HAKSÖZ HABER
CHP temsil ettiği şey açısından dindar-muhafazakarlar ile derin ayrılıkları olan bir parti. Uzun uzun anlatmaya gerek yok üstlendiği Kemalist miras onu ‘daracağında alim sallandıran’ parti noktasına getiriyor.
Bu derin ayrılık Türkiye’nin de yaşadığı en temel kırılmalardan birisidir. Laik-seküler kesim ile dindarlar arasında kapanması güç bir duruma işaret eden bu kırılmanın normalleşmesi gerekmektedir.
Peki, bu nasıl olacak? Suçlunun suçunu kabul edip normalleşme için kararlılığını göstermesi gerekiyor. Bir zamandır CHP’nin dindar-muhafazakarlara yönelik olumlu adımlar içinde olduğu da bir gerçektir. Samimi gelmese bile bu çabanın en azından eskiye nazaran daha iyi bir hale işaret ettiği söylenebilir. Ancak hala Kemalist cürümlerle hesaplaşıldığını kimse söyleyemez. CHP’nin bunu yapması lazımdır. Böyle bir şeyi yaptığı zaman CHP’den geriye ne kalır orası da ayrı bir soru olarak CHP’nin önünde duruyor.
CHP’nin son yıllarda attığı adımlar İstanbul ve Ankara seçimleri ile az veya çok bir ses bulmuşa benziyor. Bu durum ise iktidar cenahı başta olmak üzere dindar kesimleri endişelendiriliyor. Bu endişe anlaşılabilir. Ancak endişeli olmak sorunu çözmeye yetmiyor.
Hatta endişe akl-ı selimle hareket etmeyi imkansız hale getiriyor. Muhafazakar televizyon kanallarından birinde kifayetsiz bir sunucunun Ekrem İmamoğlu karşısında yaptığı saçmalıklar İmamoğlu’nu o dönem ‘parlatan’ şeylerin başında geliyordu. Netice olarak vizyon, perspektif sahibi olmadığını düşündüğümüz bir siyasetçi şuan İstanbul’u yönetiyor.
İktidar medyası bunu çok sık yapıyor. Hikmetten uzak bir şekilde geçmişte ana akım medya AK Parti’ye nasıl yaklaşılıyorsa CHP eleştirisi de aynı zeminden yapılıyor. Kimsenin artık CHP’nin yaptığı, yapmadığı işlerdeki tutarsızlıklarla veya ideolojik mirasından yüklendiği cürümlerle bir derdi yok! Sabah yazarı Melih Altınok’un son yazısı bunun ibretlik bir örneği. Altınok, Kılıçdaroğlu’nun mutfak dolaplarına kafayı takmış!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun evinden çektiği videolardaki mutfak dolaplarının görüntüsüne dikkat çeken Altınok, Kılıçdaroğlu’nun pr çalışması yaptığını yani mutfak dolapları üzerinden kendisini pazarladığını ileri sürdü. Dolapların eski görüntüsünün Kılıçdaroğlu’nu mütevazi göstermek için seçildiğini ileri süren Melih Altınok zihin okuma tekniklerindeki başarısını ortaya koyuyor!
“Eğer videoyu izlediyseniz eminim siz de Kemal Bey'in ne söylediğini değil, o olmaz olası mutfak dolaplarını hatırlıyorsunuzdur.
Bu durumda, propaganda videosunu hazırlayan profesyonellerin "demode mutfak dolapları efektini", mesajı güçlendirmek için başarıyla kullandıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ancak alıcıların bu göstergeye tepkileri farklı oldu.
Kimileri, "Kılıçdaroğlu bizden biri, mutfağı da bizimki gibi" dedi...
Kimileri de Kemal Bey'in iddialarını kanıtlayamadığı için mahkûm olduğu tazminat davalarını hatırlatıp "Parayı nereye harcayacağı kendi tercihi. Daha az hakaret edip mutfağına pekâlâ güzel dolaplar yaptırabilir" dedi.
Bense bu tartışmayla ilgili söz hakkımı, topluca karar almışlar gibi yaptıkları evlerin mutfaklarına böyle bir örnek dolapları döşeyen zevksiz müteahhitlere seslenerek kullanmak istiyorum.
Bırakın artık bu dolapları!
Aynı fiyata envai çeşit alternatif var. Az para vereceğiz diye en kötüsünü seçmek zorunda mısınız?
Diyelim ki Altınok’un tespiti(!) doğru değil. Bu durumda yapılan bu analizimsi şeyden kimin kârlı çıkacağı aşikardır. Altınok haklı olsa bile zan ile oluşturduğu bu haklılığını kamuoyu ile paylaşmaması gerekir. Hikmetle davranmak bunu gerektirir zira. Çünkü iktidar medyasının artık adı çıktı. Yaptıkları işler zaten hep bir şeyleri ıskalıyor.
O halde yapılması gerekenin bazen susmak olduğunu kabul etmeleri gerek! Altınok’tan hikmetli davranış beklemek biraz abartı olabilir ancak en azından daha az konuşmasını bekleme hakkımız yok mu?