Halkı tahkir eden o malum bakış açısı!

Ali Karahasanoğlu, seçim sonuçlarını hazmedemeyip seçmenleri hedef alan sorunlu bakış açısını değerlendiriyor.

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit

“Halkçı” geçinenler, halkı böyle tahkir ediyorlar!

Çok daha ahlaksızca olanları, çok daha vicdansızca yazılanları var ama..

Depremzede kardeşlerimizi rencide etmeyelim..

CHP’lilerin kötülüklerini tasvir ederken, aktarırken, kötülüğü normalleştirmeyelim, tekrarlamayalım..

En uçtan hakaretleri bir kenara bırakıp..

Bazılarını sizlerle paylaşalım..

CHP’li İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in beslediği fondaş gazete İzgazete’de Öncel Öziçer, deprem bölgesinde mağdur insanların elinden tutan Cumhur İttifakı’nın aldığı yüksek oy oranını görünce bakın ne demiş:

“Siz ne cahil ve eğitimsiz ne de aptalsınız siz saf kötüsünüz ama yine de biz kazanacağız ulan! Bu da size dert olsun! Şimdi de bizim g... yalarsınız..”

Bunların ağababaları “Halk plajlara akın etti, vatandaş denize giremiyor” demiyor muydu?..

Bunların partilerinin bir ilkesi de “halkçılık”tır..

Ama “halk”tan anladıkları ırgatlıktır, köleliktir, kendilerine hizmet ettirmeleri, onları sömürmeleridir...

Bunlar değil miydi, “Çobanın oyu ile bizim oyumuz nasıl aynı olabiliyor” diyenler?..

Sol kafanın tarihte halk için ne düşündüğünü hatırlatmayı bırakalım, 14 Mayıs 2023 seçimlerini yorumlayan sol kafaların halka bakış açılarını irdeleyelim..

“Halk” diyorum ama..

Aslında durum daha vahim.

Hakaret ettikleri, iğrenç saldırılarına muhatap ettikleri insanlar, halkımızın, üstelik son dönemdeki en mağdur insanları..

Yüzyılın depreminde anne babalarını, çocuklarını, kardeşlerini kaybeden insanlar..

Deprem bölgesinde canlarını kaybeden, kendileri saatlerce enkaz altında yardım bekleyen, depremzede kardeşlerimiz..

Onlara ima yollu hakareti; vicdansızca, ahlaksızca yapabilen, sorduğunuzda “Biz sanatçıyız, ince ruhlu insanlarız” diyen Cumhuriyet gazetesinde Müjdat Gezen’ın köşesine koyduğu slogan şöyle: “Yaşasın kötülük, kahrolsun adalet”

Halka hakaret ediyor.. Halkın kötülük istediğini, adalet istemediği imasında bulunuyor..

Halka zulmeden CHP’ye oy verirseniz, adalet istemiş olursunuz..

Halka her türlü vicdansızlığı reva gören CHP’ye başkaldırıp, oy vermezseniz, “Yaşasın Kötülük” demiş olursunuz..

Yani diyor ki; ince ruhlu, sanatçı Müjdat Gezen, “Halk CHP’ye oy vermek için seçmendir. CHP’ye oy vermezlerse, kötüdürler.. Her türlü hakareti hakederler!”  

Ve dünün en rezil, en ahlaksız, en vicdansız manşeti, ulusalcıların gazetesi Sözcü’den gelmiş..

Onların da mercek tuttukları konu, depremzedelerin, “Allah büyüktür. Önce Allah’a güveniyoruz.. Sonra Erdoğan’ın sıkıntılarımız için geceli gündüzlü çalışacağına inanıyoruz.. Yaparsa Tayyip Erdoğan yapar. Acılarımızı dindirirse, Tayyip Erdoğan dindirir” bakış açısı ile, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’a yoğun destek vermesi..

Erdoğan’a güvendiklerini, kullandıkları oyları ile ispatlayan depremzedeler başta olmak üzere tüm seçmeni, kısacası halkı hedef alan Sözcü, “Demek ki millet TOGGmuş” manşetiyle çıkmış..

Cumhur İttifakı’nı destekleyen kesime hakaretler yağdırmış..

Gerçek şu ki, milletin karnının “tok”luğu ne kadar önemli ise..

Yüz yıldır mücadelesini verdiğimiz yerli araba TOGG da o kadar önemli..

Yerli araba TOGG’u yapabilirseniz, milletin karnını da tok hale getirebilirsiniz..

TOGG’u yapamadığınız müddetçe, ancak günü kurtarırsınız, gerçek anlamda milletin karnını tok hale getiremezsiniz..

Ama soldan çarklı ulusalcı Sözcü, “TOGG önemli değil. Bastırırız parayı Fransa’ya, hazır arabayı alır kullanırız. Bastırırız parayı Almanya’ya, arabayı alır kullanırız” mantığı ile, sürekli Avrupa’ya bağımlı kalmamız için, TOGG’un da önemini gözlerden kaçırarak, hatta alay ederek, milletin karnının tokluğu üzerinden ironi yaparak, saygısızlıkta zirve yapmış..

Sözcü’nun spotlarında da, aynı seviyesiz hakaretler sürüyor:

“Demek ki depremzedeler çadır hayatı yaşamayı çok sevmiş”

Nasıl ahlaksız insanlarsınız siz..

Hasıl vicdansız insanlarsınız..

Ailesini, canlarını kaybetmiş, şu günden sonra da içine girebilecekleri bir evleri bile olmayan insanlara, yapılan hakaretin seviyesizliğini görüyor musunuz: “Çadır hayatı yaşamayı çok sevmiş”

Bu ifadeyi kullananlar gazeteci olabilir mi?

Bu ifadeyi, depremzedelere reva görenler, bu ülkenin insanı olabilir mi?

Çok daha ötesini söyleyeyim, “insan olabilirler mi?”

Yazıklar olsun hepinize..

Eyvahlar olsun hepimize..

Spotları şöyle devam ediyor:

“Demek ki depremzedeler bedava ev yerine parayla almak istemiş”

Hiç düşünmüyorlar, bir dikili ağacı olmayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “peşin” diye verdiği söze inanmaktansa, Tayyip Erdoğan’ın “Bir yıl içinde teslim edeceğiz” taahhüdünü tercih edenlerin, aslında 125 yıllık taahhütler ve o taahhütlerin her birinin tek tek gerçekleşmesinden yola çıktıklarını..

İBB seçimleri öncesinde, “Şeref sözü” diyerek, “Namus sözü” diyerek Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bir tek işçinin bile işine son verilmeyecek” sözü ve sonrasında 15 bin insanın işine son verildiğini gören halkımızın, Kılıçdaroğlu’nun “Bedava” dediği “ev” yerine, Erdoğan’ın cüzi ödemeli “ev” taahhüdüne inanmakta ne kadar haklı olduğunu bilemiyorlar, anlayamıyorlar..

Erdoğan, “Yerli otomobil” demiş yapmış..

“Ankara-Sivas arası 2 saate inecek” demiş yapmış..

“Avrupa ve Asya arasında, denizin altından yapılacak tünel ile iki yaka buluşacak” demiş, Avrasya ile ayrı, Marmaray ile ayrı yapmış..

Van’da deprem sonrası konutları kısa sürede yapmış, hak sahiplerine teslim etmiş..

Malatya’da, Elazığ’da, hatta kendisine yüzde 32, rakibi Kılıçdaroğlu’na yüzde 62 oy veren İzmir’de depremden zarar gören insanlara evlerini yapmış, hak sahiplerine teslim etmiş..

Kılıçdaroğlu bu ülkede ne yapmış?

Namus sözünü çiğneyen, şeref sözüne aykırı davranan Kılıçdaroğlu bu ülkede ne yapmış?

Ki, halk o Kılıçdaroğlu’na oy versin?

Yorum Analiz Haberleri

Kemalizmin şapka zulmünden dolayı bombalanan şehir: Rize
Allah'ın rahmeti olan aklımızı gerektiği gibi kullanalım
Magazinleşen Yenidoğan Çetesi ve unutulan bebekler
Yapay zeka çağında kontrol kimde olacak?
Spiegel: “İsrail'in üst düzey siyasetçilerini ‘korumanın’ Almanya'nın ‘varlık sebebi’ olduğu düşüncesi feci bir hatadır”