Irak’ta IŞİD bahane edilerek, terör örgütleriyle işbirliği içinde bölgenin sivil ve savunmasız halkına karşı savaş sürdürülürken bir yandan da yine küresel emperyalizmin himayesi altında Suriye halkına yönelik korkunç savaş devam ediyor. Suriye’deki savaşın ana merkezi bu sıralarda Halep ve çevresi. Fakat saldırılar sadece bu bölgeye özel değil. Daha başka yerlerde de hem havadan hem de karadan yoğun saldırılar düzenleniyor.
Halep ve çevresi uzun süreden beri kuşatma altında tutuluyor. Fakat üç aydan fazla zamandır aynı zamanda çok sıkı bir abluka uygulanıyor. Kuşatmacı rejim ve işgal güçleri zorunlu ihtiyaç maddelerinin bile girmesine fırsat vermiyorlar. Bu şekilde abluka altında 400 binden fazla insanın tutulduğu tahmin ediliyor.
Gerek Baas rejimine bağlı silahlı güçler ve gerekse bu rejime destek amacıyla ülkeyi işgal eden dış güçler 15 Kasım tarihinden itibaren yoğun saldırılar başlattılar. Bu saldırılar yüzünden Halep ve çevresinde günde ortalama 35 kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Tabii onların da büyük çoğunluğunu siviller oluşturuyor.
Saldırılarda yine kullanımı uluslararası anlaşmalarda yasaklandığı söylenen kimyasal silahlar kullanıldı. Rus uçaklarından atılan bombalar arasında napalm bombalarının da yer aldığı haber kaynaklarında dile getirildi. Baas rejimi uçaklarından ve helikopterlerinden de klor gazı bombaları atıldı. Klor gazı bombaları atıldığı bölgedeki insanlarda ciddi şekilde solunum problemine neden oluyor.
Halep civarında, son günlerdeki saldırılara hedef olan mahalleler arasında Şeyh Neccar, Firdevs, Şeyh Hızır, Katırcı ve Hananu mahallelerinin yer aldığı olaylarla ilgili haberlerde dile getirildi. Bu saldırılarda büyük ölçüde söz konusu mahallelerdeki meskun evler hedef alındığından büyük ölçüde sivil insanlar zarar görüyor.
Ayrıca sağlık hizmetlerine ağır darbeler vurulması ve yaralılara hizmetin tamamen durdurulması için özellikle hastaneler ve sağlık merkezleri hedef alınıyor. Sağlık hizmetleri veren kurumların vurulması sebebiyle zaten Halep’te yaralılara hizmet büyük ölçüde durdu. O yüzden birçok insan kendisine sağlık hizmeti verilememesi sebebiyle kurtarılamıyor ve hayata veda ediyor.
Saldırılarda hastanelerin ve sağlık kurumlarının kasten hedef alındığı gerçeği uluslararası alanda muhtelif siyasi liderler tarafından da dile getirildi. Ne var ki önüne geçilmesi için söze gelir bir şey yapılmış değil.
BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura Halep’te yakında büyük bir katliam olabileceği ihtimaline dikkat çekti. Fakat bu tür ihtimallerden söz edip de katliam yapmaları ihtimali olanlara karşı harekete geçilmemesi, engel olmak için baskı yapılmaması ve herhangi bir tedbir alınmaması katliamcıların önünü açmaktan, onların işlerini kolaylaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Çünkü bu tür açıklamalar bir bakıma kamuoyunu hazırlama dolayısıyla katillerin kendilerini biraz daha rahat hissetmelerine imkân tanıma fonksiyonu icra ediyor. Bu tür ihtimallere dikkat çekilmesi eğer engel olunması için bir şeyler yapılmasına vesile olursa işe yarar. Aksi takdirde uyarıcı değil “hazır olun büyük katliam geliyor” diye haber verici nitelik taşıyan ve katillerin işlerini kolaylaştıran bir fonksiyonu olur.
Başta da ifade ettiğimiz üzere saldırılar sadece Halep’e mahsus değil. Lazkiye, Hama, Maan, Duma ve Türkmen Dağı başta olmak üzere değişik bölgelere yönelik hava saldırıları düzenleniyor. Bu bölgelerde ayrıca kara çatışmaları da oluyor ve kara çatışmalarında rejim güçleri de önemli kayıplar veriyor.
YENİ AKİT