın şahit olduğu Güney Afrika’da uygulanan apartheid (ırkçılık) rejimine her zamankinden daha yakın oldu. Çünkü nasıl o zamanlarda o rejim ırkçılığını açık bir şekilde ilan ettiyse, İsrail aynı şekilde ırkçılığını ilan ediyor. Bunu çok önemli buluyorum; FKÖ, İsrail’e karşı izlediği tavrı değiştirmezse, ırkçı davranışlarla başa çıkmamız mümkün olmayacak.

İsrail hükümeti, bu kanun tasarısını Knesset’te önümüzdeki hafta oylamaya sunacak. Knesset’ten onay çıkması bekleniyor mu?

Netanyahu önce İsrail hükümeti içinde kanun tasarısının üzerinde ittifak sağlamaya çalışacak. O yüzden Knesset’e sunulması haftaya ertelendi.

İsrail hükümetinin içinde altı bakan Netanyahu’nun önerdiği kanun tasarısına itirazda bulundu. Bu bakanların arasında Hatunua Partisi Genel Başkanı ve Yargı Bakanı Tsibi Lenvny ile Yesh Atid Parti Genel Başkanı ve Maliye Bakanı Yair Lapid bulunuyor. Bu bakanlar, bu karar tasarısına ‘İsrail’in dünyada imajını kötüleştirecek’ mantığıyla itiraz ediyorlar. Fakat bu bakanlar başka benzer bir kanun tasarısını kabul ediyorlar ve aynı zamanda Netanyahu’nun kabul ettikleri bu kanun tasarısını Knesset’e sunmasını istiyorlar. Yani sadece itiraz ettikleri birkaç husus var. Sadece İsrail’in dünyada imajı kötüleşmesin diye itiraz ediyorlar. İki kanun tasarısı da aynı ‘Yahudi ulus devleti’ ve aynı ırkçılık ve ayrımcılık temeli taşıyor. Sanki ırkçılık üzerinde yarışıyorlar gibi.

Netanyahu bu iki kanun tasarısını bir arada getirerek, hem hükümette hem de Knesset’teki siyasi görüşlerin mümkün olabildiğince desteğini gören bir kanun tasarısının ilkel şeklini hazırladı. Tasarının son şeklini Knesset’e sunacak. Netanyahu böylece kanun tasarısının Knesset’ten onaylanmasını garanti etmiş olacak.

Netanyahu kanun tasarısının son halini Knesset’e sunduğu takdirde bunun onaylanacağı kolaylıkla tahmin edilebilir. Çünkü Netanyahu hükümetin başkanı ve aynı zamanda iktidar partisinin başkanıdır. Bu durumda sunduğu kanun tasarısının Knesset’ten geçmemesi güç.

Hükümetteki bakanlardan ‘İsrail Yahudi ulusal devleti’ kanununun üç tasarısı sunuldu:

- Birinci tasarı:

Ze’ev Elkin’in (Dışişleri Bakanı Yardımcısı ve Likud Partisi'nden Knesset’te bir milletvekili) önerdiği kanun tasarısı
İsrail devletini Yahudi bir ‘yurt’ olarak tanıyor.
Mahkemelerde herhangi bir kararın incelenmesinde demokrasi değerleriyle çelişmesi halinde Yahudi kimliğinin üstün olmasını öngörüyor.
Arapça'nın devletin resmi dillerinden biri olmaktan çıkarılması. Arapça'ya özel konum’ verilmesi.
Yahudiliği devletin yasalarının ve mahkeme kararlarının ana kaynağı olarak tanıyor.
Devlete sadece Yahudileri yerleştirme zorunluluğu tanıyor. Diğer milletler için böyle bir zorunluluk tanımıyor.

- İkinci tasarı:

Livni’nin önerdiği karar tasarısı.
İsrail devletini sadece Yahudilerin tarihi ulusal yurdu olarak tanıyor. Sadece Yahudilere kader tayin etme hakkı tanıyor.
İsrail devletinin Yahudi kimliğini tanıyor. Onun yanında devletin demokratik kimliği gelir.
Devletin tüm vatandaşlarının haklarına saygılı olmasını öngörüyor.

- Üçüncü tasarı:

Netanyahu’nun üzerinde hükümetin ittifakını sağlamayı hedeflediği kanun tasarısı.
Son hali henüz belirlenmiş değil. Fakat aktarılan bilgilere göre, İsrail’in Yahudi kimliğinin üstünlüğünü vurguluyor, İsrail’i Yahudi tarihi ulusal yurdu olarak tanıyor. ‘İstiklal anlaşmasına’ göre vatandaşların meşru haklarını tanıyor. Ancak anlaşmanın aksine vatandaşların Yahudi kimliğine öncelik tanıyor.
Netanyahu bu tasarıyı Knesset’e sunacak.

Röportaj Haberleri

“Suriye’ye geri dönüş tartışması, empati yoksunu ve yersiz”
Türkiyeli bir mücahid ile Suriye devrimi üzerine…
"Solun bir kısmı mezhepçilikten bir kısmı da İslam düşmanlığından Esed'i destekliyor"
Suriye'nin korku hapishaneleri: Sednaya, Tedmur ve Suriye’nin yeni hafızası
"Suriye devrimi Türkiye'nin de zaferidir!"