Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Müsteşarı Kifah Mahmut, Kürt yönetimi olarak, Musul'dan kaçan sivillere her türlü kolaylığın gösterildiğini ve Peşmerge denetimindeki güvenli bölgelere kabul edildiklerini duyurdu.
Al Jazeera'nın sorularını yanıtlayan Mahmut, sivillerin, Musul kent merkezini ele geçiren silahlı gruplardan çok Maliki'ye bağlı silahlı güçlerin bombardıman ihtimalinden kaçtığını belirtti:
"Irak Kürt Bölgesi kapılarını yüzbinlerce sığınmacıya açmış durumdadır. Sivillerin çoğu silahlı gruplarından çok muhtemel bir hükumet saldırısından korkuyor. Maliki’ye bağlı ordu birliklerinin, Suriye rejiminin halkına karşı kullandığı üslupla bu olaya müdahale etmesinden endişe ediyorlar. Görüştüğümüz siviller, Maliki güçlerinin rastgele bombardımanından korktuları için kaçtıklarını söylüyor. Bu nedenle de Dhok ve Erbil gibi kentlerimiz kapılarını sonuna kadar sığınmacılara açtı."
Amerikan müdahalesi meşrudur
Mahmut, Irak Meclis Başkanı Usame El Nuceyfi'nin Amerika'yı müdahaleye çağırmasını ise şöyle değerlendirdi:
"Merkezi hükumetin, sayıları 1,5 milyona ulaşan içişleri ve ordu birlikleri güvenliği sağlayamadı. Ellerindeki gelişmiş silahlara ve son dönemde edindikleri hava kuvvetleri desteğine rağmen 72 saatten az bir sürede Musul’un düşmesi bir fiyaskodur. Sanırım hem Musul yönetiminin, hem de Irak Meclis Başkanı’nın yabancı bir ülkeden müdahale etmesini istemesi doğaldır. Özellikle de Irak ve Amerika arasında imzalanan stratejik güvenlik anlaşmasına göre Amerika herhangi bir ihtilal veya baskın durumunda Bağdat hükumetinin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü koruma için taraf olabilir.
Peşmerge güçleri kımızı alarmda
Mesut Barzani'nin Müsteşarı Mahmut, Musul'da gelişen olaylara müdahale etmelerinin, ancak Irak anayasasının çizdiği çerçeve kapsamında olabileceğini söyledi:
"Musul valiliği ve Parlamento Başkanından Peşmerge güçlerinin Musul’a müdahale etmesi yönünde talepler oldu. Ama biliyorsunuz bu konu Irak Baş Komutanı sıfatı ile Başbakan Nuri El Maliki ve Kürt Bölgesi Baş Komutanı Mesut Barzani’nin onayına bağlıdır. Şu ana kadar böyle bir onay gelmedi. Musul kriziyle ilgili olarak Irak anayasasının çizdiği çerçeve içerisinde hareket edeceğiz. Bağdat hükumeti’de anayasasya uygun hareket etseydi Musul’da, El Enbar’da, Felluce ve Samarra’da yaşananlar olmayacaktı. Musul’daki olaylar nedeniyle Peşmerge ve Asayiş güçleri, Sincar’dan Hanekin’e kadar bütün sınır boyunca kımızı alarma geçmiş durumdadır. Musul gibi büyük bir kentin üç gün içerisinde silahlı grupların denetimine girmesi çok önemli bir olaydır. Şu anda Kürt denetimindeki bölgelere yaklaşmış değiller. Ama herhangi bir saldırı durumunda misliyle karşılık veririz. Kürt bölgeleri bizim kırmızı çizgilerimizidir. Bağdat yönetimine bağlı birlikler bile bu bölgelere izinle girerdi."
IŞİD mi Baas mı?
Irak'ın en büyük ikinci kenti olan Musul'da, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)'nin yaptığı operasyon konusunda bazı kuşkuları olduğunu belirten Mahmut, Baas örgütlenmesinin perde arkasındaki güç olabileceğinden kuşkulanıyor:
"Ben öyle tahmin ediyorum ki, iddia edildiği şekilde, bu silahlı isyancılar yalnızca Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) savaşçılarından oluşmamaktadır. Eski Baas rejiminin adamları, eski ordu mensupları ve Baas yöneticileri başta olmak üzere birçok gurubun işbirliği yaptığına inanıyoruz. Nakşibendi Yolunun Askerleri, Muhammedin Ordusu ve Mezopotamya Ordusu gibi birçok isimle bildiğimiz irili ufaklı silahlı gurupların hepsi ortak hareket ediyorlar. Bütün bu örgütler eski Baasçıların kurduğu vitrin oluşumlardır. Zaten halkın çoğu IŞİD olarak bilinen örgütlenmenin bizzat Baas tarafından kurulup yönetildiğine inanıyor."
Aljazeera