Yüksek yargı Hacı Bektaş-ı Veli türbesini ziyaret etmiş. 30 Kasım 1925 tarihinde yürürlüğe giren 677 sayılı Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlar ile Bazı Ünvanların Men ve İlgasına Dair Kanun ile tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması kabul edilmiş ve bazı ünvanların kullanılması yasaklanmıştır.
Kanun, bütün tarikatlarla birlikte; şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştır.
Yüksek Yargı mensupları turistik bir ziyaret için mi Hacı Bektaş-ı Veli (RA)’yi ziyaret ettiler, yoksa!
Hani sadece merak ediyorum, eğer bu normalse Hacı Bektaş’ı ziyaret eden yüksek yargı mensupları, hemen Ankara Ulus’ta Hacı Bayram-ı Veli (RA)’yi de ziyaret etmeyi düşünürler mi?
Siyasilerin cemevine, Hacı Bektaş-ı Veli (RA) şenliklerine ya da Mevlevi sema ayinlerine katılmalarında bir sakınca yoksa, neden Abdulkadir Geylani ya da Nakşibendi dergahlarını ziyaret suç oluyor?
Türbeleri kapattık diyorlar, ama mesela Anıtkabir bir türbe değil mi? Hani ölülerden medet ummayacaktınız!
Eba Eyyubel Ensari (RA)’nin mezarını kimler, ne zaman, niçin restore edip açtılar ve devlet erkanı onları topluca ziyaret etti.
Her gün sabah namazında ve gece yarısında Hacı Bayram-ı Veli (RA)’nin mezarında Fatiha okuyan bir çok insan vardır.. Hadi yasaklasanıza. Kapısına bekçi dikip 677 sayılı yasayı uygulasanıza..
Sadece hacı demek değil, efendi, hacı, hoca, şeyh paşa demek, bu kelimeleri sıfat olarak kullanmak da suç değil mi? Yahu hac yönetmeliği yayınlanıyor. Devlet herkesi resmen, kurra ile hacı yapıyor? Hadi elinizden geliyorsa hacca gitmeyi yasaklayın.. “Araplara para yedirmeyin!”
“Dedelik seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik” yasak.. Hadi dedeliği kaldırın bakalım gücünüz yetiyorsa.. Seyyid olmak, peygamber soyundan gelmektir. Alevilikteki temel prensiblerden biri de ehli beyte, yani seyyidlere saygıdır. Hadi bakalım uygulayın bu yasayı.. Babalık sitemini kaldırın kaldırabiliyorsanız.. Hacı Bektaş-ı Veli (RA) türbesini ziyaret etmek kolay, Hacı Bektaş-ı Veli (RA) şenliklerine katılıp nutuk atmak kolay! İsterseniz hadi “Kabe Arabın olsun, Çankaya bize yeter” diyin.. “Hacca gideceğinize Anıtkabir’i tavaf edin” diyin. “Kur’an-ı Kerim’den ahkam ayetlerini çıkartıp yerine nutuktan parçalar eklemeyi” teklif edin, sizden öncekilerin yaptığı gibi, tabii aklınız basıyorsa..
Sakın böyle bir şey yapmayın! Yapamazsınız da zaten..
Ahievren, Baciyani Rum filan derken aslında bu iş bir ucundan çözülmeye başladı..
Ahmet Yesevi (RA)’ye bir şey diyen var mı?
Ahmet Yesevi (RA), öğretisini "Dört Kapı" olarak bilinen şu ilkeler üzerine kurmuştur: Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat. Bu ilkeler Hacı Bektaş-ı Veli (RA)’de de vardır.. Yesevi (RA) Nakşi geleneğinden bir isimdir..
Bakın, Hacı Bektaş-ı Veli adından da anlaşılacağı üzere HACIdır ve bu ünvanın kullanılması devrim yasalarına göre yasaktır. Onun mezarı TÜRBEdir ve sevenlerinin buluştuğu yer ise TEKKEdir.. Biliyorsunuz İstiklal Marşı da Mehmet Akif tarafından Taceddin Dergahı’nda yazılmıştı..
Taceddin Dergahı, ilk olarak Kanuni tarafından Hacı Bayram-ı Veli (RA)’nin kurduğu Bayramiye tarikatkının bir kolu olan Celvetiler için yaptırılmıştı. 1826 yılında tamir edilmiş , Sultan Abdülmecit tarafından ilaveler yapılarak türbe, dergah evi, çeşme, hazire ve camiden oluşan bir külliye haline gelmiştir.
Taceddin Dergahı bir yanı ile de Hacı Bayram-ı Veli (RA) ile ilişkili. Hacı Bayram-ı Veli (RA) ise, Kurtuluş Savaşı yıllarında ve ilk meclisin açılışında en çok ziyaret edilen makamlardan biridir ve hatta denilebilir ki, ilk meclisin açılışı tamamen bu cami, dergah ve tarikat mensuplarının büyük himmeti ile gerçekleşmiş, burada hatimler yapılmış, dualar okunmuş, bu dergahtaki kelime-i tevhid bayrağı 1. Meclis’in açılşında kapıya asılmış ve meclis toplantı salolunun arkasına “Ve emruhum, şura beynehim” yazan ayet bir hat halinde asılmıştır..
Şimdi bunca bilgiden sonra Hacı Bayram-ı Veli türbesini ziyaret gerekmez mi?
Hacı Bektaş-ı Veli ile, Hacı Bayram-ı Veli arasında çok fazla fark yoktur. Her ikisi de erenlerden olup, İslâm davasına, şeriat ülküsüne gönül verenlerdendir.. Yani Hacı Bektaş-ı Veli de şeriat ehlidir.. O da, namazı, haccı, zekatı, orucu, Allah’ı teklemeyi ve yüceltmeyi esas alır. Haramlardan kaçınmayı öğütler.
Hacı Bayram-ı Veli (RA) ile Hacı Bektaş-ı Veli (RA)’yi, ya da Mevlana (RA) ile Ahmet Yesevi (RA)’yi, ya da bu gelenekten gelen insanları, silsile-i meratip halinde birbirini izleyen erenleri birbirinden ayıranlar iki yüzlü, çifte standartlı, art niyetli insanlardır.. Sonuçta bunların kaynakları bir, niyetleri bir, hedefleri bir, kıbleleri birdir.. Hepsi de aynı Allah (CC)’a, resulüne (SAV) ve kitabına inanıyorlar..
Hacı Bektaş-i Veli’ye (RA) göre, bir kuyuya bir katre şarap düşse, o kuyuyu temizlemek için suyunu çekseler, çektikleri suyu çevreye serpseler, bu serpilen sularla çimenler ıslansa, o otları kuzular yese, o kuzuları kesib kebab eyleseler. O kuzuların etinden yememek gerekir..
Hal böyle iken Bektaşiler ne yapıyorlar bugün. Ya da türbeyi ziyaret edip anma toplantısına katılanların, kendini ona nisbet edenelerin kaçta kaçı bu küçük risaleyi/Makalatı okumuştur dersiniz?!..
Bunların çoğu ne Nahcul Belaga’yı, ne Tevzihül Mesalih’i de okumuş değiller.
Çoğu kimsenin ne dini, ne de yasaları ciddiye aldığı var ve ne de kimse bu yasaların ıslahını dile getirebiliyor.. “Gücü yeten yetene”, “ben yaptım oldu” havaları.. Başbakan Hacı Bayram-ı Veli (RA)’yi ziyaret etse CHP’liler ne derdi aceba, ama Yüksek Yargı mensupları Hacı Bektaş-ı Veli (RA)’yi ziyaret edince bir şey olmuyor.. İster misiniz Yalçınkaya Yüksek Yargı mensupları için de laikliğin ihlalinden dava açsın..
Gizli ve derin bir siyasi terör havası, herkesi susturuyor.
Selam ve dua ile..
Vakit gazetesi