Halep’teki Katliamlar Dicle Üniversitesi’nde Lanetlendi!

Özgür-Der Üniversite Gençliği, Dicle Üniversitesi’nde “Halep’e Sessiz Kalma!” sloganıyla basın açıklaması düzenledi.

Çetin Eren / Haksöz Haber

Özgür-Der Üniversite Gençliği, Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi’nin önünde toplanarak Suriye’nin Halep kentindeki kadınlara, çocuklara bomba yağdıran Esed güçlerini ve işbirlikçileri olan İran, Rusya ve “Hizbullah” isimli örgütü lanetleyerek protesto etti.

“Adil Şahitliğimiz Gereğince Meydanlardayız”

Programın sunuculuğunu yapan Sezgin Kartal, “Bugün yanan sadece Halep değil, yüreklerimizdir. Bugün ölen Suriyeli mazlumlar değil, insanlıktır... Bildiğiniz üzere Suriye’nin tamamında, özellikle de direnişin kalesi olan Halep’te zalim Esed ve onun işbirlikçisi İran ile destekçisi Rusya tarafından insanlık suçu işlenmektedir. Yaşanan bu katliama ve insanlık suçuna rağmen dünya sessiz kalmayı tercih edip hâlâ üç maymunu oynayabilmektedir. Bizler de Özgür-Der Üniversite Gençliği olarak adil şahitliğimiz gereğince bu zulme sessiz kalmadığımızı belirtmek amacıyla meydanlardayız.” dedi.

Daha sonra basın açıklamasını okumak üzere İbrahim Bal’ı davet etti.

Polis Engeli!

Bal, basın açıklamasını okurken protestonun sonlarına doğru üniversitedeki sivil polisler, üniversite yönetimi ve bir takım anlamsız bahaneleri öne sürerek protestoyu engellemek istedi. Protestonun grup sözcüsü olan Zihni Özmen polislere, basın açıklaması düzenlemenin anayasal hak olduğu, Türkiye kamuoyunun ortak yarası olan Suriye’deki zulmü lanetlemenin suç olmadığı ve engellemenin anlamsız olduğunu ifade etti. Yapılan tüm görüşme ve uğraşlara rağmen protestonun devam edilmesine izin verilmedi. Özgür-Der Üniversite Gençliği bunun üzerine tekbirler ve sloganlarla yasağı protesto etti.

Basın Açıklamasının Tam Metni

Bismillahirrahmanirrahim...

Bugün bir kez daha Suriye’den yükselen feryadın acısını hissederek burada toplanmış bulunmaktayız. Katil Esed diktatörlüğüne karşı, Suriye halkı tarafından Mart 2011’de Deraa’da başlatılan onurlu direniş, 6 yıldır devam ediyor.

Suriye halkının onurlu cihadı bir yandan küresel oyun kurucu zalim sahtekârların, kirli yüzlerindeki maskeyi düşürürken; diğer yandan coğrafyamızda boy veren işbirlikçi hainleri, satılık kalemleri, mezhepperest fanatikleri, kokuşmuş pasif teşkilatları da ifşa ediyor. Kısaca Suriye cihadı hakla batılın, iman ile küfrün, mümin ile münafığın, Musalarla Firavunların, ümmete kazık atanlarla sabır ve zorlukta yardımlaşanların birbirinden ayrıştığı, safların netleştiği adeta Furkan Savaşı’na dönmüş duruyor.

Özgürlük, adalet ve iman uğruna seferber olunan bu yolda 600 bin evladını şehit veren, milyonlarca evladını yaralı ve muhacir bırakan Müslüman bir halkın tarifi imkânsız acılarına rağmen, modern dünyanın hiçbir adım atmaması; aksine doğrudan veya dolaylı olarak katillere destek vermesi, yaşanan trajediyi daha da derinleştiriyor.

Suriye halkının direnişi karşısında tutunamayan Baas diktatörlüğünü kurtarmak için Esed’in yardımına koşan mezhepperest İran devleti, İran’ın silahlı örgütleri, Irak, Afganistan, Pakistan gibi ülkelerden getirilip İran’ın mezhepçi idealleri uğruna Suriye’yi işgal eden onlarca fanatik Şii örgütün karadan işlediği katliamlara, Rusya ve Esed uçakları havadan vurarak destek oluyor.

Tüm bu güçlere rağmen diz çökmeyen Suriye direnişi, katil Rusya’nın savaşa tüm gücüyle dahil olmasıyla çok daha yıkıcı, ahlaksız bir katliama maruz kalmıştır. Rusya, Esed, İran şer ittifakının en yoğun şekilde saldırıp katliam yaptığı şehir, Suriye cihadının kalesi, direnişin sembolü hâline gelen Halep olmuştur. Halep direnişini kıramayan katil ittifak, dünyanın da sessizliğinden güç alarak, uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış olan kimyasal silahlara, misket bombalarına, vakum bombalarına, varil bombalarına kadar katliamın boyutunu yükseltmiştir.

Son iki haftada Rus ve Esed uçaklarının vurduğu kuşatma altındaki Doğu Halep’te artık fırınlar ekmek çıkaramıyor, yaralıları tedavi edecek hastane bulunmuyor. Rus uçakları bilinçli bir şekilde fırınları, hastaneleri, okulları, camileri ve halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak için çıktığı toplu mekanları vuruyor. Halep’e deprem etkisi yaratan sığınak delici bombalar atılıyor ve enkazların altından her gün onlarca kadın ve çocuk cesedi çıkarılıyor. Son iki haftada katledilen sivil sayısı 600’ü geçerken, yaralı sayısı tam olarak bilinmiyor.

Rusya ve İran’ın katliamlarına uydurduğu “terörle mücadele” kılıfı Halep’i imha etmenin gerekçesini oluşturuyor. Bugün için terörle mücadele bahanesine sığınan Batılı devletlerin aslında terörü destekleyen asıl unsurlar olduğu herkese malumdur. Katil IŞİD bahanesiyle Irak ve Suriye’de yeniden bölgeyi dizayn etmeye kalkışan ABD ve yandaşlarının terörizmi bir bahane olarak kullandığı ve bölgemizi ateşe attığını biliyoruz.

Suriye’de IŞİD’le mücadele bahanesiyle katil PKK/PYD çeteleriyle işbirliği yapıp Kuzey Suriye’yi işgal etmek isteyen ABD’nin sığındığı yalanlarla Rusya’nın Halep’i vururken sığındığı yalanların aynı olması bir tesadüf değildir. Nitekim “Fırat Kalkanı” operasyonu ile ABD’nin maskesi düşmüş, Batı dünyasının hevesleri kursaklarında kalmıştır. Allah’ın izniyle Halep direnişi de Rusya ve İran’ın gerçek terörist olduğunu açığa çıkartmıştır.

Mısır, Suriye ve Irak’ta yaşanan darbe ve katliamlar aslında İslâm ümmetine yönelik topyekun bir operasyonun halkalarıdır. Nitekim 15 Temmuz akşamı girişilen alçaklık darbesi de bu genel operasyonun bir halkasıdır.

Bu manada Halep direnişi sadece Haleplilerin, Suriye’nin değil; tüm İslâm ümmetinin onur savaşıdır. Türkiyeli Müslümanlar bu durumda Halep direnişine sadece insani yardımlar yapılmasını değil; Halep’te direnen Müslümanların her türlü modern silahla açıktan ve güçlü bir şekilde desteklenmesini talep etmelidir. Çünkü bugün Halep düşerse yarın İstanbul düşer. Halep kazanırsa özgür Kudüs’ün yolu açılır. Bu yüzden Halep’i, Musul’u, Gazze’yi savunmak, Diyarbakır’ı savunmaktır. Asıl terörist olan ABD, Rusya, İran ve tüm işbirlikçi şer odaklarının planlarını boşa çıkartmaktır.

Evet, Halep tüm dünyanın gözü önünde yanıyor... Kadim İslâm medeniyetinin göz bebeği olan şehirlerimiz, adeta silinmek isteniyor. Halep, üzerine ölü toprağı serpilmiş bir ümmetin aleyhinde Allah’a şahitlikte bulunarak direniyor. Halep ümmetin suskunluğunu, acizliğini, konforcu, nemelazımcı sinmişliğini yerin dibine batırırcasına vakur ve izzetle yalnız Allah’a dayanarak ümmetin şerefini koruyor.

Tüm zulümlere rağmen Halep direnecek ve Allah’ın izniyle, Suriye cihadı zafere ulaşacaktır. Şüphesiz ki Allah’a kafa tutan Amerika, Rusya, İran ve tüm küresel tağutlar ve onların kirli işbirlikçileri bir gün gelecek, ataları Firavun gibi, Nemrut gibi tarihin karanlık çöplüğüne gömüleceklerdir. Rabbimizin buyurduğu gibi :

Kafirlere de ki: “Siz mutlaka yenilgiye uğrayacaksınız ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena yataktır!” (Al-i İmran / 12)

Özgür-Der Üniversite Gençliği

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi