Eski dışişleri bakanlarından Vahit Halefoğlu, Arapların menfide birleştiklerini ama müspette birleşemediklerini söyler. Ahmet Emin de Yevmü’l İslam adlı kitabında aynısını söylüyor.
Demir perde ülkelerinin ve hür dünyanın İsrail’i desteklemekte ittifak ettiklerini lakin Filistin’in dostlarının bunu yapamadıklarını söyler. ‘Fekane’t tehazül mea’l hak emame’l ittihad ale’l batıl’ ifadesini kullanır. Yani hak cephesindeki gevşekliğe mukabil batıl cephesinde gayretkeşlik ve dayanışma ruhu hakimdir. Bediüzzaman’ın ifade ettiği gibi batıl da olsa davasında samimi ve fedakar olan kazanır. Ehl-i hak ise haklı oldukları halde gevşek olduklarında mağlup olurlar. İsrail meselesinden sonra da Suriye meselesinde de hak cephesinin yalnız olduğu görülüyor. Her kesimden insanlar batılın arkasına diziliyorlar. Hatta mücerret hakkı savunmak bile cesaret işi. Zira, hak ve haklı yapayalnız. Hatta bu uğurda ithamlara bile maruz kalıyoruz. Amberin Zaman bir yazısında galiba benim gibilerini kast ederek Suriye halkına sahip çıkmayı ve lehinde müdahaleyi Neoconluk olarak tanımladı. Neoconların Suriye ile ne ilgileri olabilir? Zira, Dick Cheney gibiler Suriye rejimi değil Kaide üzerine kilitlenmişler veya odaklanmışlar. Ve bu hayali mesele üzerine odaklanılması gerektiğini de savunuyorlar. Şimdi de onlar gibi düşününler Suriye devrimini Kaide’nin ortağı ilan ettiler. Suriye rejimine İsrail adına arka çıkıyorlar. Bu dilin nereye kadar uzandığı belli. Başta Suriye rejimine ardından Moskova ve Washington’a kadar uzanıyorlar.
¥
Der Spiegel’e konuşan Dick Cheney, Suriye meselesini tamamen İsrail’e göre değerlendiriyor. Olaylara İsrail odaklı olarak bakıyor. Geçmişte Suriye’nin nükleer tesislerinin vurulmasını savunduğunu saklamıyor. Lakin şimdi Suriye rejiminin halkı adına vurulmasına karşı çıkıyor. İsrail adına vurulsun ama Suriye halkı adına vurulmasın! ABD’nin şaşı bakışı ve çarpık zihniyeti. Ve Beşşar’ın iktidarda kalmasının kendisine sevimli gelmese de başka seçeneğin veya alternatifinin olmadığını ve bu sebeble müdahaleyi de savunmadığını söylemektedir. Zira onu Suriyelilerin canı ve kanı ilgilendirmemekte. Birinci derecede İsrail’e tehdit olup olmadığı ilgilendirmektedir. Aynen Dick Cheney de Hillary gibi Amerikan güvenliğini ve bu bağlamda ‘terör gruplarını’ öncelediklerini ve münhasıran bu meseleyle ilgilendiklerini söylüyor (http://www.spiegel.de/international/world/0,1518,788383-2,00.html ). Muallim’in dediği gibi Suriye’de petrol yok. Batılılar niye ilgilensinler! Keza sessiz sedasız bir biçimde İsrail’in güvenliğini temin ediyor. Bundan ötesi Şam’da kayısı. Amerikalılar daha başka ne istesin? Daha önce yazdığımız gibi, Washington’dan yazan El Hayat yazarı Ragıda Dargam da Ruslarla Amerikalıların Suriye ve terör konusunda aynı dili ve üslubu kullandıklarına dikkat çekiyor . Zımni ortaklık var. Buna muvazaa diyoruz. (http://international.daralhayat.com/internationalarticle/369119 ).
¥
Irak işgalinden sonra 2003 sonrası Bush idaresinin Mısır ve Suriye rejimlerini değiştirme yönündeki iradesi İsrail’in itirazlarıyla karşılaşmıştır. Daha doğrusu kırılmıştır. Bundan dolayı oğul Bush idaresi BOP’ta frene basmış ve sonra da bu projeyi rafa kaldırmıştır. Fakat Suriye’nin katil rejimine arka çıkanlar hâlâ modası geçmiş teoriler üzerinden ona meşruiyet üretmeye çalışıyorlar. Özellikle İsrail Suriye rejiminin düşmemesini istemiş ve Bush yönetimine de dayatmıştır. El Kuds el Arabi gibi gazetelerin o günkü nüshaları karıştırılırsa bunun ipuçları bulunur. Bugün de Obama idaresi ve Hillary Clinton’ın Suriye konusunda geri adım atmasının temel nedeni İsrail ve hayati çıkarlarıdır. Velit Canbolat’ın tahlilinden sonra Ragıda Dargam’ın sözkonusu yazısı da, bunu açıkça ortaya koymaktadır. Aynen Dargam’ın yazdığı gibi Rusya, Çin ve İran cephesinde aynı zamanda görünür ve görünmez bir biçimde İsrail de vardır. Ve Fransa da aynı cephededir. Suriye muhaliflerinin silahlandırılmasına karşı çıkmıştır. Suriye’de bir zıtlar cephesi veya ittifakı oluşmuştur. Öteki cephenin yardakçıları Türkiye’nin pozisyonunu Hunduras’ın pozisyonu olarak görmekteler. Halbuki, Türkiye’nin pozisyonu Afganistan işgali sırasındaki lojistik üs olan Pakistan’ın pozisyonu andırmaktadır. Zira Suriye modern bir Afganistan destanıdır. Hatta dün Afganistan’da mücahitlere destek verenler bugün Suriye halkına destek vermekten imtina ediyor. Onu yalnız bırakıyorlar. Sadece Katar ve Suudi Arabistan muhaliflerin silahlandırılmasını açıkça talep edebiliyorlar. Bununla birlikte Dargam Türkiye’nin doğrudan cepheleşme içine girmeyeceğini ve eksen politikası gütmeyeceğini yani Suriye’nin Pakistan’ı olmaya pek gönüllü olmadığını ve yanaşmayacağını tasavvur ediyor. Bu tasavvura göre, Türkiye cephe ülkesi değil sadece lojistik ülke. BOP üzerinden komplo teorisi üretenler tam komplonun merkez üssünde yer almaktadırlar. Veya üzerinde oturmaktadırlar. Bunu görmeye engel olan basiretsizlikleri veya inatlarıdır.
YENİ AKİT