Hama Katliamı Bursa’da Tel’in Edildi

Hama’ya bağlı Tireymse köyünde 300’ü aşkın kişinin katledilmesi, bursada protesto edildi..

Özgür-Der Bursa Şubesi tarafından düzenlenen protesto gösterisinde; Baas çetesinin Suriye'de işlediği katliamlar dile getirilirken aynı zamanda müslümanlar olarak sorumluluklarımızın neler olduğu vurgusu öne çıkarıldı.

İlk sözü alan Şube başkanı Aziz Avar; Vicdan sahibi tüm insanlara sesleniyorum, bugün Suriye’de
yaşananlar hiçbir tevil’e yer bırakmayacak kadar açıktır. Zulme karşı duyarsız kalmanın hiçbir
makul ve meşru nedeni olamaz. Suriye’de genç-yaşlı-kadın erkek demeksizin kesintisiz cinayetler
işleniyorken buna sesiz kalıyor veyahut manipülatif haberlere rağbet ediliyorsa sorunun ilk olarak
imani bir problem olduğunu ifade etmek zorundayız.Çünkü rabbimiz olan Allah; “Rabbimiz, bizi halkı
zalim olan bu ülkeden kurtar, bize sahip çık” diye feryat edenlere karşı birinci dereceden duyarlı ve
sorumlu olmamız gerektiğini emretmektedir.İmanlarını müşahede ettikleri ile ispatlamakla görevli
olanların sergilemesi gereken adaletli tavrın ZULME HAYIR demek olduğunu bilmek zorundayız.
Ondan daha önemlside hangi hal ve şart üzere olursak olalım bu temel ilkemizi herhangi bir hesaba kurban edilmemesine dikkat etmeliyiz. Yaşanan gelişmeleri emperyalist güç dengelerinin bir oyunu şeklinde yorumlamakta ısrarcı davrananlar, çift kutuplu dünyanın ürettiği taraflı ve sığ siyasi komploların ardına sığınıp suyu bulandırmaktadırlar. ABD, Çin, Rusya, NATO ve diğer küresel güçleri her şeyin planlayıcısı ve uygulayıcısı görmekten kurtulamayan bir zihin en hafifinden hastalıklıdır. Zira böylesi bir yaklaşım ilk olarak Müslüman’ın tek kadir ve mutlak güç olarak gördüğü Allah inancına terstir. Dolayısı ile biz Türkiyeli Müslümanlar olarak kardeşlerimizin başlattıkları bu intifadanın herhangi bir dış etkene bağlı olmadığını biliyor ve yaklaşık yarım asırdır bilfiil devam eden zulme karşı verilmiş onurlu bir direniş olduğuna inanıyoruz. Aziz Avar’ın ardından basın açıklaması metnini Oktay Sari okudu. Daha somra bursa İHH görevlisi Mustafa İrgül, yaşanan zulme karşı Müslüman’ların gerçekleştirdikleri eylemlerin önemli olduğunu ve bunun devam etmesi gerektiğini vurguladı. İrgül suriye intifadasını destekleyen konuşmasının ardından İHH olarak ortadoğuda intifadaların yaşandığı ülkelerdeki faaliyet ve projeleri hakkında katılımcıları bilgilendirdi.

Mehmet Garip Tanyıldızı’nın yönettiği eylemde ; “Suriye halkı yalnız değildir”, “Suriye’ye özgürlük
direnişle gelecek”, “Katil Esad Suriye’den defol”, “Hama’ya Humus’a direnişe bin selam”, “Yaşasın
küresel intifada” , “ Katil Esad sonun Mubarek olsun”, “ Katil Rusya Suriye’den defol”, “ Şehitlerin
kanı zalimleri boğacak”, “Eş-şaab yurid iskat-en nizam” sloganlrı atıldı. “Baas katlediyor dünya
seyrediyor”. “Katillere lanet, susanlara yazıklar olsun.”“Esed çetesi ve destekçileri döktükleri kanda
boğulacak.”“Baas çetesinin yerli sözleri treymse katliamını örtmek için görev başında “ vb yazılı
dövizler taşınırken, “Mazlum Suriye halkının kendini savunma hakkını engelleyenler baas çetesinin
suç ortaklarıdır” ve “Suriye halkının yanındayız “ yazılı pankartlar açıldı.

Haksöz Haber


Basın açıklaması tam metni:

BAAS KATLİAMINA DUR DEYİN!

Suriye’nin Hama kentine bağlı Tireymse köyünde iki gün önce 270 kişi katledildi. Esad
güçlerince köyün etrafı havadan ve karadan ağır silahlarla çevrilerek yakın mesafeden ateş açılmış,
kardeşlerimizin kimi yakılarak, kimi idam edilerek, kimisi de diri diri boğazı kesilerek öldürülmüştür.
Kamuoyunda papatya falı oynar gibi dış müdahale yapılsın mı? Yapılmasın mı? Şeklinde oyalanmalar devam ederken, Baas çetesi cinayetlerini sürdürmektedir. Bilindiği üzere Suriye intifadası 2011 yılının mart ayında başlamış ve orta doğuda ki diğer özgürlük hareketlerine nispeten en ağır bedeli ödeyen ve ödemeye devam eden bir konumdadır. Resmi rakamlara göre geçen senenin mart ayından bu yana öldürülenlerin sayısı 20 bini aşmış durumdadır. İçerden gelen bilgiler ise bu rakamın çok daha dehşet verici boyutlarda olduğunu bize söylemektedir. Suriye’de insanlar çocuk, kadın, yaşlı demeksizin soykırıma tabi tutuluyor, Hem de vahşice ve kirli hesapların gürültüsü içinde feryatları bile işitilmeksizin!

Şurası çok açık ve nettir ki Suriye halkı İslami kimliğinden ötürü yarım asırdan bu yana
cezalandırılmaktadır. 1982 yılında yine Hama kentinde sadece kulluklarını Allaha has kıldıkları ve
zulme rıza göstermedikleri için 25 bin kardeşimiz katledilmişti. Dün ki Baba Esad’ın vahşet bayrağını
bugün oğul Esad devralmış durumdadır. Dün katliam işlenirken tüm dünya seyir etmişti. Bugünde
aynısı olmaktadır. Yaşananlar karşısında Birleşmiş Milletler sürekli olarak göstermelik kararlar deklare etmekte, ancak bunların hiç birisi kanın akmasına mani olamamaktadır. AB ve Arap Birliği Suriye özel temsilcisi Kofi Annan, yazdığı sahte “plan”lar ile tüm dünyayı kandırdığı gibi adeta son demlerini yaşayan azgın bir diktatörü kurtarmanın yollarını arar gibidir. Kanaatimizce Hama’da yaşanan bu günkü katliamın tek sorumlusu Esad değil, her seferinde uluslar arası kamuoyunun gözlerinin içine baka baka kandıran sözde yetkili ve ilgililerdir! Suriye intifadasına verilmesi muhtemel bir “dünya desteğini” durduran ve yönlendiren; bölgesel ve küresel güç dengeleri, yaşanan katliamları geçiştirmekte ve insanların olan biteni kanıksamasını sağlamaktan başka hiçbir şey yapmamaktadırlar. Sormak gerekiyor, harekete geçmek için daha kaç kişi daha ölmeli. Her gün yüzlerce ölü harekete geçirmeye yetmiyorsa daha nasıl bir tetikleyici olmalı!
Suriye’de yaşanan zumlu, emperyalist güç odaklarının bir oyunu şeklinde servis eden
komplocu tezler, yeni katliamların yaşanması için vize çıkardıklarını da bilmelidirler. Bu tezlerin
sahiplerinin kimler olduğu ve hangi doğrultu üzerinde ikamet ettiklerinin hiç önemi yok. İran-Rusya-
Çin veyahut diğerleri… Aslolan ayan beyan işlenen bir zulme karşı ne yaptıkları ve harekete geçirici
Saiklerinin neler olduğudur. Eğer bir katliamı durdurmak için Rabbimizin verdiği merhamet ve adalet
melekeleri devreye girmiyor ve bunun yerine mezhebi veya stratejik bir takım kabuller belirleyici
oluyorsa o zaman adınızın ve sanınızın hiçbir önemi olmadığı bilmek zorundasınız!

Suriye’de yaşananları komplo çerçevesinde değerlendirip olayı nötralize etmek tek kelime ile
insafsızlıktır. Bölgeyi biraz bilenler, orada kırk yılı aşkın zamandır üretilen “olağanüstü korku
İmparatorluğu”nu da bilirler. Muhaberat ağlarının nefes aldırmayacak derecede insanları kuşattığını
da bilirler. Üretilen bu zalimane korku duvarını emperyalist güçler neden yıkmak istesinler ki? Diğer
yandan bunun bizzat emperyalistlerin bir üretimi olduğunu bilmek için uluslararası ilişkiler uzmanı ya da stratejist olmaya gerek bile yok! İnsan Hakları İzleme Örgütü yakın zamanda açıkladığı raporda
Suriye'de muhaliflere işkence uygulanan, Esad’a bağlı muhaberat elemanlarına ait 27 gözaltı tesisini, bu tesislerin yerleri, komutanların isimleri ve işkence yöntemleri ile birlikte deşifre etti. İstihbarat birimlerince kullanılan gözaltı tesislerinin gerçek sayısının muhtemelen çok daha fazla olduğuna dikkat çeken komisyon üyeleri; işkence ve kötü muamelenin Suriye'de bir devlet politikası olduğunu net olarak belgelediklerini ve bu durumun insanlığa karşı suç teşkil ettiğini söylemekteler.

Suriye’de on yıllardır süren bir bastırma, sindirme, imha, açlık ve yokluk söz konusu iken
insanlar direniş göstermekte ve bunun bedelini ne pahasına olursa olsun ödemek konusunda
ısrarcıdırlar. Bu insanları sinelerindeki, sızı ve imandan başka ne ikna edip güç verebilir ki?
Öleceklerini bile bile meydanlara gidiyorlar ve her ölenin yerini bir diğeri alıyor. Buna rağmen
vazgeçmiyor ve geri adım atmıyorlar. Youtube videolarını izleyenler orada “Allahtan başka
yardımcımız yoktur… ne Erdoğan ne Obama ne diğerleri, bizim önderimiz Hz Muhammed (aslm)
dır..dediklerini duyacaklardır. ABD, İsrail, NATO ve ötekiler; bunların hepsi, belki birçok gizli ve kirli
emeller peşinde olup bunu tatbik edebilirler, ancak insanları ölmek pahasına, bir rejim değişikliği için sokağa dökemezler. Suriyelileri meydanlara döken güç dengelerinin gizli hesapları değil; acı, kan, gözyaşı ve zulümdür. Bu bitsin için meydandalar ve ölmek pahasına da olsa adaletin tesisi için sebat etmekte kararlılar. Hal bu iken bizim bu onurlu direnişe destek vermek yerine onu birilerinin insafına terk etmek, karalamak, bulanık hale getirmek gibi bir hakkımız olmamalıdır. Unutmamalıyız ki tarafsız olmak gibi bir hakkımız yok. Ya onuru ve şerefi için ölümü göze alan kardeşlerimizin yanındayızdır, ya da zulmeden baas çetesi ve ona destek veren mezhebi, bölgesel veyahut küresel odakların yanında. Üçüncü bir seçeneğimiz daha yok! 

Geçtiğimiz aylarda Suriye intifadasının birinci yılında yine bu meydanda şahitliğimizi ifa
ederken söylediğimiz sözlerimizi bugünde tekrar ve ısrarla yineliyoruz; “Bilmek zorundayız ki
yeryüzünde hiçbir strateji, henüz ağzı süt kokan bebeklerin ölümünü meşrulaştıramaz. Dünyada
hiçbir reel-politik veyahut mezhebi maslahat, daha on beş yaşındaki gencecik fidanların gözlerini
oyup, uzuvlarını keserek annelerinin önüne paçavra gibi atmayı anlaşılır kılamaz! Ve unutmamalıyız ki bir yerlerde insanlar haksızca öldürülüyorsa bunda bizim haklı bir bahanemiz olamaz. Eğer birileri
zalimce öldürülüyor ve biz buna bigâne kalıyorsak adalet algımız ile birlikte kıblemizde değişmiş
demektir. Özgür-Der Bursa şubesi olarak şunu tekrar belirtmek istiyoruz ki: Bizler yaşanan gelişmelere hesapsız ve bütünüyle imani ilkelerimiz veçhesinden bakıyoruz. Ne ABD, Çin, Rusya, NATO ne de bölgesel ve mezhepsel güç oyunlarının nezdinde Suriye direnişine yaklaşmıyoruz. Yukarıda belirttiğimiz ve hayatımızın her safhasında sergileyeceğimiz adaletle şahit olmamızı sağlayan temel ilkelerimiz bizim için asıl belirleyendir. Ve hesabımızı sadece Allah’a vereceğimizi bilmenin güveni içerisindeyiz.

Bütün insanlığa özellikle Müslümanlara sesleniyoruz! Baas vahşeti karşısında vicdanlarınızın
sesine kulak verin. Ve o sesi insanlık adına en yükseğe taşımaktan korkmayın. Bilmek ve hiç
aklımızdan çıkarmamak zorundayız ki Allah nezdinde en değerli ibadet zalimlere karşı yapılan onurlu
başkaldırıdır. Şu meydanda toplananlar olarak; seslerimizin Suriye’de ki kardeşlerimize ulaşması için Rabbimize dua ediyor ve bütün mazlum halklara uğradıkları zulümden en kısa zamanda kurtaracak zaferler nasip etmesini diliyoruz.

Rabbimiz Muhammed suresi 47. Ayette şöyle buyurmaktadır; “Ey iman edenler eğer siz Allah adına
İslam’a ve Müslümanlara yardım ederseniz O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır.”

Bursa’dan Ortadoğu intifadasının sembolü Suriye’ye BİN SELAM.

Özgür-Der Bursa Şubesi

 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi