HAKSÖZ HABER
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Bahçeli'nin açıklamasının söz konusu kısmı:
''CHP Genel Başkanı'nın siyaset yapıyor olmalıdır. Her sözü gerçek dışıdır. Kriz ve kaosa yatırımdır. Geçen haftaki suçlamaları ve CHP'nin sözcülerinin yalanları bir siyaset trajedisidir.
Alaattin Çakıcı şehidimizin oğludur, benim dava arkadaşımdır, vatan ve millet sevdalısıdır. Kılıçdaroğlu anlar mı bilemem, ülkücüden mafya, mafyadan da ülkücü olamaz. Alaattin Çakıcı'nın bu millete ve devlete nasıl hizmet ettiğini bilen bilir. Kılıçdaroğlu eğer mafya görmek istiyorsa birlikte yürüdüğü, anayasa hazırladığı teröristlere baksın. Çakıcı ve onun gibi arkadaşlarımız Türk devletine karşı saldırı düzenleyen terör örgütleriyle mücadele etmiştir.
Devlet ve millet namına gövdelerini taşın altına koymuşlardır. Acil beklentimiz Kılıçdaroğlu hakkında düzenlenen fezlekenin Genel Kurul'da karara bağlanmasıdır.''
İnfaz düzenlemesiyle birlikte tahliye olan Alaattin Çakıcı'nın kabarık bir sicili olduğu ve mafyatik eylemlerde bulunduğu alenen bilinir durumda.
Çakıcı'nın bu döneme kadar işlemiş olduğu cürümlerin bilinenleri, hayatının anlatıldığı şu kısımda geçmekte:
Alaattin Çakıcı genç yaşta MHP Ülkü Ocakları'na katıldı, İstanbul’da bir çiçekçinin öldürülmesinde azmettirici olarak kısa süreli hapis yattı ve 1980 askeri darbesiyle birlikte tutuklandı. MHP ve ülkücü kuruluşlar davasında 41 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutularak yargılanan ve somut delil yetersizliğinden iki yıl sonra serbest bırakılan Çakıcı, organize suç örgütü liderliğine “kumar borcu" ardından da "senet" tahsilatına girişerek işadamlarından da haraç almaya başlamasıyla birlikte hız vermişti.
Süleyman Seba, 1984 yılında Beşiktaş Spor Kulübü Başkanı seçildiğinde güvenliği Çakıcı'ya emanet edilmişti. Çakıcı'nın MİT tarafından Ermeni terör örgütü ASALA'ya karşı kullanıldığı iddialarına ise, yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren "Devlet bu tür adamları yararlı olacaksa kullanır" demişti. 20 Ocak 1995 tarihinde Alaattin Çakıcı, boşanmış olduğu eski eşi Uğur Kılıç’ı Uludağ'da otele davet etmiş ve orada kendisini 3 kurşunla öldürtmüştü. Bu cinayeti azmettirdiği iddiasıyla yargılanan Alaattin Çakıcı, önce ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış, ardından söz konusu cezası, ağır tahrik ve sanığın duruşmalardaki iyi hali gözününde bulundurularak 19 yıl 2 aya indirilmişti.
Akabinde yurtdışına kaçan Çakıcı, 17 Ağustos 1998'de Türk ve Avusturya polisinin ortaklaşa düzenlediği bir operasyonla Fransa'nın Nice kentinde yakalandığında üzerinden Nedim Caner adına düzenlenmiş kırmızı bir pasaport ve 17.000 dolar çıkmıştı. 14 Aralık 1999 tarihinde Kartal cezaevine giren Çakıcı, yargılamanın ardından 29 Kasım 2002 tarihinde serbest bırakılmıştı. Mart 2000'deki Karagümrük baskınından dolayı cezası onanan Çakıcı, yakalama emrinden birkaç gün önce yurtdışına kaçmıştı. Ancak, 14 Temmuz 2004 tarihinde Avusturya’nın Graz kenti yakınlarında üzerinden emekli MİT görevlisi Faik Meral’e ait pasaport çıkan Çakıcı, 14 Ekim 2004 tarihinde Türkiye'de cezaevine geri döndü.
Çakıcı'nın halihazırda organize suç örgütü ve cinayet suçlarından cezasını tamamladığı ön görülerek serbest bırakıldı.