Halkımız ‘İşgal ve Katliam’ı Neden Göremiyor?

KENAN ALPAY

Saray Gladyosu Cizre’de işgal harekâtı başlattı. Kürt kentlerine işgal saldırıları sürüyor. Zırhlı araçlarla mahallelere saldırı başlatıldı. Binlerce özel harekâtçı, halkı rastgele taradı. Saray’ın kapsamlı katliam planladığı belirtiliyor. Cizre halkı direnişe geçti.” PKK ve HDP’nin yayın organları manşetlerinde koca koca puntolarla ülkede böylesine korkunç ve yıkıcı bir manzara yaşandığında ısrarlılar. Gerçi Doğan ve Fethullahçı medya grupları da Erdoğan-Davutoğlu siyasetini itibarsızlaştırmak adına buna benzer tablolarla okuyucuların karşısına çıkmayı pek seviyorlar.

Çözüm Süreci’nin felç edilmesine ilişkin basit fakat son derece mide bulandırıcı mahiyetteki çirkin hikâyenin devamı niteliğinde anlatılan bu türden kâbus senaryolarının toplumda bir karşılığı var mı acaba? Saray Gladyo kuruyor, Başkanlık sistemine razı olmadığı için halkı toplu bir biçimde cezalandırıyor üstelik bu toplu cezalandırmayı ifşa ettiği için de bağımsız ve muhalif yayın organlarının tepesine çöküyor mu gerçekten de? Bu anlatılanlar bizim ülkemizin ve halkımızın acıklı hikâyesi mi cidden?

Çökmeye Mahkûm Ajitasyon

Devlet eski devlet değil artık. PKK ise eskisinden de beter bir stratejiyle alan hakimiyeti kurmakta inat ediyor. İnkâr ve asimilasyon bitti ama kendiliğinden değil. Üstelik de sizin Kürt halkının katili diye yaftalamaya kalkıştığınız Tayyip Erdoğan ve kurup yönettiği Hükümetler tarafından uzun soluklu ve ölümcül riskler bertaraf edilerek bitirildi. OHAL’in kaldırılmasından TRT Kürdi’nin faaliyete girmesine, işkence ve faili meçhullerin bitirilmesinden köy yakma ve tehcir politikalarının tarihe gömülmesine kadar bu süreç böyle yürüdü.

Enteresandır Cizre, Silopi, Varto, Silvan, Şemdinli, Nusaybin vd, bir çok Kürt bölgesinde katliam yapıldığını öne süren HDP lideri Selahattin Demirtaş Almanya Düsseldorf’ta şarkı-türkü, halaylar eşliğinde tertiplenen bir festivalde klasik propaganda ve ajitasyon teknikleriyle örülmüş söylemlerine devam ediyordu. Kandil’deki savaş ağaları gibi Demirtaş da Kemalist devlet sınıflarıyla ittifak kurup AKP rejimini tasfiye etmeye çok çabuk soyunmuş durumda. Mesela insan sormadan edemiyor; “Türkiye de hem devlete hem de parlamentoya el koyan ve darbe yapmış olan saray anlaşışına karşı büyük bir ders verme” misyonu da nereden çıktı, kimden aldınız bu vazifeyi? Kemalist ideoloji ve kadroların teşekkül ettirdiği devlete bu kadar âşıktınız da bu büyük aşkınızı neden sakladınız bunca yıldır?

Daha ileri boyutta enteresan olan durumsa şu hükümde sırıtıyor: “Sandıkta yenemediğini, savaş ile tank ve silah ile yok etmeye çalışıyor. Silvan, Varto, Cizre, Silopi, Yüksekova’da yaptıkları budur.” Şehirleri kuşattığı iddia edilen savaşı ve tankları ne yaptıksa göremedik bir türlü. Evet, bir silahlı çatışma var ama palavra olduğu gün gibi aşikâr ki halka karşı, sivil unsurlara karşı hiçbir müdahale yok, olmadı. Lakin PKK’nın bölgeyi en ahlaksız ve barbarca yöntemlerle terörize ettiğine dair kendi yayınladıkları resim, video ve bildiriler dahi yeterli oluyor.

Sazanlar Şurada, Halk Nerede?

Şırnak, Cizre, Batman, Şemdinli, Silvan vd. beldelerde devletin ne derece zulüm ve işkenceler yaptığını gayet iyi biliyoruz. Ama artık AK Parti hükümetiyle birlikte devlet, PKK yüzünden halkı cezalandırmıyor, şehirleri yıkıp harabeye çevirmiyor. PKK’yla mücadele Kürt halkına fatura edilmiyor ve bu sebeple PKK-HDP bütün şantaj ve tehditlerine rağmen hiçbir kitlesel eylemi organize edemiyor. “PKK Halktır, Halk Burada” sloganı saçma ve karşılığı olmayan bir slogandır. Aksi durumda Demirtaş ve HDPliler “İzmir’de, Samsun’da, Türkiye’nin Batısında tüm halkımız sokaklara çıksın” diye feryat edip durmazlardı.

Öncelikle  “Kürt halkını yenecek silah daha icat olmamıştır. Kürtler katliam ile boyun eğecek bir halk değil” sözünü elbette ki bütün halklar için sarf etmek icap eder. Fakat silahla yenme, katliamla boyun eğdirme filan derken PKK’nın işlediği cinayetleri, giriştiği sistematik vahşeti, mayın tarlasına dönüştürdüğü Kürdistan’ı, teamül haline getirdiği eşkıyalığı kast etmiyorsunuz galiba sayın Demirtaş? 13 yaşındaki Fırat Simpil ve Dr. Abdullah Biroğul’u daha geçen gün sizin arkadaşlarınızın katlettiğini ne çabuk unuttunuz beyefendi!

Sanal bir tarih, sanal bir gündem ve gelecek tasavvuruyla kimi toplumlar belki biraz daha aldatılabilir. Ancak hiç şüpheniz olmasın ki “Sarayın ordusu asla zafer kazanamayacak” gibi ideolojik kurgu ve söylemler üzerine inşa edilen bütün siyasetler zelil bir biçimde çökmeye mahkûmdur. Mesele sadece Türkiye’nin Batı’sından ibaret değil. Kürdistan’da halkımız neden PKK’ya destek eylemi için sokaklara inmiyor, neden HDP saflarına katılıp Saray’a meydan okumuyor? Güvenlik hukuka uygun bir biçimde sağlandıkça bu söylenenler salt PKK-HDP kadrolarının fantezisi olarak kalmaya mahkûmdur.

Şerefli ve izzetli bir halk işgal ve katliamlar karşısında asla sessiz kalmaz. Ama işgal ve katliam yalanlarına da asla sazan gibi kanmaz. Meslekleri eşkıyalık ve yalancılık olanların marjinalize olması eşyanın tabiatına en uygun olandır.