Ahmet Varol / Yeni Akit
Hamas’ın ateşkes planına cevabı
Bundan önceki yazımızda, Gazze’de ateşkes sağlanması konusunda Paris’te yapılan toplantıdan çıkan plana Hamas’ın “ön onay” verdiğine dair açıklamanın doğru olmadığını ve burada konunun kamuoyuna yansıtılmasında üslûp hatası olduğunu dile getirmiştik. Daha sonra bizim tespitimizi teyit eden açıklama ve yorumlar yayınlandı.
Hamas’ın açıklaması, planı değerlendirmeye alacakları ve cevap verecekleri şeklindeydi. Nitekim hem teşkilat içinde hem de işgale karşı mücadelenin bilfiil içinde olan diğer Filistinli direniş hareketleriyle istişaresini yaptıktan sonra 6 Şubat Salı günü cevabını verdi ve bağlantıyı kuran Katar ve Mısır yetkililerine ilettiğini açıkladı.
Daha sonra Katarlı yetkililer, Hamas’ın ateşkes planına olumlu bir cevap verdiğini söyledi ancak sürecin hassasiyeti nedeniyle ayrıntılar hakkında herhangi bir açıklama yapmak istemediklerini dile getirdiler.
Burada öncelikle şunu belirtelim ki Hamas’ın ateşkese yönelik tavrı zaten baştan beri olumludur. Yani bu konuda onun tutumunda bir değişiklik söz konusu değil. Dolayısıyla Hamas’ın önceden ateşkese itiraz ettiği ama artık tavrını değiştirdiği ve olumlu baktığı tarzında bir düşünceye yöneltecek üslup kullanılması yine hatalı olacaktır.
Ancak bundan önceki yazımızda da belirttiğimiz üzere işgal rejiminin istediği süreli ateşkes ve Hamas’ın, esirleri herhangi bir ek şart olmaksızın sadece ateşkes karşılığında bırakmayı kabul etmesidir. Böylece işgal rejimi ateşkesi kendisinin zaferi olarak ilan edebileceğini düşünüyor. Hamas ise ateşkesin süreli değil kalıcı olmasını, esirlerin serbest bırakılmasının ise aşamalı da olsa bir mübadele şartına bağlanmasını istiyor.
Ben konuyla ilgili haberlerin yayınlanmasının ardından, Allah’ın izniyle, Hamas’ın vermiş olduğu cevabın tam metnine ulaşıp gözden geçirdim. Cevap metni uzun olduğundan ve bütün ayrıntılarının okuyucuların ilgisine sunulmasına da ihtiyaç olmadığını düşündüğümden burada ayrıntılara girmeyeceğim. Şu kadarını ifade edelim ki Hamas verdiği cevapta, ateşkesin saldırıların sonlandırılması ve işgal güçlerinin çekilmesi konusunda güvence vermesi, işgalci esirlerin serbest bırakılmasının da sadece ateşkese karşılık değil aynı zamanda Gazze halkının yaralarının sarılmasına ve ablukanın kaldırılmasına gidecek bir sürecin başlatılması ve esir mübadelesini de getirecek anlaşmaya karşılık olması konusundaki talebini tekrar ettiğini ortaya koyuyor. Bu doğrultuda Hamas kendisi de ateşkes konusunda tekliflerini dile getiriyor ve Paris görüşmelerinden çıkan çerçevenin içini dolduran bir plan sunuyor.
Bu arada Hamas’ın sunduğu teklif ve planda Mısır, Katar, Türkiye, Rusya ve Birleşmiş Milletler’in ateşkes anlaşmasına garantör olmasını istediğini de hatırlatalım.
Ateşkes konusunda bu yazışmalar ve görüşmeler sürerken ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de yeni Ortadoğu çıkartmasını sürdürüyordu. Bu onun, 7 Ekim 2023’te başlayan savaş sürecinde bölgeye düzenlediği beşinci ziyaret niteliği taşıyordu. Ancak tahmin ettiğimiz kadarıyla Blinken’in bu seferki ziyaretinin öncelikli amacı artık olayların yatışması ve bir ateşkes sağlanması konusunda ciddi adımlar atılması için bir şeyler yapmaktı. Bunda tabii ki ABD’nin seçim sürecine girmesinin önemli rolü var. Ama savaşın sürüp gitmesinin siyonist işgal rejiminde yaşanan siyasi, ekonomik, toplumsal ve askeri krizlerin gittikçe büyümesinden kaynaklanan endişelerin de etkisi olduğu gerçeğini görmezden gelemeyiz. Bu sebeple olacak ki kısa süre önce hastanede yaralı işgal askerlerinin yanında “kesin zafere kadar savaşa son vermeyeceğine söz verdiğine” dair naralar çeken Netanyahu, Hamas’ın teklifinin kendisine iletilmesinden sonra savaş kabinesine danışma ihtiyacı duymadan ateşkese olumlu yaklaştığını ima etmişti ve bu hususa siyonistlere ait medya organlarında özellikle dikkat çekilmesi gözlerden kaçmadı.
Ateşkes planının önünde duran zorlukları ve bunlara rağmen kabul edilmesi ihtimalini inşallah müteakip yazımızda değerlendirmeye çalışacağız.