Selahaddin E. Çakırgil, gündemi değerlendiriyor:
İstanbul’da 12 Ocak günü meydana gelen ve tamanı alman 10 turistin ölmesi ve bir o kadarının da ağır yaralanmasıyla neticelenen ’Sultanahmed Patlaması’, terörün sınır tanımadığını bir daha gözler önüne sermiş olmalı..
Terör eylemlerinin en berbat tarafı budur; nerede, ne zaman, nasıl ve kime karşı ve kim tarafından ne yapılacağının önceden bilinememesi..
Sivil savunmasız kesimlerin ve hele de turistlerin hedef seçilmesi, genel bir tedirginlik ve güvenlik zaafının bulunduğu havasını dünya çapında yaymak..
Bombacının hemen DAİŞ mensubu olduğunun değerlendirildiği gibi resmî beyanlar hiç de inandırıcı gözükmemektedir.
*
Sıkı güvenlik kontrollerine gelince.. Herkesin kontrol edildiği bir polis devleti görüntüsü zaten başlı başına bir problemdir. Ancak, kontrol konusunda bir gevşeklik olduğunu da belirtmeliyim. Özellikle güvenlik için vazifelendirilmiş elemanların son derece lâkayd, özensiz hareket ettiklerine hemen daima şahid olunabilmektedir.
Hele de, her gün on binlerce insanın taşındığı Marmaray’a binerken yapılan sözde güvenlik kontrolleri tam bir komedi..
Oradaki güvenlikçiler genel olarak, orada sadece beklemiş oluyorlar, ellerindeki dedektörleri ise, arada bir kullanıyorlar.
(...)