Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın iki ayrı iddianamesi sebebiyle, demediklerini bırakmadılar. Sadece eleştirmekle, hakaretle yetinmediler, Ferhat Sarıkaya’yı, savcılıktan ihraç ettirecek prosedürü de başlatıp, sonuçta emellerine ulaştılar..
Neydi Ferhat Sarıkaya’nın suçu?
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörünün keyfi olarak akademik kadroları doldurması, tıbbi cihaz alımında ihaleye fesat karıştırması vesaire ile ilgili iddianame hazırlaması ..
Bu iddialarla ilgili olarak, YücelAşkın bey, sonraki süreçte kendisini aklayan bir karar alabildi mi?
Hayır.
CHP’sinden tutun Barolar Birliği Başkanı’na, onlarca rektörden YÖK Başkanı’na kadar büyük bir kumpasın sonucunda, savcı ihraç edildi, hakimler oraya buraya dağıtıldı, soruşturmanın bir kısmı YÖK’e yollandı... Derken... Şimdi dosyanın akibetini, sanık YücelAşkın’a sorsanız, o bile bilmez, son durumu..
Karambolden örtbas edildi olay..
Ferhat Sarıkaya’yı linç etmeye kalkışan kartel medyasından laikçi egemenlere kadar malum kesimin ikinci gerekçesi de, Şemdinli olayları sebebi ile, iki astsubay hakkında hazırladığı iddianame..
“Olur mu efendim, devletin astsubayını suç işleme ile nasıl itham edersiniz?” diye başladılar söze, iddianamede bir şey bulamayınca, yetkisizlik kararı verilerek Genelkurmay’a gönderilen fezlekeyi bahane edip, savcının meslekten ihracını sağladılar..
Oysa, Van Savcısı, Şemdinli olayı ile ilgili olarak delilleri toplamış, yetkisi altında olan ilgili kişiler hakkında iddianame düzenlemiş, yetkisi altında olmayan kişilerle ilgili iddiaları da, Genelkurmay Başkanlığı askeri savcılığına göndermişti.
Yetkisi altında olmayan bir kişi hakkında dava açmamış, hayali suçlamalarla iddianame düzenlememişti. Her şey somut belgelere dayalı idi..
Ama egemenler bastırdılar, savcıyı ihraç ettirdiler..
Avukatlık bile yapamayacak şekilde, kesin ihraç ile meslekten attılar.
HSYK’nın kararına, bir başka mercide itiraz hakkı yok..
Yargı yoluna gidebilme hakkı yok!
Arkasından YargıtayBaşsavcısı’nın AKParti hakkında açtığı kapatma davası gündeme geldi.. Bu sefer tarafların pozisyonu değişmişti.
Ferhat Sarıkaya’yı linç etmeye çalışanlar, Yargıtay Başsavcısı’na bu sefer alkış tutuyorlardı..
“Yargı bağımsızdır” demeye başladılar..
Ferhat Sarıkaya olayında hiç akıllarına bile getirmedikleri “yargı bağımsızlığı” ilkesi birdenbire akıllarına geliverdi muhteremlerin..
“Ne var, ne olmuş? İddianame düzenlemek, savcının görevi değil midir?” demeye başladılar..
Oysa Ferhat Sarıkaya da, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörü hakkında, sadece bir iddianame hazırlayıvermişti.. Ne Yücel Aşkın’a hakaret etmişti, ne de eyleminden başka bir isnatta bulunmuştu..
Şemdinli astsubayları ile ilgili olarak da, Ferhat Sarıkaya’nın iddianamesinde, eylemlerden başka soyut suçlamalar yoktu!
“Hayır” dediler.. “Olamaz” dediler.. “Suçlanan, astsubaylar değil, TSK’dır” dediler.. YaşarBüyükanıt hakkında, ortada iddianame bile olmadığı halde, yazışmayı bile suç saydılar.. Sonuçta savcı hakkında soruşturma açtırıp, meslekten attırdılar.
Şimdi bir başka savcı hakkındaki soruşturma talebini, hem de haklı gerekçelerle ileri sürenlere karşı, “yargı bağımsızlığı” ilkesini hatırlatıyorlar! Yargıtay Başsavcısı’na soruşturma açılamayacağını, çünkü görevini yaptığını söylüyorlar!
Ne kadar çifte standartlı bir yaklaşım..
Dün bir başka gelişme daha yaşandı..
Ergenekon soruşturması kapsamında İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek’in de aralarında olduğu bazı kişiler sabah erken saatte evlerinde gözaltına alınınca, daha bir gün önce Başsavcı’ya sahip çıktıklarını unutup, tekrar Van Savcısı aleyhine yayın yaptıkları günlere döndüler!
Yine başladılar, “sabahın erken saatinde gözaltı mı olur”muş, “savcı görevini suistimal ediyor”muş, eleştirilerine..!
İyi de beyler, siz bir haftadır, “Yargı bağımsızdır, iddianame düzenlemek, savcıların görevidir” demiyor muydunuz?
Şimdi işin ucu, kendinize dayanınca, niye hemen çarkettiniz?
Niye “Böyle gözaltı olur mu?” diyerek, savcının talebi ve mahkemenin kararı ile yapılan bir aramayı, bir gözaltını eleştirmeye soyundunuz?
Gelin dürüst olalım.. Yanlışı kim yaparsa yapsın karşı çıkalım.. Savcı da yapsa, hakim de yapsa.. Gazeteci birisi de yapsa, yıllardır yüzde 1’i dahi geçemeyen siyasi partilerden birisinin genel başkanı da yapsa..
Evet, ilkelerimizi rüzgara/menfaatimize göre değiştirmeyelim beyler..
Vakit gazetesi