Amerikalı showmen Conan O’Brien, İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin Yahudilerin Roş Aşana’sını kutlayan tweetini okudu ve seyircileriyle birlikte İran liderini alkışladı. Yine de İran Dışişleri Bakanı’nın Cumhuriyet Gazetesi’ne “Cihatçılar dibimizde” deyip sürmanşet olması kadar tuhaf değil.
Hem İran’ın hem ABD’nin birbirlerine doğru eksenleri kayıyor. Geçen hafta yanlışlıkla açık kalması bile haber olan yasaklı Twitter’daki tek resmî İranlı hesabın sahibi yeni lider Ruhani Washington Post’a makale yazdı. 11 Eylül saldırılarından bahsedip radikal İslamcı teröristlere karşı iş birliği mesajı verdi. Birkaç gün önce de Obama, Ruhani ile mektuplaştıklarını açıklamıştı. Hem de bunu Rusya ile İran’ı da çok mutlu eden Suriye anlaşmasını “soğuk savaşta değiliz ki” diye savunduğu sözleri arasında söylemişti.
Fantastik şeyler oluyor. Dünya siyasetinde tektonik hareketlenmeler yaşanıyor.
Arap Baharı’nın arkasından iktidarlara İslamcıların gelmesi, Libya’da ABD elçisinin öldürülmesi, Boston maraton saldırılarının ABD’nin kadim travmalarını nasıl uyandırdığını herkes Mısır darbesi sırasında gördü. Daha yakından takip edenler ABD’nin Irak’ı radikal İslamcılara karşı İran’a emanet edip çekildiğinin farkında.
Obamacare, gay evlilikleri ve silahsızlanma gibi meselelerin heyecanlandığı Obama’nın Irak ve İran politikaları uzun süredir yardımcısı Joe Biden’a emanet. Daha önce İran'a yönelik yaptırım kararlarına hayır oyu vermişliği olan Biden’in kafasında İran Irak’taki El Kaide belasına karşı sarılması zorunlu ılımlı bir yılan. Filmin esas adamı ise Obama’nın Pentagon’un başına getirdiği Chuck Hagel. Senatoda İran’a karşı 2001’den beri sunulan tüm tekliflere, yaptırım kararlarına karşı oy vermiş iki kişiden biri olan Hagel’in bu sicili Senato sorgusunda önüne konulunca az kalsın Savunma Bakanlığı’ndan oluyordu. Atatürk hayranı, İsrail lobilerinin nefret objesi, Darbeci Sisi’nin ABD’de en sevdiği adam olmak da diğer alamet-i farikaları.
Hagel’in Senato yıllarında İran’a yönelik yaptırım kararlarına karşı mücadele ettiği yıllarda dış politika danışmanı olan Andrew Parasiliti, daha Mart 2013’te CNN’nin sitesine yazdığı yazının başlığı ise ABD’nin değişecek Suriye politikasının habercisi gibiydi: "ABD Suriye konusunda İran’la konuşmalı.” Tanınmış bir lobici olan Parasiliti bunun için epey lobi yaptı. Ağustos 2013’te bu kez Time’a yazdığı yazının başlığı derdini açıklamaya yetiyordu: “Suriye savaşını bitirecek anahtar; İran’la diplomasi.”
İki yazıda Andrew Parasiliti’nin isminin altındaki titrde artık Hagel’in danışmanı yerine ise şu sıfatın yazıldığı görüldü: CEO, Al Monitor.
Al Monitor, 2012 Ocak ayında kurulmuş Lübnan merkezli İngilizce yayın yapan bir site. Site, İran, Irak, Türkiye, Lübnan, Filistin ve İsrail’in nabzını, iç tartışmalarını o ülkelerden (profesyonel olarak anlaşılan) yazarlar ve gazetelerden yapılan çevirilerle İngilizce konuşulan dünyaya taşımak gibi iyi bir fikirle yola çıktı. Kısa sürede dünya medyasında olduğu gibi Türkiye’de de epeyce gürültü çıkaran, referans gösterilen bir site haline geldi.
Sitenin Türkiye yazarları arasında Cengiz Çandar, Kadri Gürsel, Orhan Kemal Cengiz, Yavuz Baydar, Fehim Taştekin, Semih İdiz, Yasemin Çongar, Tulin Daloğlu, Mustafa Akyol, Erdal Sağlam gibi isimler var.
Aslında Parasiliti’nin Hagel’e danışmanlık, think tanklerde uzmanlık, lobi şirketlerinde lobicilik faaliyetlerinin bulunduğu resmî biyografisine bakılırsa bu onun ilk gazetecilik deneyimi. Ama Al Monitor’e yakından bakınca bunun bir tesadüf olmadığı anlaşılıyor...
Merkezi Beyrut’ta olan sitenin kurucusu ve sahibi Suriyeli iş adamı Cemal Daniel. Suriye’nin Nusayri kenti Tartus’ta doğan Daniel, Baas Partisi’nin kuruluşunda yer almış ünlü bir Hıristiyan aileden geliyor. Daniellerin evi Saddam’ın Dışişleri Bakanı Tarık Aziz gibi Baasçıların sık sık uğradığı bir ev. Aile Hafız Esad’ın darbesinden sonra İsviçre’ye yerlemiş. Daniel, üniversite okumaya ABD’ye gitmiş, Texas Üniversitesi’nde MBA yapmış, iş hayatına girmiş, gaz, enerji, iletişim alanında epey başarılı olmuş. Texas’ta tanıştığı düğününde hemen yanında olacak kadar yakın arkadaşı, ortağı da tesadüfün böylesi dedirtiyor; Goerge W. Bush’un küçük erkek kardeşi Neil Bush. Daniel, Crest Investment adlı şirkette küçük Bush’un ortağı, “Irak savaşından sonra Orta Doğu’da doğan fırsatları değerlendirmek için” kurulduğu söylenen Bushların New Bridge Strategies’in de danışmanlarından.
Daniel hem baba hem de oğul Bush’un seçim kampanyalarına epey destek vermiş. Sadece ABD’de değil, Arap milliyetçisi Daniel Orta Doğu’da epey liderle dost olmuş. En yakın dostları arasında Suudi Prensler, Yemen Lideri Salih ve Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim var.
Muallim’le dostluğu kritik. Çünkü Lübnan’ın ünlü gazetesi Daily Star’a göre Daniel son birkaç yılını çok iyi ilişkileri olduğu Suriye rejimiyle ABD’nin arasını bulmaya vakfetmiş.
Suriye’de iç savaşın başlamasından hemen sonra medya sektörüne girmesi de herhalde tesadüf değil. Önce 2011 yılında Beyrut’ta yayınlanan As Safir gazetesinin hisselerini satın almış. As Safir herhangi bir sayısına bakıldığında anlaşılacağı gibi (New York Times’ın da kodladığı gibi) pro-Esad çizgisinde, Hizbullah ve tabii ki İran yanlısı bir gazete. Konuya yarın devam edeceğim...
TÜRKİYE