Paris suikastının İmralı’daki görüşmeleri hedeflediğine dair somut bir bulguya ulaşılmış değil. Bu yönde doğrudan bir bağlantı kurulamıyor. Ancak gün geçtikçe Paris’in İmralı üzerindeki gölgesi büyüyor.
Paris suikastının ardından İmralı sürecinde yeni bir gelişme yaşanmadı. Aksine ortada şüphe uyandıran bir durum var. Öcalan’ın PKK’ya eylemsizlik ilan edip silahlı güçlerini sınır dışına çekmesi için yapacağı çağrı gecikti.
BDP’lilerden oluşan bir heyetin İmralı’ya yapacağı ziyaret de iki haftadır erteleniyor.
Bu gecikmenin arka planında Paris mi yatıyor?
Paris’teki cinayetlerin İmralı sürecine görünürde olumsuz bir etkisi olmadı.
Fakat dolaylı yansımaları ortaya çıkmaya başladı. Paris suikastındaki belirsizlikler önü alınmazsa İmralı sürecini dalga dalga kuşatacağa benziyor.
Bunun ilk işareti Kürt medyasından geldi. Avrupa’da yayın yapan Özgür Politika gazetesi ile Fırat Haber Ajansı (ANF), eski bir MİT çalışanı olduğu öne sürülen Murat Şahin adlı kişiye dayanarak cinayetlerin baş zanlısı Ömer Güney’in “MİT elemanı” olduğunu öne süren geniş bir habere yer verdi.
Bu kişinin ismi geçen yıl Devrimci Karargâh soruşturmasında gündeme gelmişti. Gözaltına alınan Murat Şahin, MİT’in kendisine çalıştığını kabul etmesi üzerine serbest bırakılmış. Basına yansıyan iddialar bu yönde.
Avrupa’da yaşayan Şahin, Özgür Politika gazetesinin kapısını çalarak Ömer Güney’i tanıdığını ve bu kişiyle ilgili bildiklerini anlatmak istediğini söylemiş.
Kürt medyası da bu aktarımları dün “Ömer Güney MİT elemanı” başlığıyla duyurdu.
Murat Şahin’in Ömer Güney’le ilgili iddiası şöyle: “Ömer ile hiçbir yerde karşılaşmadım ve birlikte çalışmadım. Ankara’da bağlı olduğum birimin başındaki ‘Teyze’ kod adlı bayan, Ömer’in fotoğrafını göstererek, ‘Bu, Paris elamanı, hiç gördün mü, tanıdın mı, bu heval oluyor’ diye sormuştu. İlk defa orada resmini gördüm. Bana başka da bir şey söylemedi. Belki de Avrupa’da onu tanıyıp tanımadığımı, ilişkim olup olmadığını test ediyordu. Belki de bana Ömer’i deşifre etmek için fotosunu gösterdi. Ya da başka bir neden. Ben de ‘tanımıyorum’ dedim ve sohbet öyle kapandı. Bana bir ara, ‘Hollanda aldı ama ucuz yırttı, dikkat edin’ demişti. ‘Teyze’nin gösterdiği ve ‘Parisli heval’ dediği kişi, Ömer Güney’in ta kendisidir. Bundan eminim.”
Haberde Ömer Şahin “Teyze”yi şöyle tarif etmiş:
“Bizim birimin başıdır. 55-60 yaşları arasındadır. Uzun yıllar birimde çalışmış, tecrübeli bir bayandır. Sol örgütlere bakan birimdir bu. Kürt birimi ayrıdır. Ankara Çankaya’da tepeye doğru bir evde konumlanır. Özel bir dairedir ama MİT’e çalışır. Biz Ankara’ya gittiğimizde ‘Teyze’ ile orada buluşuruz. Ömer’in fotosunu da orada göstermişti. Karadenizli olduğunu duydum. Adını bilmeyiz ve soramayız. Bizim için sadece ‘Teyze’dir.”
Ömer Güney’in cinayetten 19 gün önce Ankara’da olması, uçak biletini Çankaya’dan alması gibi medyaya yansıyan bilgilerle karşılaştırıldığında artık kuşkuya yer bırakılmayacak kadar net bir tablo ortaya çıkıyor, değil mi?
Pek değil aslında.
Paris suikastı MİT’le ilişkilendirildiği anda yeni İmralı süreci çöker.
Zira barış sürecini MİT Müsteşarı Hakan Fidan yürütüyor. Fidan’ın başında olduğu kurum gizli gizli PKK yöneticilerine yönelik suikastlar mı gerçekleştiriyor?
PKK, Paris suikastını MİT’e bağladığı anda kendi liderinin talimatlarına da doğal olarak uymaya yanaşmayacaktır.
Murat Şahin’in “Ömer Güney’in MİT elemanı olduğu” yönündeki bu iddiası, barış görüşmelerini yürüten MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Fidan ile anlaşma yapan PKK lideri Abdullah Öcalan’ı hedefliyor.
Anlaşılan Paris suikastının İmralı üzerindeki yansımaları bir süre daha devam edecek.
kurtulustayiz@gmail.com
TARAF