Halep Katliamı Ankara’da Polis Engeline Rağmen Protesto Edildi

Esed, Rusya ve İran şer ittifakına karşı direnen Halep’e destek olmak için Özgür-Der’in çağrısıyla toplanan grup, katledilen Halep halkı için Hacı Bayram Camii’nde gıyabi cenaze namazı kıldı.

Hacı Bayram Camii'ne gelen grup polisin engellemesiyle karşılaştı. Gıyabi cenaze namazının ve basın açıklamasının camide yapılmasının yasak olduğunu söyleyen polisle grup arasında tartışma yaşandı. Bazı polisler gruptakilere hakaret edip bağırmaya başladı. Gruptakiler ise cenaze namazını kılmakta ısrar etti.  Polis ellerindeki biber gazı silahlarıyla grubun etrafını kuşatarak Cuma namazından çıkan halkın cenaze namazına katılmasını engelledi.

Yusuf Dursun’un kıldırdığı cenaze namazının ardından grup cami dışına çıkarak engellenmeye çalışılan basın açıklamasını yaptı.

Basın açıklamasını grup adına Ankara Özgür-Der Şube yönetim kurulu üyesi Serkan Yıldızhan yaptı. Yıldızhan konuşmasında; "Esed’in katliamları çocuk, yaşlı, kadın, demeden devam etmektedir. Ona destek veren Emperyalist güçler Müslümanların kanına büyük bir iştahla dadanmış ve Müslümanların cesetleri üzerinden kendilerince güç gösterisi yapmaya devam etmektedirler. Halep’te insanlık suçu işliyorlar. Son bir haftada yapılan bombardımanlar sonucunda 1000’e yakın masum katledildi. Esed-İran, Rus, ABD emperyalizminin maşası PKK-PYD çeteleri dünyanın alçakça suskunluğu altında yardım konvoylarını dahi bombalıyorlar. Adeta Halep’te yaralılara müdahale edecek sağlık görevlisi bırakmamak için hastaneleri dahi bombalayıp ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. BM ise sadece seyrediyor. Katliamlar karışında adeta üç maymunu oynuyor. Göstermelik açıklamalarla katliamları görmezden geliyor. 15 Temmuz günü aynı oyunu Türkiye'de oynamaya kalktılar. O gün Allah'ın da yardımıyla bu oyunu hep birlikte bozduk. İnanıyoruz ki; bu katillere, bu emperyalist alçaklara gereken cevabı Suriye'de de vereceğiz Allah'ın izniyle" sözlerine yer verdi.

Yıldızhan'ın yaptığı basın açıklaması; "Biz “ben gerçekten Müslümanlardanım” diyenlerle birlikte “Şehadete evet, zillete asla!” diyen Suriye halkına en kalbi hayranlığımızı ve desteğimizi ifade ediyoruz. Ey yiğit Halep, ey güzel öğretmenimiz Suriye… Düşman bize ne yapabilir. Biz cenneti yüreğimizde taşıyoruz. Ve mutlak galip gelecek olan Allah'tır." sözleriyle sona erdi.

Halep'ten gönderilen bir mektup ise Ankara Suriye Okulu yöneticisi Suriyeli muhacir Yusuf Mulla tarafından okundu. Halep'te halen uçakların bombalar attığını ve insanların açlığa mahkum edildiği buna karşın Halep halkının Esed'e teslim olmayacağının yazıldığını ifade eden Mulla'nın sözleri sık sık sloganlarla kesildi. Halep halkının Türkiye halkına teşekkür ilettiğini ifade eden Mulla konuşmasını; "Bizlerde her daim yanımızda olan Türkiye'ye teşekkür ediyoruz. Her zaman yanımızda oldunuz." diyerek tamamladı.

Son olarak söz alan Şube Başkanı Abdurrahman Çeliker önce polisin tavrını eleştirdi. Halep'te yaşanan katliamlara dur demek için ve protesto etmek için hiç kimseden izin almak gibi bir zorunluluklarının olmadığını ve bu eylemi yalnızca Rabbimiz Allah dedikleri için, katledilen mazlum Halep halkı için gerçekleştirdiklerini ifade ederek; "Biz darbeci değiliz ki bu kadar önlem alınmış. Üstelik tüm hayatımızı darbecilere karşı mücadele içinde geçirmişiz. Anlaşılan o ki; FETÖ'cüler gitti Kemalist darbeciler onların yerini aldı. Darbecilere bir kez daha sesleniyoruz hangi kimliğe ve kılığa girerseniz girin, ister FETÖ'cü ister Kemalist darbeci olun bizi asla Allah'ın yolundan ve ümmetin yanından koparamayacaksınız. Adem'in yolundan gidenler adam olurlar. Zulme karşı yalnızca Allah'ın önünde eğilenler bu adamlığı hak ederler. Güzel yemek yemek, güzel giyinmek, güzel evlerde oturmak yahut güzel koltuklarda oturmakla adam olunmaz. Adamlık, zalimlerin bombaları altında katledilen mazlum Suriye halkının yanında olmaktır. Zulme karşı, her türlü darbeye ve onun taşıyıcılarına karşı durmaktır." diyerek konuşmasını tamamladı.

Basın Açıklamasının Tam Metni:

SURİYELİ MAZLUMLARIN KANINI İÇENLER, CEHENNEME SÜRÜLECEKSİNİZ!

Son bir haftada Halep’te Yaşanan katliamlara, insanlık suçuna dünyanın sessiz kalması karşısında Ankaralı Müslümanlar olarak Halep katliamını lanetlemek ve kardeşlerimizle dayanışmak ve İslam beldesi olan Suriye’den yükselen feryadı paylaşmak için burada toplanmış bulunmaktayız

Bilindiği gibi zâlim Esed’in katliamları çocuk, yaşlı, kadın, demeden devam etmektedir. Ona destek veren Emperyalist güçler Müslümanların kanına büyük bir iştahla dadanmış ve Müslümanların cesetleri üzerinden kendilerince güç gösterisi yapmaya devam etmektedirler. Halep’te insanlık suçu işliyorlar. Son bir haftada yapılan bombardımanlar sonucunda 1000’e yakın masum katledildi. Esed-İran, Rus, ABD emperyalizminin maşası PKK-PYD çeteleri dünyanın alçakça suskunluğu altında yardım konvoylarını dahi bombalıyorlar. Adeta Halep’te yaralılara müdahale edecek sağlık görevlisi bırakmamak için hastaneleri dahi bombalayıp ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. BM ise sadece seyrediyor. Katliamlar karışında adeta üç maymunu oynuyor. Göstermelik açıklamalarla katliamları görmezden geliyor. 15 Temmuz günü aynı oyunu Türkiye'de oynamaya kalktılar. O gün Allah'ın da yardımıyla bu oyunu hep birlikte bozduk. İnanıyoruz ki; bu katillere, bu emperyalist alçaklara gereken cevabı Suriye'de de vereceğiz Allah'ın izniyle

Şunu çok iyi bilmemiz lazımdır ki, dünyanın müstekbir güçleri Suriye'den yankılanan özgürlük sedasının, kendilerinin yıkılışına öncülük ettiğini biliyorlar ve bunu engellemek adına ellerinden gelen her türlü kirli politikayı tedavüle sokuyorlar. Gayet açıktır ki Suriye özgürleşirse bu, İslam coğrafyasının kurtuluş umudunu daha da ileri taşıyacaktır.

Ve bizler bugün burada bütün dünyaya şöyle haykırıyoruz:

Ey Rusya, ey Amerika, ey ikiyüzlü Avrupa ve ey reel politika girdabına batmış işbirlikçi bölge devletleri!

Sizin demokrasi ve insan hakları söylemleriniz koca bir yalandan ibarettir. Sizler bir kez daha dünyaya ölüm, zulüm ve kıyımlar ile hükmetmenin tarihini yazmış kanlı zalimler olduğunuzu dünyanın gözü önünde ispatladınız. Bugün Suriye’nin dört bir yanında ve Halep’te döktüğünüz kanlar, sizin yıkılışınızın umudunu besleyerek inşallah tarihe şahitlik edecektir.

Buradan İslam coğrafyasının bütün evlatlarına ve kanaat önderlerine sesleniyoruz: Daha ne zamana kadar bu dağınıklığımız devam edecek. Bizler “ümmet” olma şuuruna erişmedikçe batının alçak zihniyeti İslam coğrafyasını idare etmeye devam edecektir. Artık küçük hesapları bir tarafa bırakıp, Allah’ın ipi ve sağlam kulpu olan Kur’an’ın hayat bahşeden düsturları etrafında bir halka olmamızın vakti gelmedi mi?

Ey dünyanın mazlum ve mustazaf hakları katillere, emperyalistlere ve onların yerli işbirlikçilerine dünyanın beşten büyük olduğunu göstermenin vakti gelmedi mi? 

Diğer taraftan bu zulümlere maruz kalan Suriyeli kardeşlerimize de diyoruz ki;

Ey hürriyet sevdalısı ve yalnız Allah’a kulluğu seçmiş onurlu Suriyeli kardeşlerimiz!

Şehadetiniz mübarek olsun, direnişiniz kutlu bir zafere doğsun. Sizler, ümmetin onuru ve iftiharısınız. Bizlere gösterdiğiniz izzetli kıyamınızla, onurlu bir ölümün, zilletle yaşamaktan daha üstün olduğunu her zaman ispatladınız. Bizler şahidiz ki; siz, Allah’a verdiğiniz sözde durdunuz. Can, mal ve evlatlarınızı Allah için feda ettiniz. Ve şahitliğin en güzelini yaparak Rabbinizin hoşnutluğuna eriştiniz. Sizden geride kalanlar da sebat etmeye devam etmektedirler. Biz de Ankaralı Müslümanlar olarak bütün bu yaşananların ümmet için çok acı olduğunu biliyor ve buradan haykırarak şahitliğimizi göstermeye çalışıyoruz. Yüreğimizin en derin noktasından kopup gelen kardeşlik duygusuyla bir nebze de olsa bir şeyler söylemenin sorumluluğunu hissediyoruz. Ve bunun Rabbimizin katında bir mazeret olmasını temenni ediyoruz.

Biz “ben gerçekten Müslümanlardanım” diyenlerle birlikte “Şehadete evet, zillete asla!” diyen Suriye halkına en kalbi hayranlığımızı ve desteğimizi ifade ediyoruz.

Ey yiğit Halep, ey güzel öğretmenimiz Suriye…

Düşman bize ne yapabilir. Biz cenneti yüreğimizde taşıyoruz.

Ve mutlak galip gelecek olan Allah'tır.

Daha sonra dernek binasında bir araya gelen Özgür-Der üyeleri, burada polis engellemesini kınayıcı bir basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasında şunlar kaydedildi:

HALEP KATLİAMLARINI PROTESTOYA POLİS ENGELİ; DARBECİLER İŞ BAŞINDA

Özgür-Der Ankara Şubesi Halep'te son günlerde yaşanan katliamları protesto etmek ve orada katledilen kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılmak için Hacı Bayram Camiinde buluştu.

Ancak polisin tutumu  öylesine sertti ki basın açıklamasını her zaman yaptığımız alanda yapma imkanı bulamadık. Bununla birlikte gıyabi cenaze namazına da izin verilmedi. Her türlü tehdit ve hakarete direnerek gıyabi cenaze namazını kıldık. Ancak polis elindeki biber gazı silahlarıyla etrafımızda bir duvar örerek halkın da namaza katılımını engelledi.

  Özgür-Der olarak hem Türkiye'de hem de dünyanın her yerinde yaşanan insan hakkı ihlalleriyle ilgili her türlü engellemeye, baskıya ve zulme rağmen korkmadan, yılmadan yıllardır mücadele ettik, basın açıklamaları ve programlar yaptık.

Özellikle 28 Şubat sürecinde verdiğimiz bu mücadeleler sonucu bir çok kardeşimiz tutuklandı, polis takibatına uğradı ve yargılandı. Bunca baskıya ve zulme karşı Rabbimize verdiğimiz sözden geri adım atmadık. Kemalist ve ABD yanlısı darbecilerle mücadele ettik. Asla yılgınlık göstermedik ve müdahanede bulunmadık. 

15  Temmuz darbe girişimine karşı da bu tavrımızı sürdürdük ve bu kez de  FETÖ'cü darbecilere karşı tankların önüne çıktık.

Özgür-Der olarak 15 Temmuz günü darbe yapmaya kalkanlarla 1960,71,72 darbesini yapanların, 28 Şubat'ta tankları halkın üstüne sürenlerin ve 27 Nisan E-Muhtırasını verenlerin aynı zihni alt yapının ve aynı emperyalist merkezlerin uşağı olduğunun farkındayız.

Bununla birlikte 15 Temmuz sonrasında sanki darbeciler yalnızca FETÖ'ymüş gibi halkı uyutmaya, parsadan pay kapmaya veya hükümeti ve halkı dizayn etmeye çalışan Kemalist-Ergenekoncu-Balyozcu zevat, hemen her akşam üstelik muhafazakar ekranlardan güya darbe karşıtı bir söylemle İslami kimliğe adeta kin kusmakta ve tek kurtuluşun laik ve Kemalist olmaktan geçtiğini dillendirmekteler.

Bu gün Halep için, orada katledilen binlerce insan için yapacağımız basın açıklamasında gördüğümüz hakaretler ve davranışlara bakarak FETÖ operasyonlarıyla ilgili açığa alınan görevlilerin yerine aynı darbeci kimliğe sahip bu insanların atandığı algısını uyandırıyor. Kendilerinin üst mevkilerden emir aldıklarını ve bu emri yerine getirdiklerini söylüyorlar. O halde şu soruları sorularımızın cevaplanmasını istiyoruz. Bu emir, Hükümet tarafından mı verilmiştir? Cumhurbaşkanı'nın bizzat lanetlediği bir katliam derneğimiz tarafından lanetlenmek istenirken neden engel olunmuştur? Darbeci zihni alt yapıya sahip olduğunu düşündüğümüz polisler basın açıklamamızda özellikle mi görevlendirilmiştir? veya kimler tarafından görevlendirilmişlerdir?

Bugün karşılaştığımız olayla ilgili son olarak şunu söyleyebiliriz ki; Zulme asla boyun eğmeyeceğiz, her daim mazlumların yanında saf tutacağız. Suriye direnişinin yanında olduğumuz gibi, Filistin'den Myanmar'a, Afganistandan Doğu Türkistan'a kadar ümmet coğrafyasının mazlum ve müstezaflarının yanında olacağız. Bunları yaparken karşılaşacağımız her türlü baskı ve dayatmalara karşı direneceğiz. Bizler yalnızca Allah'ın önünde eğilenleriz. Kula kul olmaktan Rabbimize sığınırız. Karşılaştığımız zorluklara direnerek sabredeceğiz. Bunu yaparken de kimseden izin almaya ihtiyacımız yoktur. Rabbimize doğru bir yol tutmamız bizim için yeterlidir.

"De ki; Benim ibadetlerim, namazım, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir."

 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi