Cuma çıkışında Sabri Yalım Parkı’nda yapılması planlanan eylem sabah saatlerinde emniyet birimleriyle girilen koordinasyon sonucunda iptal edildi. Emniyet birimleri gerek telefon yoluyla ve gerekse bilfiil Özgür-Der’e yaptıkları ziyaretle güvenlik gerekçesiyle OHAL kapsamında gösteri ve yürüyüşlerin Kaymakamlıkça iptal edildiğine dair tebligatı sundular. Bunun üzerine anın getirdiği vacipler çerçevesinde planlanan ve yapılacağı duyurulan bir eylemi iptal edemeyeceklerini belirten Özgür-Der, emniyetin de bilgisi dahilinde eylemi Cuma namazını müteakip Yeni Cuma Camii avlusunda gerçekleştirdi.
Aynı zamanda eylemin sunuculuğunu yapan Kocaeli Özgür-Der yetkililerinden Canan Osman Aran, şer güçlerin Halep’te yoğunlaştırdığı bombardımanlar ve bunların sonucunda meydana gelen katliamlara değinerek Suriyeli kardeşlerimizin maruz bırakıldığı dramın boyutlarını ortaya koydu. Masum ve savunmasız kadınların ve çocukların, sivilleri tedavi eden hastanelerin, ekmek dağıtımı yapan fırınların bombardımanlara maruz kalmasının kelimelerle izahı mümkün olmayan büyük bir vahşeti ifade ettiğini belirten Canan Osman Aran, bugün burada toplanmakla cılız da olsa bu büyük zulüm ve zorbalık karşısında sessiz olmadığımızı, yaşananların umurumuzda olduğunu ve Halepli kardeşlerimizi unutmadığımızı bir kez daha ilan etmek istediğimizi söyledi.
“Esed, İran, Rusya Şer İttifakına Karşı Direnen Halep’in Yanındayız!” ve “Suriye’de Bir Halk Yok Ediliyor, Dünya Sussa da Sen Susma!” yazılı iki pankartın açıldığı eylemde topluluk tarafından “Halep; Zalimlerin Günahı, Dünyanın Utancıdır!”, “Halep’te Katliam, BM’de Tiyatro!”, "Esed Gitmeden Asla!", "Hamaney ve Putin; Esed'inizi de Alın, Suriye'den Defolun!", "İşkencelere Bombalara Katliamlara Rağmen 5 Yıldır Devrim Sürüyor!" yazılı dövizler taşındı.
Eylem, Kocaeli Özgür-Der Temsilcisi Haşim Ay’ın okuduğu basın açıklaması metnini müteakip sona erdi.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
İNSANLIK ONURU VE VİCDAN HALEP’TE AYAKLAR ALTINDA
30.09.2016
Suriye’de 5 yıldır kesintisiz olarak sürgit devam eden insanlık dramı şu günlerde Halep’te yaşanmakta olan büyük insanlık ayıbıyla gündemde. Halep’te 23 Eylül’den bu yana Esed ve Rusya’nın bombardımanları sonucunda ortaya çıkan yıkım görüntüsü aslında son 5 yıldır ülke genelinde yaşananların sadece kısa bir özeti hükmündedir. Birkaç gün katliamlara ara verdirten ateşkesin 19 Eylül'de sonra ermesiyle birlikte Esed rejimi ve Rus uçaklarının yoğunlaştırdığı bombardımanlarda bir hafta içinde ölenlerin sayısı bini buldu. Bunların önemli bir kısmı masum ve savunmasız kadın ve çocuklardan oluşmaktadır.
Suriye krizinin derinleştiği ve Halep’in yangın yerine döndüğü bir vasatta kendisine küresel ölçekte “sorun çözücü” payesi biçilmiş olanlar cephesinde görünürde hummalı bir diplomasi hareketliliği olsa da özünde değişen bir şey yok. BMGK isimli yeryüzü halklarının kaderini belirleme hakkını kendisinde gören emperyalist şebekenin umurunda olmayan 5 yıllık yıkım tablosu ortadayken şimdi Halep mi umurlarında olacak? BMGK’da veto hakkını elinde bulunduran “beşli çete” mazlumların ve Müslümanların lehine hangi gelişmede söz birliği yapmış ki Suriye meselesinde yapsın? Bugün Mısır’da, Bangladeş’te, Suriye’de acizliği ve ikiyüzlülüğü ortada olan bu adaletsiz yapının meşruiyetinin sallantıda olduğu çok açıktır. Bir Suriye krizini bile çözmekten aciz olan bu “beşli çete”nin inşallah yarının dünyasında yeri olmayacaktır.
Halep’teki katliamlar karşısında bu güçlerin tutumu gerçekten de inanılmaz derecede ikiyüzlüce olup mide bunaltıcıdır. ABD ve Rusya’nın bir ayağı Suriye’de katliamda, diğer ayağı ise diplomasi masasında sergilenen tiyatroda barış aktörlüğündedir. Diplomaside sorun çözücü ve barış yapıcı bir imaj çizmeyi pek de seven bu aktörler, perde arkasında kirli bir işbirliği halindedir. Bu yüzden Suriye’de birbirlerinden gayrı her şeye ve herkese ilişmektedir. Suriye krizini çözmek istediği imajını oluşturan bu güçler açıkça yangın yerinden mal kaçırmaya soyunmuş hırsız hükmündedir. Katil Esed’e ve işbirlikçilerine verdikleri dolaylı-dolaysız destekle Suriye’de dökülen kanda birincil derecede payı olan bu güçlerin her birinin bir tür kendisinin kontrolünde güvenli bölge oluşturduğunu ve ülkeyi geri kalanları için adeta cehenneme çevirdiğini ibretle izliyoruz. İnşa ettiği güvenli bölgeyle kendi yandaşlarını himaye altına alan bu güçlerin biri diktatör Esed’e, bir diğeri ise başta PYD/YPG olmak üzere onun maşalarına dokundurtmamaktadır. Suriye’yi doğrudan veya dolaylı olarak aralarında adeta parselleyen doğulu-batılı emperyalistler arada kalan Halep’i elbirliğiyle sıkıştırmaktadır. Bunca zulme-zorbalığa karşı yurdunu despot Esed ve hamisi İran, Rusya, ABD emperyalistlerine yem etmemeye azmeden Haleplilerden adeta terk-i diyar kılmaları istenmektedir.
Ama Halep bunca yıkılmışlığına, bunca incinmişliğine, bu sistematik ve alçakça katliamlara rağmen baş eğmiyor, teslim olmuyor! Halepli kardeşlerimiz adeta ayaklar altına alınan insanlık onurunu müdafaa etmek için kendini bombalara siper ediyor! Kahpe bombalarla yere düşen her masum çocuk ve savunmasız kadın bedeni hala aklını ve vicdanını yitirmeyen insanlığa mesaj veriyor. Haleplinin başına düşen her alçakça bomba aslında tüm insanlığın başına düşüyor. Halep’te insanlık onuru çiğneniyor, vicdan hırpalanıyor, insanlık katlediliyor. Bu yüzden Halep’e, Halepliye sahip çıkmak demek vicdanımızı, onurumuzu, insaniyetimizi ve yarınlarımızı savunmak demektir.
Bu bilinçle zalim despotlara ölümüne direnen Halep’in aziz evlatlarına bir kez daha selam ediyoruz!
ÖZGÜR-DER KOCAELİ TEMSİLCİLİĞİ
Foto: Gülbeddin Akgönül