Abdulhakim Beyazyüz'ün yazısı:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Allah’a hamd, resulüne selam olsun. Bu yazımızda hadis konusunu işlemeye devam edeceğiz. Rabbimizden bize yardım etmesini niyaz ediyoruz.
Hadis konusu ile ilgili ilkyazımızda, hadisin Resulullah (a.s.) ve sahabe dönemlerinde istisnalar dışında yazılmadığını ve genel yazıma ancak Emevi halifelerinden Ömer b. Abdülaziz döneminde (H.99-101) başlandığını belirtmiştik. Şimdi başka bazı sorularla konuyu açmaya devam edelim.
Hadislerin yazılmaması değersiz oldukları anlamına mı geliyor?
Yüce Allah, resule itaatin kendisine itaat olacağını açık bir şekilde ifade buyurmuş ve resulün sözünün/ beyanının önemsenmesini emretmiştir: “Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi olarak göndermedik.” “Peygamberin size yaptığı çağrıyı, birbirinize yaptığınız çağrı gibi değerlendirmeyin!” “Peygamber size ne verdiyse onu alın. Size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir.” Ayrıca Hz. Peygamber de uyarı ve nasihatlerinin başkalarına ulaştırılmasını teşvik etmiştir: “Burada bulunan, burada bulunmayana tebliğ etsin: olabilir ki; kendisine tebliğ olunan, onu işitenden daha anlayışlıdır”