Musa Üzer / Haksöz Haber
Suriyeli Müslümanların çilesi bitmez iken, ödedikleri bedel her geçen gün ağırlaşıyor. Esed ve İran rejimi Müslümanlara kan kustururken Rusya’nın devreye girmesiyle bütün bir Suriye şehirleri yerle bir edildi. Savaşçı-sivil, genç-yaşlı ayrımı yapmadan, kadın-çocuk demeden her yere bomba yağdırdı. Şimdi güya Rusya ateşi kesti. Ama dedik ya, Suriye Müslümanları tarihimizin en ağır imtihanlarından birini veriyor diye. Bu sefer de “Büyük Şeytan Amerika” devrede ve “Rus ayısından” daha sofistike bir şekilde Mücahitlerin üzerine bomba yağdırıyor.
Cuma günü gerçekleştirdiği hava bombardımanında Suriye’nin kuzeybatı kesiminde, Batı Halep’te bulunan Şam’ın Fethi Cephesi’ne ait kamp vuruldu ve 120’den fazla mücahit şehid edildi. Katliamın büyüklüğü bugüne kadar bu çapta bir eylemi Esed, İran ve Rusya’nın yapamamasından da anlaşılabilir. Ama sadece Şam’ın Fethi Cephesi’ni vurmuyor, diğer örgütleri de vuruyor. Nitekim aynı gün Nureddin Zengi Hareketi’ne mensup direnişçileri de vurdu ve hareketin 3 komutanı şehid düştü.
Peki, kim bu Şam’ın Fethi Cephesi Mücahitleri? Kahir ekseriyeti Suriye halkının katılımıyla oluşmuş ve rejime karşı en etkili savaşı veren bir cephe. Suriye halkının en fazla teveccühünü kazanmış hareketlerin başında geliyor. Diğer örgütlerle ortak operasyonlarda bulunuyor ve hemen hemen ülkenin her tarafında mücadele veriyor. Dolayısıyla bir Müslümanın sahip çıkma sorumluluğu içerisinde bulunuyor. Peki Suriye direnişinin başından beri muhalefeti, direnişi parçalamak için elinden geleni ardına koymayan Amerika ne yapıyor? Önüne gelene, canının istediğine terörist damgasını yapıştırıp ona göre operasyonlar çekiyor. Daha doğrusu önce Esed, İran ve Rusya’yı yönlendiriyor, onların etkisiz, başarısız ya da suskun kaldığı yerde kendisi devreye giriyor.
Suriyeli Müslümanları katleden Amerikan uçakları nereden kalktı? Amerikan karşıtlığı temelinde her gün açıklamaların yapıldığı Türkiye’ye ait İncirlik üssünden. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Türkiye kamuoyunda, başta biz Müslümanlar olmak üzere kimsede ses var mı? Yok. Bu suskunluğumuzun, bu ihanete sessizliğimizin hesabı sorulmayacak mı? Mevcut iktidarın Müslümanları katleden Amerikan uçaklarına İncirlik’ten kalkmasına izin vermesi vebaline ortak olmamak için ses vermek aynı zamanda mahşer günü hesabı çetin verenlerden olmamak için şart.
Gel-gelelim Amerika’nın yaptığı katliamların medyada yer alış biçimine. Amerikan emperyalizminin ağzıyla konuşan bir medyamız var ne yazık ki... Özellikle Müslümanları, İslami hareketlerin öznesi olduğu siyasal-sosyal olaylarda egemen güçlerin, emperyal güçlerin ağzıyla, jargonuyla konuşmak moda. İdeolojik karşı cephede bulunan medyadaki sol unsurlar bilinçli olarak bu üslubu tercih ediyorlar. Peki ya dindarlara, Müslümanlara hitap eden medya organlarına ne demeli? Ne kadar savruk bir dil kullanılıyor. Hadi muhabir bilinçsizce haberi yaptı, editör ne işe yarar? Niçin haberler Müslümanca bir perspektifle tekrar gözden geçirilmez?
Onun içindir ki, Haber 7’de yer alan “120 terörist, terör örgütüne ait kamp” ifadeleri kabul edilemez. Haber 7 sitesinin okuyucuları aynı zamanda Suriye direnişi konusunda duyarlı kişilerden oluşmakta. Amerika, Rusya, İran gibi işgalci ve katil devletleri özgürlük savaşçısı, mazlum ve mağdur, kendi topraklarını ve halkını savunan İslami örgütlerin terörist gibi lanse edilmesi asla kabul edilemez. Bundan sonra bu gibi haberlerin böylesi bir çarpık perspektifle okuyucuya taşınmayacağını ümit ediyoruz.
Haber 7’de yer alan söz konusu haberin ilgili kısmı: