Hangi birini düzeltelim: Nuray Mert'ten İslamcılık palavraları!

Nuray Mert İslamcıların Filistin mücadelesini Hamas öncesinde sahiplenmediği iftirasında bulundu.

HAKSÖZ HABER

Seriye bağlanmış halde İslamcılığı karalamak için yalan ve iftira kampanyası düzenleniyor. Elbette her birine yetişmek ve tekzib etmek mümkün olmuyor ama bazıları gerçekten "Yok artık!" dedirtiyor. Nuray Mert'in öne sürdüğü uçuk iddia da bu meseleye örnek olası cinsten.

Mert, Medyascope aracılığıyla verdiği bir demeçte "Türkiye'deki İslamcılar eskiden Filistin meselesine sahip çıkmazdı. Anarşist faaliyetler olarak görürdü. Ne zaman ki Hamas Filistin'nin temsiliyetine soyundu, İslamcılar o zaman ilgi göstermeye başladı" ifadelerini kullanıyor.

Hiç bir delil göstermesek çürütmeye çalışmasak bile çocukların dahi inanmayacağı türden bu iddiaları arşive geçsin, kaydı tutulsun diye cevap verme ihtiyacı duyduk. Öncelikle Türkiye'den Lübnan ve civarındaki FKÖ kamplarına giden sol-sosyalist örgütler "Filistin'i kurtarmak" için değil orada silahlı mücadele eğitimi almak, kır ve şehir gerillası olarak geriye dönüp Türkiye'de sosyalist bir devrim sürecini başlatmak için gitmişlerdi. Bu detay Nuray Mert'in tezini baştan sorunlu hale getiriyor.

Filistin meselesi Türkiye'deki sol-sosyalist hareketlerin gündemine ne zaman ve neden girdi? Hakikaten İsrail'in işgal ve katliamlar üzerine kurulu Siyonist bir rejim olarak Filistin bölgesinden sürülüp atılmasına duyulan inanç mı vardı bu ilgi ve mücadelenin arkasında?

Oya Baydar ile birlikte kaleme aldıkları "Bir Dönem İki Kadın" kitabında Melek Ulagay çok güçlü bir ışık tutar bu konuya. Melek Ulagay o dönem içinde yer aldığı ve liderliğini Doğu Perinçek'in yaptığı Maocu TİİKP (Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi) bağlantısıyla gittiği Güney Beyrut'taki Filistin mülteci kamplarında yaşadıklarını ve şahit olduklarını anlatmaktadır. TİİKP adına daha önce Suriye üzerinden Güney Beyrut'taki mülteci kamplarına giden Şahin Alpay ve Cengiz Çandar'ın orada gerilla örgütleriyle kurduğu temasları detaylıca izah etmektedir.

Lübnan'daki Filistin mülteci kamplarında Türkiye'den giden sol-sosyalist örgütlerin ilişki biçimlerine dair Cengiz Çandar'ın Mezepotamya Ekspresi isimli hatıratına da bakmakta fayda olur. Nuray hanım bunları bilmeyecek, idrak edemeyecek bir isim değil elbette. Fakat bilgi ve tecrübeyi bir kenara bırakıp "serde sosyalist devrim aşkı var" deyip yine ajitasyon ve propaganda işine girişmektedir.

Hamas 1987 yılında kuruldu. Oysa Türkiye'de 1980 yılında düzenlenmiş devasa bir Kudüs mitingi bulunuyor!

Aşağıda örneklerini göreceğiniz dergi kapakları da cabası. Şura Dergisinin 1978 tarihli bir sayısında (Hicri 1398) "Siyonist Katillerden Hesap Soracağız" manşeti yer alırken yine aynı yıl İslami Hareket Dergisi kapağına siyonistlerin zulümlerini taşıyor. Tevhid Dergisi de bu yıllarda pek çok manşette konuyu işliyor.

Nuray Mert hanımefendi tezine nereden vardı ya da nasıl uydurdu bilmiyoruz ama en azından bu kadar kuyruklu palavralara başvurmasa iyi olacak gibi! Nuray Mert de nefret kampanyasında yerini alarak İslamcılık konusunda sistematik kara propaganda üretimine destek vermiş...

Yorum Analiz Haberleri

İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!
ABD, Suriye'deki askeri birliğini geri çekecek mi?
Suriye Devrimi'nde kazananlar ve kaybedenler
Siyonist zulme tarafsız kalmak mümkün mü?