Hamas'ın kökeni ve Filistin direnişindeki konumu

Ahmet Vefa Rende, Hamas'ın ortaya çıkışı, Müslüman Kardeşler Hareketi'nin Filistin'deki etkisi, kurumsallaşma süreci ve eylem dönemini Fokus+ için inceledi.

Ahmet Vefa Rende / Fokus Plus

Silahlı direnişten önce Hamas ve onun kökleri

Kadim Filistin topraklarını işgalden kurtarmak ve Filistin İslam Devleti’ni kurmak için vuku bulan Hamas, 1987’de Birinci İntifada’nın başlamasıyla birlikte uluslararası kamuoyunda adını silahlı direniş hareketi olarak duyurmuştu. Ancak, Filistinliler bu yapıyı çok daha önceden biliyordu. Orta Doğu’nun birçok ülkesinde faaliyet gösteren bir yapının Filistin kolu olan Hamas, yaptığı sosyal faaliyetler sayesinde Filistinliler nazarında itibar görmeye başlamış ve bir STK olarak faaliyet gösteren yapı yıllar içerisinde kademeli olarak bir siyasal yapıya dönüşmüştür. Dolayısıyla, günümüzde insanlar tarafından silahlı bir direniş hareketi olarak görülen Hamas aslında bundan çok fazlasını ifade etmektedir. Peki, resmi olarak kurulup İsrail’e karşı direniş hareketini başlatan bu yapının temeli nasıl atıldı?        

Menşei Müslüman kardeşler   

1928 yılında Mısır’ın İsmailiye kentinde, Hasan el-Benna tarafından ortaya çıkan Müslüman Kardeşler, Hamas’ın köklerinin uzandığı bir harekettir. İslami düşünceyi merkeze alan bu hareket, başlangıçta dini alanlarda yardımlaşmayı esas alan bir eğitim ve gençlik teşkilatı olarak yapılanmıştır. Mısır’da ve Orta Doğu genelinde güçlenen milliyetçi ve sosyalist hareketlere karşı, İslam dininin evrensel ilkelerini savunma ve bu çerçevede iş birliğine gitmek hareketin temel amacıydı.  

Hasan el- Benna’ nın kardeşi Abdurrahman Benna’nın 1935 yılında Filistin’de, Kudüs Müftüsü Hacı Emin el- Hüseyni ile buluşmasından sonra Müslüman Kardeşler Hareketi’nin Filistin meselesine olan ilgisi artmıştır. Hatta Hareket, 1936-1939 yıllarında yaşanan ayaklanmalarda Filistin halkının yanında olmuş ve bunu izleyen yıllarda da Kudüs başta olmak üzere Filistin şehirlerinde çekirdek örgütler kumuştur. 1948 yılındaki Arap-Yahudi mücadelesini yakından takip eden Hareket, Nizamül Has adlı bir mücahit örgütü kurarak Filistin’e olan desteğini fiilen göstermiştir.   

İlerleyen yıllarda Hamas’ı kuran liderler Hasan el- Benna’nın 3 temel öğretisini kılavuz olarak görmüşlerdir. Bunlar, dini eğitim, uyanış ve örgütlülüktür. Buna göre toplumun eğitim ve örgütlenme ile bilinçlenerek bir İslam Devleti’nin temellerinin atılması gerektiği öne sürülmüştür. Bu doğrultuda, 1967-1987 tarihleri arasında bir İslami Filistin devleti kurmak amacıyla 3 temel strateji uygulanmıştır. Buna göre, önce sosyal yardımlarla halkın desteğini kazanmak, sonra seküler Filistin Kurtuluş Örgütü ile rekabete girmek ve son olarak da İsrail askeri birimlerine karşı direnişi canlandırmaktır.   

Ahmed Yasin ile İslami altyapının oluşturulma süreci   

1967’de Altı Gün Savaşı ve 1973 Yom Kippur Savaşı’ndan sonra Gazze içerisinde daha etkin olabilmek için Ahmed Yasin’in ön plana çıktığı görülmektedir. Geçirdiği kaza sonucu bacaklarını kaybeden Ahmed Yasin, öğretmenlik yaparak ve camilerde vaaz vererek gençleri örgütlemeye çalışmıştır. Gençler, camilerde İslami değerlere göre eğitilip, İsrail baskısına karşı bir direnişçi olmak üzere Harekete kazandırılıyordu. Aynı zamanda camiler, Hareket için bağış toplama merkezleri olarak görülmektedir.   

Ayrıca, 1973 senesinde Gazze’de Ahmed Yasin önderliğinde açılan İslam Merkezi hareketin kurumsallaşmasında önemli bir dönüm noktasını teşkil etmektedir. Bu Merkez’in temel görevi, Filistin toplumunu dini eğitimlerle dönüştürmektir. Bu kapsamda, sosyal bir görev üstlenen Merkez’de herkese açık olan kreşler, klinikler, gençlik ve spor kulüpleri oluşturularak Filistinliler bu organizasyon çatısı altında toplanmak istenmiştir.  

Kurumsallaşma süreci   

Hamas için 1976 ile 1981 arası dönem kurumsal gelişme dönemi olarak değerlendirilmektedir. 1970’lerin ikinci yarısında Hareket’in aklında silahlı mücadele fikri olsa da gerekli hazırlıklar tamamlanana kadar ve bir ordu oluşturuluncaya kadar bekleme kararı alınmıştır. 1978 yılında Müslüman Kardeşler Hareketi’nin Filistin kolu ile Ürdün kolu birleşti ve örgütün Filistin bölümü Bilad el-Şam örgütü olarak adlandırıldı.  

Ayrıca, bu dönemde İsrail’de Likud Partisi’nin başa gelmesiyle birlikte Filistinli aktörler arasında uygulanan böl ve yönet politikası Hamas’ın kurumsallaşması için gerekli ortamın sağlamasına neden olmuştur. Özellikle FKÖ’yü zayıflatmak ve onu dengelemek için İsrail’in böyle bir politika izlediği düşünülebilir. Aynı zamanda, İsrail’in belirtilen yıllarda İslam Hareketi’ni bir tehlike olarak görmediği olarak algılanabilir. İslam Hareketi bu ortamdan yaralanarak, sosyal ve eğitim projelerini Batı Şeria bölgesine de taşımış, ancak şehrin ideolojik yapısı itibariyle Hareket’in Gazze’deki kadar tutunamadığı görülmüştür.   

İslam Hareket’nin Filistin’de etkisini hissettirmesi ile sosyal politikalarını yaygınlaştırmıştı. Eğitim, sağlık, sosyal ve ekonomik temelli birçok kurum oluşturulmuştu. 1967’de 200 kadar olan cami sayısı 1987’de 600’e kadar çıkmıştı. Ayrıca, yardım paralarıyla birçok İslami Dernek, kompleksler ve sosyal kurumlar inşa edilmiştir. Bu kurumların oluşturulması için gelen kaynak ise diasporadaki Filistinliler ve Körfez ülkeleri tarafından sağlanmıştır.    

Eylem dönemi  

1981 ile 1987 arası dönem ise Hareket için eylem dönemi olarak görülmektedir. Bu süreçte FKÖ’nün zayıflaması ve İran’da yaşanan İslam Devrimi Hamas’ın oluşumunu etkileyecek başlıca etkenler olacaktır. 1982 yılında İsrail’in Lübnan’daki FKÖ kamplarını dağıtması ve birçok üst düzey örgüt üyesinin Tunus’a gitmek zorunda kalması, Hamas’ın Filistin meselesinde siyasi bir boşluk bulmasına sebebiyet vermiştir. Zira, Hamas’ın temelini oluşturan Müslüman Kardeşler Hareketi’nin sosyal yapılanması Filistin halkının Hamas’a meyletmesine yol açmıştır.   

Nitekim, 1979’da İran İslam Devrimiyle birlikte Filistinli gençler İsrail’de de benzer bir devrimin gerçekleşebileceği düşüncesine kapılmışlardır. Ayrıca, devrimle birlikte Şah döneminde gelmeyen destek gelmeye başlamış, Filistinli işçiler, mülteciler ve işsizler bundan faydalanmıştır. Bu durum gençlerdeki İslam algısı had safhaya çıkarmış ve İsrail’e karşı eylem düşüncesi uyanmaya başlamıştır.    

Filistin’deki İslami Harekette eylem söylemi ilk olarak 1983 Küresel Filistin Projesi Konferansı ile ortaya çıkmıştı. Amman’da yapılan bu konferansa Filistin, Ürdün, Körfez ülkeleri, Avrupa ve ABD’deki Müslüman Kardeşler Hareketi’nden temsilciler katılmıştır. Bu karara ekonomik kaynak sağlanması için dünyanın dört bir tarafından yardım kuruluşları oluşturuldu. Bu doğrultuda ilk olarak Körfez ülkelerinden 70 bin dolarlık kaynak sağlandı ve Müslüman Kardeşler Hareketi tarafından ilk askeri yapılanma oluşturuldu. 1986 yılında Gazze’den Batı Şeria’ya giden bir grup öğrencinin Birzeit Üniversitesi’nde İsrail’e karşı ilk eylemlerini gerçekleştirmeleri, eylem düşüncesi harekete geçirilmiş oluyordu. Bu eylemi organize eden üyeler ise Birinci İntifada ile birlikte Hamas’ın kurucu üyeleri olarak ön plana çıkmışlardır.   

Sonuç olarak, Birinci İntifadayla birlikte bu yapı, başta Gazze olmak üzere Filistin’in diğer bölgelerinde ve hatta diasporadaki Filistinlilerin bulunduğu bölgelerde Hamas ismi altında tekrar örgütlenmiştir. Bu yapı, Hamas ismini almadan önce bir STK gibi faaliyet gösterirken, Hamas olarak hem bir siyasi parti hem de bir direniş hareketi olarak ön plana çıkmıştır.  

Oslo Barış Görüşmelerinde FKÖ’nün aksine İsrail’e karşı direnişi savunan Hamas, barış görüşmelerinin bir sonuca varmamasıyla birlikte Filistinliler nazarında itibarını iyice arttırmış ve Filistin’de 2006 yılında yapılan seçimlerden zaferle ayrılmıştır. Akabinde Filistin’de yaşanan iç savaş neticesinde Hamas sadece Gazze bölgesini kontrol ederken, Batı Şeria’yı ise Mahmud Abbas liderliğinde Filistin Yönetimi kontrol etmektedir. Günümüzde birçok ülke tarafından bir siyasi yapı ve direniş hareketi olarak tasavvur edilen Hamas, başta ABD gibi İsrail ile yakın ilişkilere sahip olan AB içerisindeki bazı ülkeler tarafından terör örgütü olarak gösterilmektedir.  

Yorum Analiz Haberleri

Ekran karşısında beyni çürüyen bir nesil...
Mimaride insani saiklerin yerini; kârlılık ve verimlilik aldı...
Siyonist çeteye karşı direnişle geçen bir yıl...
“Devrimci zihniyet ahlâkını kaybederse her şeyini kaybeder”
Esed sonrası Suriye: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı artık hayal değil