Güven kaybını engelleyecek adımlar atılmalı!

Aydın Ünal, AK Parti'nin kendi seçmeni ile yeniden bağ kurmasını gerektiğini hatırlatıyor.

Aydın Ünal / Yeni Şafak

Nazlı seçmen günlerinde siyaset

İşler yolunda giderken seçmen iktidarın küçük hatalarını umursamaz, iddialara kulak asmaz, kara propagandaya, algı operasyonlarına aldanmaz. Muhalefet tabanında infiale yol açan nice olay, iktidar seçmeninin kılını dahi kıpırdatmaz. Zira seçmen, münferit hadiselere, küçük meselelere değil, büyük fotoğrafa bakar.

Eğer ekonomide işler yolunda gidiyorsa, enflasyon kontrol altındaysa, paranın değeri korunuyor, pazarlar canlıysa, teröre, diğer güvenlik tehditlerine karşı tedbir alınıyorsa, seçmen maceraya girişmez, işleyen bir çarkı durdurmaz, sudan sebeplerle tercihini değiştirmez.

Ancak işler tersine döndüğünde, büyük fotoğraf flulaşmaya başladığında, çarşı-pazarın dengesi bozulup tencere boşalmaya başladığında, seçmen haklı olarak naz yapmaya başlar ve önceden görmediği en küçük hataları bile görür, duyar, konuşur hale gelir.

En güncel örnek: İşler yolundayken, bir AK Parti milletvekilinin Monako’da yediği ve sosyal medyada paylaştığı ıstakoz muhalefet cenahında fırtınalar koparırken iktidar tabanında hiç önemsenmez, görmezden gelinir, üzerinde durulmaz. Ancak aynı hadise, enflasyonun yüksek olduğu ve seçimden iyi sonuç alınamadığı bir dönemde ortaya çıktığında, muhalefetten ziyade iktidar cenahında infial oluşturur, konuşulur, tartışılır. Paylaşımı yapan milletvekilinin sadece yediği ve paylaştığı ıstakoz değil, yaşam tarzı, özel hayatı, AK Parti’de ne aradığı, başka birçok benzeri hadise ve detayla birlikte enine boyuna sorgulanır.

İşte onun için, seçmenin nazlı olduğu günlerde siyaset, işlerin yolunda olduğu günlerdeki siyasetten farklıdır.

Tabanını ve hassasiyetlerini çok iyi tanıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 yıllık iktidarı boyunca, muhalefet ya da medya istedi diye kelle almamış, kurban vermemiştir. Bazen, hatalı dahi olsa, bir siyasetçi ya da bürokratı, sırf muhalefete ve medyaya koz vermemek adına yerinde tutmuş, hesabı zamana yaymış, günü geldiğinde, hatta mesele unutulduğunda faturayı kesmiştir.

Yaşadığımız sürecin hassasiyetlerinden dolayı bugün geleneksel yöntemler işe yaramayacaktır.

Dün seçmen, muhalefetin ya da medyanın hedefe koyduğu bir isme fatura kesmediği için Erdoğan’a “Vardır bir bildiği”, “Reis günü gelince hesabını sorar” kredisini açarken, böyle zamanlarda, nazlı seçmen, aynı krediyi açmakta gönülsüz davranabilecektir.

Seçmenin nazlı olduğu dönemlerin muhalefete de fırsat oluşturduğunu özellikle dikkate almak gerekir. Geçmişte köpürtmeye uğraştığı küçük meselelerin karşılık bulamadığını gören muhalefet, bugün bu meselelerin karşılık bulduğunu görecek, iktidar tabanını daha da rahatsız etmek için gayret gösterecektir.

Nazlı seçmen günlerinde iktidarın iki önemli tedbiri alması gerekir:

Birincisi:

Güven kaybının acilen durdurulmasıdır. Seçmene güven verecek, seçmenin içini rahatlatacak bazı tedbirler acilen alınmalıdır. “Reis mesajı aldı ve işte bak gereğini yapıyor” duygusu bir an önce tamir edilmelidir. Değişim uzun vadeli olacaksa bile, ilk etapta, çözülmeyi durduracak, özellikle de tabandaki tartışmaları susturacak adımlar atılmalıdır. Muhalefetin, bu kırılgan günlerdeki operasyonlarının önüne geçmek amacıyla “gündem belirleme” gücü tekrar ele alınmalıdır.

İkincisi:

Güvenin tekrar tesis edilmesidir. Erdoğan’ın, önümüzdeki seçimsiz 4 yılda bunu başaracağına şüphe yok. Ancak güven kaybının hasarı derinleştikten sonra, güveni tesis etmek daha da zorlaşacağı için el çabuk tutulmalıdır.

PR’la gelenler, PR’la kalabilecek mi?

AK Parti’ye son dönemde sirayet eden hastalıklardan biri de kişisel PR (Halkla İlişkiler) çalışmalarının hakikati örtmesi. Siyaset ya da bürokrasi kadrolarında görev almak isteyenler reklam kampanyalarına başvuruyor ve bundan da maalesef sonuç alıyorlar. İş öyle kontrolden çıktı ki, son haftalarda, istifa etmesi, bedel ödemesi, görevden alınması gereken isimlerin görevde kalmak için PR yaptıklarını, hatta bunun için kamu kaynaklarını kullandıklarını görüyoruz. Çeşitli odaklar adına çalışan paralı trol çeteleri, kendilerini besleyenleri hedeften çıkarabilmek için sağa sola pervasızca saldırıyorlar.

AK Parti ve Erdoğan’ın önündeki çetin sınavlardan biri de işte bu mesele: Bakalım bu göz boyayanlar kendilerini kurtarabilecekler mi? Yoksa diğer hataları bir yana, sadece göz boyamaya çalıştıkları için bile hesaba çekilecekler mi? Yaşayıp göreceğiz.

Yorum Analiz Haberleri

Şakir Paşa Ailesi’nin televizyonlarda izlenemeyecek hikayesi
Senin utanman yok mu İsmail Saymaz?
Ne olacak bu Nusayrilerin durumu?
“Kim bir kavme benzerse o da onlardandır”
Fatih Erbakan devrik Esed'in yasını tutmaya devam ediyor