Ankara Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci’nin Başbakan’a,Başbakanlık Müsteşarı’na yönelik hakaret içerikli konuşmalarını, internette birçoğunuz izlemiş, televizyonlardan seyretmişsinizdir.
Bir savcı mı konuşuyordu, yoksa muhalif bir partili, dengesini kaybettiği bir ortamda seviyesiz sözler mi sarfediyordu, anlamak mümkün değildi!
Bekledik ki; Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu, savcımıza bir müeyyide uygulasın!..
Beklerken de acele etmedik, “Önümüzde yaz kararnamesi var. Kararname ile birlikte Salim Bey’e de uygun bir ceza takdir edilecektir herhalde” diye düşünüyorduk.
Geçtiğimiz gün Hakimler Savcılar Yüsek Kurulu yaz kararnamesi açıklandı. 1325 hakim ve savcının görev yeri değiştirilmişti.
Tek tek inceledim.. 1325 kişinin arasında Salim Bey’in ismi geçmiyordu..
Salim Bey’in ismi geçmiyordu ama, başsavcılıktan savcılığa tenzili rütbe ile cezalandırılan bir isim dikkat çekiyordu..
Evet; Isparta Başsavcısı, Ankara’ya düz savcı olarak atanmıştı..
Ne yapmış ki Isparta’daki Başsavcı?
Açık açık söylemiyorlar ama, yaptığımız araştırmadan anlıyoruz ki; Süleyman Demirel Üniversitesi’nin, keyfî başörtü yasağı uygulamasını ısrarla yürüten rektörüne bir soruşturma açmış.
“Sen misin, başörtülü öğrencinin hakkını arayan..” denilmiş ve “Al sana tenzili rütbe..” denilerek Ankara’ya sıradan bir savcı olarak gönderilmiş!
Başbakan’a küfür eden yerinde duruyor. Hatta o küfürleri eden kişinin “Diyarbakır’a bizi H.Ş. ile verin, bakın neler yapıyoruz” diyerek yakın arkadaşı olarak gösterdiği bir hakim, ağır ceza üyeliğinden başkanlığa terfi ediyor..
Ama üniversitede, keyfî yasak icat eden rektöre soruşturma açan savcıya ceza veriliyor!
Ne biçim bir ülke burası?..
Tartışıp duruyoruz, “Yargı bağımsız mıdır? Yargı tarafsız mıdır?”
İşte kararname önünüzde..
HSYK’dan kim çıkıp açıklayacaksa, buyursun izah etsin bakalım..
Isparta Cumhuriyet Başsavcısı, niçin Ankara’ya, düz savcı olarak atandı?..
Ve Ankara Savcısı Salim Demirci, Başbakan’a açık hakaretlerine rağmen, niçin hiçbir müeyyideye tâbi tutulmadı?!
“Başbakan’a küfür etmek” serbest, “başörtülü öğrencilerin hakkını aramak” suç mu bu ülkede?
Açık açık söyleyin de, bilelim.
Yoksa çok daha derin olaylar mı var işin içinde?..
Bakın Salim Demirci’nin, Başbakan’a, Başbakanlık Müsteşarı’na hakaretler içeren konuşmasında başka neler vardı: “Şimdi bizim Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri; yeğenlerinin, çocuklarının işlerini bitirdiler, yeğenlerinin, kuzenlerinin işleriyle filan uğraşıyorlar. Onları iyi, etkin, aktif yerlere getirmeye uğraşıyorlar.”
Bu cümleler sarfedilince, HSYK üyelerinin birer birer kamuoyunun önüne çıkıp açıklama yapmasını bekledik: “Ben; .... oğlu ...! Benim çocuklarımın isimleri de şu şu şu.. Benim yeğenlerim de şunlardır. Bunların hepsinin çalıştıkları işyerleri sizlere dağıttığım listede görülüyor. Bunların hiçbirisinin torpille, kayırmacılıkla, hakketmedikleri bir imkânı devletten alma olayı ile ilgileri yoktur.”
Biz bekleyeduralım, HSYK’nın Salim Demirci’ye dokunamadığı kararname açıklandı..
Yalanlanamayan skandal kaset açıklanalı 4 ay olmuş.. HSYK çıkıp da “Bu savcının hakaretleri hakkında şu işlemi yaptık” diyemiyor!
HSYK üyeleri çıkıp, “Bizim hakkımızda o savcının yaptığı isnatlar doğru değildir” de diyemiyor!
Bu arada yanan Isparta Başsavcısı oluyor..
Dün, Van Savcısı’nın yandığı gibi..
Düşünsenize, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı hakkında bir tezkere yazıp, “Şu şu iddialar var. Bir araştırılsın” diyen savcı, HSYKkararı ile savcılıktan atıldı.
Ama Başbakan’a resmen hakaret eden, vazife anlamında değil, tamamen geyik muhabbeti içinde Başbakan Müsteşarı’na açıkca küfür eden savcıya, hiçbir işem yapılmıyor!
Bu neyi gösteriyor?
HSYK’da, Başbakan, hükümet aleyhtarı bir yapılanma var..
Aksini söyleyenler, izah etsinler, “Van Savcısı, herhangi bir kişiye küfür mü etmişti?..”
Hayır. Sadece bir tezkere yazmıştı.
Ama görevden atıldı.
Peki aynı uygulama, Ankara Savcısı SalimDemirci için niçin yapılmıyor?..
Yapılması gereken ne?
Hükümet karşıtı bir yapıya bürünen HSYK’yı yeniden düzenlemek.
HSYK’yı oluşturan üyelerin seçimini, objektif kriterlere uygun şekilde yeniden belirlemek..
Hükümetin emir eri gibi çalışan HSYK istemiyoruz.
Ama Muhalefet Partisi’nin sözcüsü gibi uygulamalara imza atan bir HSYK da istemiyoruz. Ve buna da hakkımız olduğuna inanıyoruz.
Vakit gazetesi