HAKSÖZ HABER
Aydın Ünal, Yeni Şafak'ta yayımlanan "Tencere mühim" başlıklı yazısında Türkiye'nin kazanımlarına dikkat çekerken yaklaşan seçimlerde kazanımlara vurgu yapmanın yeterli olmadığını belirtiyor.
Zor bir seçime girildiğini önceki seçimler kadar rahat bir seçim olmadığını ifade eden Ünal insanların kazanımların farkında olduğunu ancak ekonomik durumun parlak olmadığını vurguluyor. Vaziyet böyle olunca hamasi söylemlerin seçmende olumlu karşılık bulmayacağının altını kalın çizgilerle çiziyor...
Aydın Ünal'ın yazısının ilgili kısmı:
Türkiye kendi uçaklarını, İHA ve SİHA’larını, helikopterlerini, tanklarını, piyade tüfeklerini, füzelerini, her türden mühimmatını, gemilerini, dünyanın ilk ve tek SİHA gemisini tasarlıyor, inşa ediyor ve güvenliğimizin hizmetine sunuyor.
20 yıl önce, “Türkiye kendi uçağını, kendi savaş gemisini yapacak” denildiğinde çoğunluğun buna inanacak mecali yoktu. Bugün, Erdoğan sayesinde hayaller gerçek oldu.
Ancak benim bu yazıdaki amacım savunma sanayiindeki muhteşem gelişmeleri övmek değil. O başarılar zaten benim övgüme de muhtaç değil. En azılı Erdoğan muhalifleri dahi, savunma sanayiindeki başarılar karşısında hayranlık duyuyor ve hatta kimileri bu hayranlıklarını açıktan dile de getiriyorlar.
Benim bu yazıdaki amacım samimi bir uyarıda bulunmak.
Başta da söyledim ya: Millet, hem kendi ürettiği uçakla, otomobille, gemiyle gurur duymak ister, hem de tenceresini kaynar görmek ister.
Güvende olduğunu bildiği kadar yarın karnının doyacağını da bilmek ister.
Sadece gemiyle de olmaz, sadece tencereyle de olmaz; millet ikisini aynı anda ister.
14 Mayıs seçimlerine 1 aydan daha az süre kaldı ve güvenlik konusunda artık milletin zihni oldukça net: Erdoğan demek, güvenlik demek. Muhalefet söz konusu olduğunda ise bunun tam tersi: Kılıçdaroğlu demek, güvenlik konusunda ciddi soru işareti demek…
Yani güvenlik konusu tamam. Orada milletin tercihi net. Orada milletin kafası rahat.
Öyleyse, seçime az bir süre kalmışken, Erdoğan ve AK Parti’nin asıl yoğunlaşması gereken alan hiç şüphesiz tenceredir.
Gerek kampanyanın, gerekse söylem ve üslubun asıl odaklanması gereken yer ekonomidir.
Önceki yazılarımda da ifade ettim: Zor bir seçime giriyoruz. Önceki seçimler kadar rahat bir seçim değil bu. Enflasyon ve deprem felaketi hükümet açısından durumu zorlaştırdı.
Bu zorluğu en başta kabul etmek, hemen ardından da milleti rahatlatacak bir kampanya ve söylemi daha fazla geciktirmeden sahaya sürmek gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibinin, ve de AK Parti’nin, öncelikle sahadaki kaygıyı, tereddüdü, çekinceyi, korkuyu tespit etmesi, sonra sorunu kabullenmesi, ardından hızla sorunu çözecek plan ve politikaları vatandaşla buluşturması, vatandaşı rahatlatması gerekiyor.
Türkiye’nin dünyada ilk SİHA gemisini inşa etmesi müthiş bir olay ama seçimin kaderini belirleyecek olan tenceredir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu bildiği, gördüğü, 21 yıldır da ülkeyi “güvenlik-ekonomik refah” dengesinde yönettiği için büyük liderdir. 14 Mayıs seçimlerini de bu dengeli yaklaşım kazandıracaktır.
Bu dengede bir arıza olduğu şüphesini taşıyorum; dengeyi yeniden sağlamak için de henüz vakit var.