“Hani nerede örgüt, gösterin üye olacağım!” diyordunuz ya!

Ali İhsan Karahasanoğlu

“İnternet Andıcı”nda, özellikle CHP merkezli siyasiler diyorlardı ki: “Hah hah ha.. Koskoca generale terörist diyorlar.. General, terörist olur mu hiç? Olur mu ya? Böyle şey olur mu? Genelkurmay Başkanı, part time teröristlik mi yapmış yani?”

Aynı kesim, Hrant Dink cinayeti davasında ise, şöyle diyor:

“İki tane çocuk mu cinayet işlemiş? Hah hah haa.. İki çocuk böylesi bir cinayeti nasıl işler? Bunun arkasında bürokratlar var. Valinin de yargılanması lazım. Bu cinayetin arkasında emniyet müdürleri var. Bu eylemin arkasında istihbaratçılar var.. Onların da yargılanması lazım..”

Ne kadar net bir tablo değil mi?

“Darbeci generalleri aklamak” için, “işi komikliğe vuruyor”lar.. “General, gündüz teröristlerle mücadele ediyor, mesaiden sonra da teröristlik mi yapıyor?” diye cinlik yapıyorlar..

Ama kendilerine de benzer cinlik yapılacağını hiç akledemiyorlar: “Vali, gündüz vilayette çalışıp, akşamları da teröristlik mi yapıyor? Ki, valiyi bir cinayetle suçluyorsunuz?”

“İnternet Andıcı”nda, “hükümeti devirme” gibi çok önemli bir suç amaçlandığını görmezden gelip, Genelkurmay Başkanı’nı yargılanmaktan kurtarmak için “General, hiç terörist olur mu?” diye soranlar.. Hrant Dink cinayetinde paralel soruyu akıllarına bile getirmiyorlar: “Koskoca valiye terörist mi diyeceğiz şimdi! Suçladığımız adam vali.. Suçladığımız adam emniyet müdürü!.. Emniyet müdürü hiç terörist olur mu?”

Aynı çevreler; “Ergenekon Davası” kapsamında Mehmet Haberal için diyorlardı ki; “Hah hah ha.. Tüm dünyanın tanıdığı bir bilim adamının, darbe suçlaması ile ne ilgisi olabilir? Adam sabah-akşam zaten hastaları ile ilgileniyor. Ne işi olur darbe ile? Ne bağı olabilir, terör örgütü ile?”

Bu çevrelerin, Hrant Dink cinayetinde söylemi bambaşka bir noktaya savruluyor: “Suçu işleyenler, polis tarafından takip edilirken, suçu işlemişlerdir. Suç adeta, yetkililerin gözetimi altında işlenmiştir. Emniyet müdürü ve vali de hakim önüne çıkarılmalıdır.”

Hiç düşünmüyorlar, Haberal için geliştirdikleri söylemin paralelinin; “Devletin ildeki temsilcisi olan koskoca valinin, cinayetle ne işi olabilir? Emniyet müdürünün görevi; zaten suçları önlemek iken, cinayetle nasıl suçlanır?”

Aynı çevreler, Ergenekon davalarında şu söylemi geliştirmişlerdi: “Ortada birkaç tane silah var. Ama onlarca kişi tutuklandı.. Birkaç silah için, bu kadar insanı nasıl tutuklarsınız, nasıl yargılarsınız?”

Hrant davasında ise, “Vali niye yok? Emniyet müdürü, komiser niye yok?” diye soruyorlar..

Hiç düşünmüyorlar, “Ergenekon’da suçu birkaç kişinin üzerinde bırakmak istiyoruz da, Hrant’ta niye, tek cinayet üzerinden onlarca insanı tutuklatmaya kalkıyoruz? Biz akıllıyız, karşımızdakiler enayi mi?”

Ergenekon davasında ne diyorlar: “Esas faillerin yanına, tali failler de konulup, davaların yıllarca uzamasına sebep veriyorlar.”

Hrant davasında ise söylemleri şu: “Tetikçilerin yanında, ihmali olanları niye koymadınız? Onlar da, bu dava içinde yargılanmalı idi.”

“Danıştay cinayeti”nde, “Ya ne ilgisi var, Danıştay ile Ergenekon’un. Hem Danıştay cinayetinden tetikçiye ceza verildi. Niye bozuluyor ki karar? Niye Danıştay cinayeti Ergenekon’a sokuluyor ki?” dediler..

Hrant cinayetinde ise, “Bu cinayetin derin örgütle yakın ilgisi var. Sadece tetikçiye ceza vermekle, bu işin üstü kapatılamaz. Cinayetin arkasındaki örgüt de ortaya çıkarılmalıydı” diyorlar..

Ergenekon’da “Tutukluluk süreleri, cezalandırmaya dönüştü.. 3 yıl tutukluluk mu olur?” diyorlardı..

Hrant cinayetinde ise, ter ter tepiniyorlar: “Ogün Samast ve Yasin Hayal, 24 Ocak’ta tahliye olacaklar.. Bu ne biçim adalet.. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor?”

(24 Ocak’ta tahliye iddiası, işi dramatize etmek için uydurulan bir varsayım.. Ama çifte standardı ortaya koymak için, onların iddiaları şeklinde veriyorum. Yoksa, ufukta tahliye falan yok.)

Ergenekon’da, “Ortada henüz mahkeme kararı ile tespit edilmiş bir terör örgütü yok. Onun için, Ergenekon’a terör örgütü diyemezsiniz. Diyenler suç işlemiş olur” diyorlardı..
Şimdi Hrant’ta ise; mahkeme, terör örgütü tesbiti yapamamış iken, “İlla da illa. İlla bu işi yapanlar terör örgütü olmalı” diyorlar..

Ergenekon’da en tepedekilerin ağzından, “Hani, örgüt nerede? Hani nerede, gösterin de gidip o örgüte üye olayım” deniliyordu..

Hrant’ta ise, “İki çocuğa ceza vererek olayı kapatıyorlar. Arkalarındaki örgütü görmüyorlar!” diyorlar..

Hiç düşünmüyorlar, siz Ergenekon’da “Gösterin gidip üye olayım” derseniz, birisi de çıkıp Hrant’ta aynı şeyi söylerse, ne cevap vereceksiniz: “Hani, Hrant olayında örgüt nerede. Gösterin, gidip üye olacağım!”

YENİ AKİT