Temel hukukla girelim konuya. Elbette modern hukuk devletinde idarenin, yani kamu yetkisi kullanan bütün kurumların, davranış ve kararları yargı denetimine açıktır.
Kamu otoritesi kullanan birimleri, okullardan belediyelere ve hükümetlere kadar herkesi, denetleyecek olan yargı kurumu İdare Mahkemeleri ve dolayısıyla Danıştay’dır.
Danıştay’ın hukukilik denetimini yaparken, idarenin işlemlerini yerindelik açısından denetlememesi gerekir. Yani, örnek olayımızda olduğu gibi, Ankara Büyükşehir Belediyesi, toplu taşım ücretlerine bir zam yaptığında, bu işlem elbette yargı denetimine açıktır.
Ancak Danıştay bu zam kararını yasalara uygunluk açısından denetleyebilmeli. Yüksek mahkeme, zam kararını iptal ettiğinde, pek çok kişiye göre Danıştay bir çeşit ‘yerindelik denetimi’ yapmış oluyor.
Mahkemeler yerindelik denetimine başladığında kendini idarenin yerine, hatta giderek siyasi otoritenin yerine koymuş oluyor. O zaman siyasi inisiyatif kullanmak, siyasi tercihler kullanmak idareler açısından imkânsızlaşıyor.
Şimdi burada uzun uzun Danıştay’ın Ankara Belediyesi’nin 2003 yılındaki zam kararıyla
ilgili verdiği karar bir yerindelik denetimi midir, değil midir tartışmasına girmeyeceğim. (Bu tartışma çok önemli ama ve mutlaka yapılmalı, Danıştay’ın pek çok kararı bu açıdan incelenmeli.)
Girmeyeceğim, çünkü Danıştay’ın böyle bir karar almaya hakkı olmadığını öne sürsem bile artık yapacak bir şey yok, bu karar alındı, yani artık uyulması gereken bir yargı kararı var ortada.
Nitekim Ankara Büyükşehir Belediyesi de karara uydu, toplu taşım ücretlerini 2003’teki seviyesine geri getirdi.
Getirdi ama dün sabah itibarıyla Ankaralılar’ı bir ‘Melih Gökçek klasiği’ beklemekteydi. Gökçek, otobüs seferlerini azaltmıştı, zaten mahkeme kararını protesto eden halk otobüslerini de açıktan açığa destekliyordu.
Yani dün sabah Ankaralılar işlerine, okullarına gitmek için toplu taşım aracı bulamadılar.
Çok sayıda insan yollarda perişan oldu. Aynı perişanlık akşam da yaşandı. Büyük ihtimal bugün de Ankara aynen dünkü gibi olacak.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin değişmez başkanı Melih Gökçek, Ankara halkının ‘sevgilisi’ olduğu için herhalde, kendi hizmetle yükümlü olduğu halkını cezalandırmakta hiç sakınca görmedi. Mahkemeye kızdı ama cezayı halka kesti.
Bu da ilginç bir yöntem: Mahkemeyi halka şikâyet etmek, halkın mahkemeye kızgınlık
duymasını temine çalışmak.
Ankara’nın ‘değişmez’ başkanı böyle birisi işte.
RADİKAL