Yahya Fırat / HAKSÖZ HABER
PKK’nın güvenlik güçlerine ve sivillere yönelik saldırılarıyla beraber parti kapatma tartışmaları da gündemin ana maddelerinden biri haline geldi. Gara bölgesinde 13 Türkiye vatandaşının katledilmesiyle de bu tartışmalar zirveye çıktı.
Bahçeli ve Perinçek’in hararetle gündeme taşıdığı bu tartışmalara şimdilik hükümet cephesinden net bir şey söylenmezken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, konuya dair hamasi söylemlerde bulunuyor.
Gara operasyonundan sonra açıklama yapan Soylu, “Murat Karayılan’ı yakalayıp bin parçaya bölmezsek bu millet ve şehitler yüzümüze tükürsün.” gibi hamasi söylemiyle gündemi yönlendirmeye başlamıştı.
Dün de A Haber’de konuşan Süleyman Soylu, HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir’in Gara’ya gittiğini söylemişti. Bunun üzerine bu sabah Taşdemir hakkında “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan soruşturma başlatıldı.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise sosyal medya hesabından, “İçişleri Bakanının dün akşam katıldığı programda gösterdiği resimlerin tamamı çözüm sürecinde Erdoğan’ın bilgisi ve onayı ile gittiğimiz Kandil fotoğraflarıdır. Ben salı günü grup toplantımızda daha fazlasını açıklayacağım.” açıklamasında bulundu.
HDP’li bazı milletvekillerinin çözüm sürecinde hükümetin onayıyla Kandil’e gittiği bir gerçek. Şimdi bunun üzerinden HDP’yi sıkıştırmak ya da dava açmak ne kadar doğru diye sormak lazım. Şu an zaten siyaset üretemeyen ve kısır bir döngü içinde olan HDP’yi kapatmak var olan sorunları çözecek mi?
HDP’nin PKK ile bağlantısı olduğu ve örgütün siyasi kolu gibi faaliyet gösterdiği yadsınamaz bir gerçek. HDP’nin siyaseten alt edilmesi ve zayıflatılması gerekiyor. Çünkü, olası bir kapatma girişimi, yurtiçi ve yurt dışında yapılan operasyonlarla iyice zayıflayan PKK’ya bir can simidi atmak anlamına gelebilir. Hatta PKK’nın en az Bahçeli ve Perinçek kadar HDP’nin kapatılmasını istediği söylenebilir.
Türkiye’de parti kapatmanın çözüm olmadığı, bilakis var olan sorunları derinleştirdiği ve yeni sorunların başlangıcı olduğu defalarca tecrübe edildi.