Bülent Şahin Erdeğer / HAKSÖZ-HABER
"TRT Türk" yayın hayatına başladığı günden beri dünya haberciliği alanında önemli gazetecilik başarılarına imza attı. Ancak Suriye'de yaşanan insanî dram konusunda TRT Türk'ün iyi bir sınav verdiği söylenemez. Suriye halkının haklı taleplerine Suriye rejimi siviller üzerine yaylım ateşi açarak cevap veriyor. Rejim güçleri, kadınları kaçırıyor, halka yönelik işkence ve tecavüzü sistematik bir sindirme politikası uyguluyor. Baas rejiminin despot politikaları Suriye'deki siyasal talepleri insani krize dönüştürüyor. Bu politikalardan kaçan binlerce Suriyeli Türkiye'ye sığınırken TRT Türk Şam Temsilciliği Baas rejiminin sözcüsü gibi yayın yapıyor.
TRT Türk'ün Şam Temsilcisi Musa Özuğurlu'yu ekranlardan izleyenler, Suriye rejiminin uyguladığı devlet terörünü öğrenemiyorlar. Aksine Özuğurlu izleyiciye "halkı katleden teröristlerden" "Suriye ordusunu sevinçle karşılayan halktan" bahsediyor. Şam temsilcisi, "göstericilerin önce barışçıl gösteri yapıp videoya çektiklerini sonra silahlarını alıp katliam yaptıklarını" iddia ediyor.
Suriye Ordusu ve Baas açıklamalarını esas alan Özuğurlu'nun verdiği haberlerin aksini ise TRT Türk'ün resmi web sayfasında okuyoruz.
TRT TÜRK, haberi şöyle veriyor:
"Tecavüz Ettiler, Organlarını Kestiler"
Suriye'den Türkiye'ye kaçan kadınların anlattığı dehşet öyküleri tüyler ürpertiyor. Ülkenin kuzeyindeki isyanı bastırmak üzere devreye giren Suriye ordusu kendi vatandaşlarına karşı adeta dehşet saçıyor. Çatışmanın asıl kurbanı ise kadınlar... Hatay'a sığınan mültecilerin İngiliz The Times gazetesine yaptıkları açıklamaya göre çok sayıda kadın tecavüze uğruyor, yüzleri ve organları bıçaklarla kesiliyor. Olayın tanıkları kadınları kurtarmaya çalışan erkeklerin ise yakalanıp yüzlerine asit döküldüğünü dile getiriyorlar.
120 Suriyeli askerin öldürülmesinden sonra baskına uğrayan Türkiye sınırına 20 kilometre mesafedeki Cisr eş Şuğur'da bazı kadınlara şişelerle tecavüz edildiği de iddialar arasında... "Hayvanları Bile Öldürüyorlar" Öldürülen insanların cesetleri korku salmak amacıyla yol kenarlarına atılıyor. Suriye yönetimi, tıpkı bir zamanlar Saddam Hüseyin'in yaptığı gibi ülke genelinde uluslararası basına karartma uyguluyor. Ülkede sadece resmi yayın kuruluşlarına izin var. Dolayısıyla Suriye'de yaşananlar cep telefonlarından ve amatör kameralardan dünyaya yansıyabiliyor.
Peki, TRT TÜRK'ün Suriye haberciliğinde 180 derece birbirine zıt "haberciliğin" sırrı ne? Binlerce insan Türkiye'ye kaçarken tüm dünya devlet terörüne odaklanmışken Şam temsilcisi "bir avuç teröristin vahşi terörü"ne neden odaklanıyor?
ŞAM'DA BİR GARİP TEMSİLCİ
Kamuoyu, Musa Özuğurlu'yu Alevi ve ulusalcı kimliğiyle tanıyor. Cem TV Haber Müdürlüğü ve ana haber sunuculuğu yapan Özuğurlu daha önce de SKY Türk'te de sabah haberlerini sunuyordu. Özuğurlu Cem TV'den istifa ederek TRT Türk ile anlaşmıştı. Özuğurlu SKY Türk'te özellikle ulusalcı yazarlarla birlikte Ergenekon davasına yönelik eleştirel tutumuyla dikkatleri çekmişti. (bkz. http://www.youtube.com/watch?v=WVG1CvdKygg )
Özuğurlu TV'de sunduğu Açık Kanal adlı programda kanalın genel yayın yönetmeni Enver Aysever ile canlı yayında tartıştıktan sonra TV'den ayrıldığını söyleyerek yayını kesmişti. Tartışma, TV'nin yayın danışmanı Enver Aysever'in Özuğurlu'yu birilerini hedef göstermekle suçlaması sebebiyle istifa ile sonuçlanmıştı.
2008 Haziranında SKY Türk televizyonu sabah haberleri spikerliği de yapan Musa Özuğurlu, haber bülteninde büyük bir küstahlık örneği sergilemişti. Günlük gazete haberlerini okuduğu bölümde, Milliyet gazetesinin "Zina kırbacı" başlıklı haberini aktaran spiker, şer'i hükümlere atıfta bulunarak, "Neymiş efendim, Kur'an'da yazıyormuş Eee?.." şeklinde alaylı ifadeler kullanarak kendince yorumlar yapmıştı. Kur'an'daki, "hırsızlık" hükümleri hakkında, "Bunları hala böyle (gerçek anlamda) anlayan beyinsizler var" şeklinde hakarette bulunmuştu.
ŞAM TEMCİLCİLİĞİ Mİ BAAS SÖZCÜLÜĞÜ MÜ?
Alevi kökenli olan Özuğurlu'nun eşinin de Nusayri olduğu ve ailesinin Lazkiye'de ikamet ettiği Hüsnü Mahalli'nin Özuğurlu'nun Şam temsilciliğine getirilmesinde etkili olduğu belirtiliyor. Medya kulislerine göre Suriye rejiminin Nusayri/Alevî kimliği ile Şam temsilcisinin kimliğinin ve rejim yanlısı haberciliğinin örtüşmesi bir tesadüf değil. Elbette kimsenin mezhebi tercihi tahfif edilemez ve suç olarak görülemez. Ancak öznel yargılarının haberciliğine yansıyor oluşu mesleki etik açısından bir problem oluşturmakta.