HAKSÖZ HABER
Bir şirketin güvenlik amiri olan Birol Yıldırım (42) gözaltına alınan çalışanının durumunu öğrenmek gittiği polis merkezinde hayatını kaybetti. Haziran ayının yedisinde gerçekleşen bu hadise hakkında Valiliğin yaptığı ilk açıklama “Bekleme salonundayken aniden fenalaşıp hayatını kaybetti” şeklinde olmuştu.
Valilik aynı zamanda olay hakkında inceleme başlatıldığını da duyurmuştu. Hayatını kaybeden Birol Yıldırım’ın ailesi ise olayın üstüne gitmeye devam etti. Yapılan incelemeler ve ulaşılan yeni görüntüler ilk açıklamanın aksine bir durum olduğunu gösteriyor.
İstanbul Esenyurt Polis Merkezi’ne çalışanı hakkında bilgi almaya gelen Birol Yıldırım’ın üstüne ondan fazla polis memurunun çullandığı görülüyor. Neye uğradığını şaşıran Birol Yıldırım’ın boğazını sıkıp duvara vuran polisler görüntülerden anlaşıldığı kadarıyla bir süre Yıldırım’ı toplu linçe maruz bırakıyorlar.
Bu yaşananların ardından yere yığılıp kendine gelemeyen Birol Yıldırım ölüm nedeninin hangi sebepten kaynaklandığı açıklanmasa da İstanbul Esenyurt Polis Merkezi’nde hayatını kaybediyor. Kanal D’ye konuşan Yıldırım’ın annesi ise şu soruyu soruyor: “Devletin polisi benim çocuğumu nasıl öldürüyor? Nasıl güvenilecek polise?”
Yaşanan bu meşum hadiseden sonra Valiliğin yaptığı “Bekleme salonundayken aniden fenalaşıp hayatını kaybetti” açıklaması akıllarda soru işaretleri oluşturdu. Türkiye’de devletin polis hakkındaki iddialara korumacı refleksle yaklaşması polis-vatandaş ilişkisini gerilimli hale getiriyor.
Devletin öncelikle koruması gereken kolluk kuvvetleri değil Birol Yıldırım gibi sıradan vatandaşlar olmalıdır! Türkiye’de siyasi olarak devletçi-milliyetçi atmosfer güçlendikçe polisler hakkındaki darp ve şiddet iddiaları her geçen gün artıyor. Bu atmosferin polislere olan yansıması toplum için tehdit mi oluşturuyor?