Günler geçti ama ben bir kere daha yazayım. Cevabını aradığım soru şu: Bizim “Hacı” nasıl KCK’lı oldu?
Önce “Bizim Aylin, nasıl başörtüsü düşmanı oldu” ona bir bakalım..
Dr. Aylin Çiftçi hanımı İstanbul günlerinde, İBB Sağlık Dairesi’nden tanırım.. 2005 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Kadın ve Aile Sağlığı Merkezi’nde Müdür Yardımcısı olduğu günlerden. Eşi ile de MÜSİAD’dan tanışırım.
Bu hanımefendi şimdi “Özürlü ve yaşlı hizmetleri genel müdürü. Aile Bakanlığı İstişare toplantısında gördüm kendini.. Tebrik ettim.. Ama basında bir haber: “Tesettüre karşı durdu genel müdürlüğü kaptı”..
2005 yılında, kendisine ait olmayan bir sözle ilgili basında hakkında çıkan bir olaydan yola çıkılarak, bu günki bir atama ile ilişki kuruluyor.. Zaman zaman bu tür yanlışlıklar oluyor.. Ama keşke daha dikkatli olabilsek. Çünki bu işlerin izi kolay kolay silinmiyor.
Buyurun Mustafa Özer’in başına gelenlere bakalım.. Arkadaş AFP muhabiri olunca, iyi ki, bir de Fransa ile ilişkilendirmediler..
Mustafa; sıfırdan gelip, haber fotoğrafçılığında zirveye tırmanan bir isim.. Onu kutlamak ve örnek göstermek gerek..
Onu KCK ile etiketlemek KCK’ya hizmet etmekten başka bir işe yaramaz. Mustafa’yı KCK ile ilişkilendirenler, başka kimleri bu tür davranışlarla KCK’nın kucağına ittiklerinin farkında değiller mi?
Mustafa’yı gözaltı süresince doğru düzgün uyutmamışlar..
Peki, şimdi Mustafa serbest kaldı. Ne olacak?.. Oysa 2012 için ne güzel planları vardı.. Aile, Yağlı güreş, Türkiye’nin dış tanıtımı konusunda ne hayalleri vardı..
KCK davasının şüphelisi olarak, kendini nasıl kabul ettirecek.. Bu genç adamı korkutursanız, onun sadece hayallerini değil, onu da kaybedersiniz..
Bir kurumun başındaki isim, bir sanatçı hakkında bir söz söyleyince nasıl incitici oluyorsa; bir polis şefi, bir istihbaratçı, bir savcı bir kişi hakkında bir ithamda bulunursa, ya da bir gazeteci, bir kişi hakkında ileri-geri bir şeyler yazarsa o da aynı şekilde yaralayıcı olabilir.. Kimse masum değil, Biz hepimiz hata yapabiliriz. Hesap sormaya evet, ama affedici olmak da önemli..
Bir başka gazeteci bir görüşme yaptığında bunu anlayışla karşılıyorsanız, başka biri yapınca da aynı anlayışla karşılamanız gerekmez mi? Mustafa “Kara derili” mi? Birileri Mustafa’nın tipini beğenmeyebilir ama, Mustafa yaptığı işin en iyilerinden biridir.. Ben bir Hac rehberi yazacağım. O kitapta Mustafa’nın Mekke ve Medine’de çektiği resimleri kullanacağım inşallah..
Mustafa’ya yapılan bir haksızlık, arkadan gelen gençler için de caydırıcı olacaktır.. Zira bir insana yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir.. Olan oldu, ama şimdi soruşturmayı yapan savcı, Mustafa ile ilgili bilgilerin kimler tarafından nasıl servis edildiğini de araştırması gerek..
Birileri KCK soruşturmasını sulandırmak istiyor olmasın sakın. Ya da birileri intikam almak istediği birilerini, bu vesile ile soruşturmaya dahil etmeye kalkışmış olmasın..
Bir savcı, soruşturmaya dahil etmediği bir gazeteciye “gözüm üzerinde olacak, bundan sonra atacağın adımlara dikkat et” der mi? Mustafa gazeteciliğini yapsın, bu kendisi için de, Türkiye için de en iyi ve en doğru olanıdır.. Basının görevi de budur..
Suçu, suçluyu mu övmüş? Gazeteci kisvesi altında silah kaçakçılığı mı, kuryelik mi yapmış? Ona bakalım.. Yoksa gazeteciliğini mi yapmış.. Mustafa; foto muhabiri.. Fotoğraf çekiyor.. Bir anı belgeliyor.. Bu işi de en iyi şekilde yapıyor.. Bu tür uygulamalar, tehditler kimseye fayda sağlamaz. Bir anda 19 yaşlarıma gittim.. Bu tür işlerin kimseye faydası yok.. İnsanları etiketlemek değil, kazanmak istiyorsanız, başka bir dil, başka bir yaklaşım esas alınmalı. Hepimiz zaman zaman ne yanlışlar yapıyoruz.. Hepimiz kendimizi sorgulamalıyız aslında.. Politikacısı da, gazetecisi de, askeri de, subayı da , sade vatandaşı da.. Hepimiz birbirimize benziyoruz. Al birini vur ötekine..
Eskiye göre bir çok şey, kıyaslanamayacak kadar iyi, ama doğru yönde ve ileri doğru bir yolculukta hâlâ katetmemiz gereken uzun bir yol var..
Alın size şu son operasyonla ilgili bilgi kirliliği, ortaya çıkan sonuç.. Trajedi..
Kimsenin yaptığı yanına kar kalmamalı.. Ama bilgi sahibi olmadan söylentilerin peşine düşüp, kaş yapayım derken göz de çıkartmamalıyız.. Özellikle de politikacılar, maksadını aşan laflar etmemeli.. Çünki imam yanlış yaparsa, cemaat ne yapmaz ki! Suçlamak çok kolay, yaftalamak da öyle.. Birisi için bir iddianız varsa, eğer o iddianızı isbatlayamıyorsanız, müfteri durumuna düşersiniz.. Dedikodu, gıybet yapmış olursunuz.. İddia ettiğiniz şey muhatabınızda yoksa, siz o şeyi yapmış gibi muaheze edilirsiniz sonra.. Tek başına iyi niyetlerimiz bizi kurtarmaya yetmeyebilir. Selam ve dua ile..
YENİ AKİT