Hanefi Avcı, ne kadar haklı?

Ali İhsan Karahasanoğlu

Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı konusuna pek girmek istemezdim...

Ne de olsa, bendeki hatırası; Güven Erkaya’nın Emniyeti/polisi boğmak istediği günlerde, direniş gösteren birkaç meslek mensubundan birisi olması şeklinde idi.
Ama bugün gelinen noktada, Hanefi Avcı’yı anlamak pek mümkün değil.
Bir kitap yazıyor, onu/bunu suçluyor.
Üzerine gelineceğini açıklıyor.
Ama üzerine gelinirken hangi açıkların kullanılacağını söylemiyor.
Adeta o noktaları, pazarlık konusu yapar gibi muğlak bırakıyor.
“Belki ortaya çıkmaz” ümidi ile, en net yanlışlarından birisini, kendisi açıklamıyor.. “Benim üzerime gelecekler” diyerek, kendi yanlışının ortaya çıkarılmasını bile, önceden mahkûm etmek istiyor.
Oysa bir Emniyet Müdürü’nün evlilik dışı ilişkisi var ise, her şeyi düzgün olsa bile, bu noktadan eleştirileceğini tahmin etmesi çok mu zor?
Deşifre olmadan önce, kendisi bu olayı anlatsaydı, daha dürüst bir iş yapmış olmaz mıydı?
Bu evlilik dışı ilişkisini deşifre etmeyi bir kenara bırakın, o tam aksini yaptı.
Bir kitap fuarına, resmi nikahlı eşi ile katılıp, kitaplarını imzaladı ve mutlu aile görüntüsü verdi.
Ne gerek var bu tür suni görüntülere..
Hemen bir hafta sonra, bu sefer tam aksi açıklama: “Evliliğimizde sorunlar olduğunu herkes biliyordu. Boşanacağım..”
Böyle keskin bir zig-zag, ister istemez kişinin açıklamalarındaki soru işaretini büyütüyor.
Böyle bir yanlışın içinde olması, kendisine gerçek dışı başka suçlamalar yöneltilmesini, tabiî ki gerektirmez.
Onun içindir ki; biz kendisini haksız yere suçlamaya kalkışmayalım.
Ama getirdiği savunmaların da pek öyle inandırıcı olmadığını hatırlatalım.
Ne gibi mesela?
Dün gözaltına alınmasından önce, yazılı bir savunma bırakmış, Emniyet Müdürümüz.
Kendisi orada beyan ediyor, “Genelkurmay’a ifade verdim” diyor.
“Ankara Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi Savcılığı’na ifade verdim” diyor.
“Yarın Ankara Başsavcılığı’na ifade vereceğim” diyor.
Hatta Adalet Bakanlığı’nda görevli bir hakime, cemaat aleyhine ifade verdiğini söylüyor.
Ama İstanbul Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi Savcılığı’na ifade için çağırıldığını, oraya ifade vermeyeceğini söylüyor.
Bu ayrımı niye yapıyor, Sayın Avcı?
Genelkurmay’a ifade veriyor da, İstanbul’daki savcıdan niye kaçıyor? Ankara’daki savcılara ifade veriyor da, İstanbul’dakine niye vermek istemiyor?
Şu husus da bana çok ilginç geliyor.
1980 öncesi illegal eylemlere karışmış bir kişi hakkında, bizzat kefalette bulunuyor, Emniyet Müdürümüz...
Bunu bir avukat yapabilir. Şu veya bu sebeble..
O kişinin sıradan bir dostu, arkadaşı yapabilir. Sevdiği için veya tüm gerçekleri bilemediği için.
Ama bir Emniyet Müdürü, hele hele çok eski yıllarda da olsa, suça karışmış bir kişi için nasıl “Kefilim” diyebilir?..
Derse, bu ne derece inandırıcı olabilir?
Üstelik bu şahsın, Emniyet Müdürü’nün evlilik dışı gönül hikayesinde bazı müdahaleleri olduğu ortada ise konuya şüpheci gözle nasıl bakılmaz?
Emniyet Müdürünün bu kadar net kefalet sunmasının arkasında, bir şantaj olup olmadığı nasıl düşünülmez?
Emniyet Müdürümüz, “Necdet Kılıç’ın evinde sinyal verdi diye, benim telefonum da dinlenmiş. Oysa Kılıç’ın evi Galatasaray Lisesi’nin yanında ve orada milyonlarca kişi telefonla konuşuyor.Hepsini mi dinlediler” diye mantıklı gibi görünen bir soru soruyor.
Oysa kendisinin o evde gece kalıp kalmadığını açıklamıyor Sayın Avcı..
Gecenin 03.00’ünde, 04.00’ünde de, 1 milyon kişi mi var o bölgede?
Gerçeği araştıralım. Kimseye iftira etmeyelim. Kimseye haksız isnatta bulunmayalım.
Ama kendimizin bazı hatalarımız var ise, bunları da örtbas etmek için başkalarına haksız suçlamalarda bulunmayalım.
Değil mi Hanefi Bey?

VAKİT