Eylemin sunumunu yapan Furkan Kılıç, katliamla ilgili şunları vurguladı: Bugün burada Halepçe katliamının 28. Yıldönümü münasebetiyle toplanmış bulunmaktayız. Bu zalimce katliamı 28 yıl sonra burada, Bingöl Üniversitesi'nde kınamak bizler için bir sorumluluk arz etmektedir. Çünkü bizler her türlü zalimliğin karşısında mazlumun yanında olma şiarıyla yaşayan Müslümanlarız.
Konuşmanın ardından Halepçe’li İmad Abdullah, günün önemine binaen Kürtçe bir konuşma yaptı.
Daha sonra platform adına yapılan basın açıklamasını Ayetullah Kırmızıtoprak okudu.
Basın açıklaması:
Sakın Allahı zalimlerin yaptığından habersiz sanma, o sadece onları, gözlerin dehşetten fırlayacağı güne saklıyor. (İbrahim süresi 42. Ayet)
16 mart 1988’de Batının emperyalist güçlerinin desteklediği zalim, gaddar Saddam ve avanesi tarafından savaş uçaklarından mazlum Halepçe’ye zehirli hardal gazı atılması sonucunda binlerce, Müslüman Kürt öldürülmüş onbinlerce yaralanmış ve zehirli gazlar sonucunda yıllarca süren hastalıklara maruz kalmışlardır. Yaklaşık 3 saat süren zehirli gaz bonbardımanı sonucunda çoğu çocuk kadın ve yaşlılardan oluşan mazlum halepçe halkından 6357 kişi zehirlenerek ve yaralanarak hayatını kaybetmiştir.
Yine 14.765 kişi zehirli hardal gazından dolayı ağır derece de yaralanmıştır. Uluslararası Sağlık Örgütü'nün raporuna göre kimyasal saldırılar, günümüze kadar 43.753 kişinin ölününe 61.200 kişininde sakat kalmasına sebep olmuştur. Halepçe katliamı atom bombasıyla bombalanan Hiroşima ve Nagazaki'den sonra tarihe kara bir sayfa olarak geçen bir Kürt katliamıdır.
Mazlum Halepçe halkının suçsuz çocuklara kadar öldürülmeleri, tarihin en büyük katliamlarından biri olmasına rağmen, ne yazık ki dünya insan hakları savunucuları tarafından, görmezden gelinmiştir. Söz konusu Müslüman Kürt halkı olunca, insan hakları savunucusu kesilen başta avrupa devletleri olmak üzere İngiltere, Rusya, Abd ve Çin gibi dünya devletleri, yapılan bu katliamı her zaman olduğu gibi sessiz kalmış ve görmemezlikten gelmişlerdir.
Bu katliamda Saddam kadar, Saddam’ı destekleyen ve ona kimyasal silah temin eden, Batılı devletlerde sorumludur. Bu işbirlikçiler Saddam’ı yargılayıp idam etmekle bu suçtan kurtulamazlar. Bu katliama ortak olan devletler ve bu devletlerin o dönem başında bulunanlarda yargılanmalı ve cezalandırlmalıdırlar. Aksi halde, yeni Halepçeler olamaya devam edecektir. Hiroşima ve Nagazaki’de atom bombasıyla halkı katledenler yargılansaydı belki de Halepçe katliamı olmayacaktı. Ki şu an Suriye'de zalim oğlu zalim Esed’in mazlum halkı hergün katletmesi yaşanılan katliamlardan ders alınmadığını en büyük göstergesidir.
Bu zalimce katliamın 28. Yıldönümünde bizler Bingöl Üniversitesi İslami Gençlik Platformu olarak Halepçe katliamının mağdurlarına ve onların şahsında geçmişte ve günümüzde Irak, Suriye, Filistin, Afganistan, Pakistan, Çeçenistan, Mısır, Tunus, libya ve dünyanın farklı bölgelerinde batı destekli ve yerli işbirlikçileri tarafından yapılan tüm zulümleri, soykırımları, asimilasyonları nefretle kınıyor, bu vahşi katliamlara sebep olan tüm zalimleri, Yüce Allah’ın Kahhar ismi ile kahretmesini diliyor ve hayatlarını kaybetmiş tüm mazlum halklara Allah’tan rahmet diliyoruz.
Müslüman halklarada mazlumlardan yana bu zalimlere karşı dik durmalarını, onların zulümlerine ortak olmamalarını, beraber el ele verip haklarını gasp eden bu despotlar ile mücadelelerini, her zaman ve her ortamda sürdürmelerini istiyoruz. Zira zalimlere isabet edecek olan azap, bilakis onlara yakın duran ve destek olanlara da isabet edecektir. Müslüman halkımızıda hak ve adaletin tesisi için gayret ve çaba göstermeye davet ediyoruz.
Çağdaş zalimlerede şunu hatırlatmak isteriz; akıtmış olduğunuz mazlumların kanında boğulup gideceksiniz. ‘’Allah’ın zalimlerden intikam alacağı gün, zalimlerin mazlumlara zulüm ettiği günden daha çetin olacaktır.’’ Davamızın sonu Allah’a hamd etmektir.
BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ GENÇLİK PLATFORMU