Hâlenur’un “Masum Mısralar”ı

SÜLEYMAN CERAN

Bir şair, şiiri neresiyle yazmışsa okurun da orasına ulaşır der İsmet Özel. Haklıdır. Şiir, ilhamın çok ötesinde bir derinlik, alaka, ilgi, ideal, meşgale, okuma, yazma, resmetme, kavga, gürültü, patırtı, fotoğraf, desen, folklor demek aslında. Biraz da masumiyet. Geçen her sene çocukluğumuzdan ve masumiyetimizden bir adım daha uzaklaştığımız ve hepimizin bir şekilde az ya da çok kirlendiği bu dünyada belki de şiir, evet sıkı şiirler arındıracak bizi.

Duruluğunu yitiriyor insan, çocukluğundan uzaklaştıkça. Yetişkinlerden çocukları anlatan şiirler dinliyoruz sonra. Çocuklar adına şiir yazmaktan ziyade bir çocuğun masumiyetinin, saflığının, ikirciksiz bakışının ve ilerlemeci zihninin ürünü olan şeylere bakmakta fayda var. Bir resim yahut bir şiir o küçük insan soyunun hal-i pür melalini anlamamıza yardımcı olabilir. Hepimizin içinde yer alan ve kadir kıymet bilmeden yitirdiğimiz, tadına doyamadığımız yahut tadına varamadığımız ve ulaşmak için ömür tükettiğimiz bir zaman dilimidir ‘çocukluk’. Şair Ali Emre, bu durumu çok güzel ifade eder:

Her düş kırıklığının bir sesi vardır
Biz büyüdükçe ağulanan bir masal aynası
Ve yaşamak en çok çocuklara yakışır
Herkesin içinde bir çocukluk kavgası.

Çocukluk, yitirdiğimiz masumiyet sandığıdır. Tozlanır. Çoğunlukla da yaşayamadan, birden, ansızın kocaman adamlar olduğumuz için uzak, çok uzak bir yerlere tekabül eder sabiliğimiz. Ama ona hâlihazırda sahip olan 12 yaşındaki Şüheda Hâlenur Kurşun, bize, “Masum Mısralar” adı ile yayınlanan kitabıyla ayna tuttu, gösterdi yaşadığı zaman dilimini. Bir çocuk gözüyle dünyaya ilişkin şeyler söyledi. Bir çocuk saflığıyla. Bir kız çocuğunun, buketi andıran rengârenk resimler ve şiirlerle dolu eserine “Masum Mısralar” ismini koymak da oldukça yerinde bir tercih olmuş. Bilim Sanat Merkezi Müdürü Bahattin Özdemir Hoca’nın yayınlanmasında çok önemli katkılarının olduğu kitap, Antik Yayınları tarafından basıldı.

Masum Mısralar, içinde 23 şiirin ve onlarla alakalı 23 resmin bulunduğu bir eser. Genç şairimiz 2. Sınıftan beri şiir yazıyor ve aynı zamanda resimle meşgul oluyor. Sivas’ta Bilim Sanat Merkezi’nde eğitimini sürdürmekte olan Hâlenur aynı zamanda Celal Bayar İlköğretim Okulu’nda okuyor. 6. sınıfa geçti bu aralar. Şehrin en zeki öğrencileri arasında. Yakında Özgür-Der Sivas Şubesi’nin Çocuk Kulübü’ndeki çalışmalara katılacak. Radarları, duyargaları sonuna kadar açık. Renklerden hayvanlara, çiçeklerden teknolojiye, oyuncaklardan akşam yemeğine ve anne motifinden sorumluluklarına kadar pek çok şey bu şiir kitabının kapakları arasında sıraya girmiş, okunmayı bekliyor. Hâlenur’un işçi olan babasının adı Süleyman Kurşun. Meşhur bir molla ile isim benzerliği olan Kurşun, Sivas’ta duyarlı bir müslüman olarak hayatını sürdürüyor.

Şüheda Hâlenur Kurşun’un şiir izleğinin merkezinde tüm yalınlığıyla hayat yer alıyor. “Renkler” şiirini şu dörtlükle bitirir genç şair:

Boyaları istediğin gibi kullan,
Kimse sana karışamaz.
Fili maviye, maymunu yeşile,
Kimse sana kızamaz.

“Fili maviye, maymunu yeşile”, müthiş bir özgüven hissini ele veren bir satır. Şairin resimlerinde de bu duyguyu rahatlıklar görürüz. Bol renk seçenekleri ve yaratıcı tasarımlar zihnindeki tel örgünün izi dahi olmayan saf bir dimağı işaret ediyor. Sınırlara ve mutlaklara şüphe ile bakan, kendi dünyasını arzu ettiği gibi resme ve şiire dönüştüren Hâlenur, “Uzay” isimli şiirinde yalnızlık gibi soyut bir kavramı da işlemeyi ihmal etmez:

Dünya, Mars
Ve başka gezegenler,
Ay var, güneş var,
Uzayı süsler yıldızlar

İnsanlara muhteşem gelir
Allah’a çok basit gelir.
Bu büyük boşluk,
Yalnız hissettirir.

Hâlenur’un şiirleri arasında en çok dikkat çekeni, kışı anlattığı, “O Beyaz” isimli şiiri. Genç şairimizin kışa ilişkin şiirini görmeden önce başka birine ait bir kış şiirini görmekte fayda var; İsmet Özel’in 9 yaşında iken yazdığı “Kar” isimli şiire. Bir çocuk duyarlılığı ile yazılmış olan bu şiir, İsmet Özel’in güçlü bir söyleyişle yarattığı şiir damarı sonrası, bulundu, kutsandı adeta.  Üstad’ın türlü hikmetlerle yazdığı düşünüldüğü şiiri üzerine yazılar yazıldı. Belki başlı başına böyle bir şiirle karşılaşsak, herhalde, okul gazetesinde yayınlanacak masum bir şiir, der geçeriz. Öyle olmuş zaten, 1954’ün 28 Şubat’ında ilkokul gazetesinde yayınlanmış şiir. İşte o “Kar”:

‘Kış geldi’ kar yağdı.
Her yere soğuk saldı
İki taraf olsak

Kartopu oynasak
Yaz gitti güz gitti,
Yine geldi kış baba

İsmet Özel’le ilgili yazılan bir takım çalışmalara konun olan bu şiir, öyle derin yorumlanmıştır ki, şaşırırsınız. Abartmada sınır tanımayan bir yazar, “iki taraf olsak” cümlesi üzerinden soğuk savaş dönemine ilişkin çıkarımlar olduğundan hareket edip methiyeler düzerken başka biri, Özel’in karakter analizini “kar” üzerinden yaparak şu cümleleri kurabiliyor: “İsmet Özel karakterinin, ‘İki taraf olsak / Kartopu oynasak’ mısralarında gizlendiğini gülümseyerek söyleyebiliriz. Şiirin en dikkat çekici yanı da, bu haylaz oğlan çocuğunun, bir karmaşa içinde yapılan hamlelerle yerin, konumun belirlenebildiği kartopu oyunundaki seçiminin dile gelmesidir.” Yorumların, Özel’in şiir ufkumuzdaki yerinin muhkemleşmesinden sonra yazılmaya başlanmış olması ise başlı başına komiktir.

İsmet Özel’in çocukken yazdığı “Kar”dan sonra başka bir çocuk, Şüheda Hâlenur Kurşun’da bakın “O Beyaz” isimli şiiriyle nasıl anlatmış kışı:

Bir şiir yazıyorum,
O beyaz,
O mecnun manzara karşısında.
Bana gülümser soğuk,
Yanaklarımdan daha.
Ve o istek var kalbimde,
Onunla oynamak,
Uzanmak…
Bu sakinlik karşısında.
Birden irkilirim,
Sessizlik arasında.
Bakarım arkama,
Bir arkadaş,
Tekrar bakarım,
Yine arkadaş, yine arkadaş
Ve yine o beyaz kar!
Bir sıcaklık dolar kalbime.
Başlarım neşeye!
Kar topu savaşı için,
Geri sayım:
Üç, iki, bir hurra!

Şiirin hemen başındaki “Bir şiir yazıyorum/O beyaz,/O mecnun manzara karşısında” mısraları, oldukça çarpıcı. “mecnun manzara” tamlamasının gelecekte büyük bir şairle karşılaşacağımızın izleri olduğunu buraya kayıt düşmek gerekli. Beyaz çöl karşısında sakin bir sessizlikle bekleyen bir çocuğun arkadaşları gelince yaşadığı hissiyatı anlatır Hâlenur bu şiirle. Küçük İsmet’le Hâlenur’un çocuk saflıklarıyla kara, kışa bakışlarını anlatan iki masum şiir, hepsi bu. Çocuk, çocukluk, maya, fıtrat hep aynı; saf ve temiz. 50 yıl önceki çocuk İsmet’le, Hâlenur’un hiçbir farkı yok aslında. Modern insan sebzenin meyvenin geniyle oynadığı gibi çocukların da geniyle oynamaya çalışıyor. GDO’lu sebze, meyve ve çocuklarla dolu her yanımız. İşte Hâlenur gibi saf örneklerle aydınlanıyor günümüz, en azından bize öyle geliyor.

Halide Nusret Zorlutuna’nın, İsmet Özel için, “Sen şair olacaksın küçük.” dediği söylenir. Ben de âcizane buraya yazıyorum, henüz 11 yaşında iken bir şiir kitabı basılan ve içindeki resimleriyle ilk kişisel sergisini açan, sağlıklı aile yapısı ile aile ve din terbiyesinden geçmekte olan Şüheda Hâlenur Kurşun’un adını bir yere kaydedin. “hepinize şiirli günler dilerim” diyerek önsöz yazısını bitiren şair Şüheda Halenur Kurşun’un ailesini, edebiyat öğretmeni Refika Atahan’ı, Bilsem Müdürü Bahattin Özdemir’i tebrik ediyor, kardeşimize şiir gibi bir ömür diliyoruz.

Masum Mısralar, Şüheda Hâlenur Kurşun, Antik Yayınları, Sivas 2011.

Kitap temini: Sivas Bilim ve Sanat Merkezi, İletişim: bilsem.sivas@gmail.com