Günlerden On Kasım’dı ve Meclis’te Kavga Vardı!

Abdurrahman Dilipak

Günlerden On Kasım’dı ve Meclis’te Demokratik açılım konusu konuşuluyordu..

Konuşulmuyordu daha doğrusu. CHP ve MHP her meselede olduğu gibi, iktidar ne derse desin, anlamadan, dinlemeden aklına geleni söylüyordu. Tehdit ediyor, hakaret ediyor, meydan okuyordu.. Çünki başka söyleyecek bir şeyleri yok. Bir tezleri yok.. Geçmişleri de temiz değil..

Önce “niye 10 Kasım?” dediler.. İlla her şeyden bir olumsuzluk çıkaracaklar ya..

Sonra Demokratik açılımın ülkeyi bölüp parçalayacağını ve buna izin vermeyeceklerini söylediler..

Meclis’te pankart açtılar.. Anlatmaya gerek yok, bildik sahneler.. Ucuz sloganlar, demogojiler.

“CHP İstiklal Harbini veren parti”ymiş, “Cumhuriyeti kuran parti”ymiş, falan, filan.. Zinde kuvvetler gelip bir türlü yönetime el koymuyor ki, içleri rahat etsin.

“Terör ve irtica bitecek ne demek” diye açıkça soramıyorlar.. Terör biterse MHP ne yapacak? İrtica biterse CHP ne yapacak, ne söyleyecekler? Onun için bitmesini istemezler..

Yaşanan bu süreç son derece can sıkıcı olsa da, aslında son derece öğretici bir süreç..

Dikkat ederseniz Ergenekon konusunda son derece sessizler.. Hatta arka çıkıyor, destek veriyor, avukatlığına soyunuyorlar. İşi sulandırmaya çalışıyorlar..

Meclis hangi kanunu çıkarırsa çıkarsın, koş Anayasa Mahkemesi’ne,

Hangi Bakanlık hangi atamayı, hangi yönetmelik ya da kararnameyi çıkarırsa koş Danıştay’a.. Yorulmuyorlar da.. Ama artık tabanları yoruldu, vatandaşa gına geldi..

Meclis’te bir konunun müzakeresinin filan yapıldığı yok.. İşleri güçleri engelleme.

“Bunu size yaptırmayız, siz rejim düşmanısınız, cumhuriyet düşmanısınız, Türkiye’yi bölüyor, parselleyip satıyorsunuz.. O öyle değil, sizin dediğinizin tam tersi..” bu minval üzerine giden içi boş sloganlar.. Hesap yok, kitap yok, ciddiyet yok, gerçeklik yok.. Kaba bir ağız dalaşı..

Bu insanların eşi, dostu, ailesi, arkadaşları, çocukları da mı yok uyaracak.. Bu kadar stresi bu toplum hak etmiyor. Bu işi yapanlar için de, ruh sağlığı açısından son derece sakıncalı..

TSK’da olup bitenler hakkında hemen hemen hiçbir şey söylemiyorlar..

Hani merkezi hükümet bu durumda da, yerel yönetimde ne durumdalar?.. Orada da yoklar..

Peki ne istiyorlar?

Bunlar ne istediklerini de bilmiyorlar sanki.. Baykal’ın üniversite yıllarında söylediklerini ya da daha önce yaptığı konuşmaları Erdoğan alıp aynısını Meclis’te okusa, yine karşı çıkacaklar.

Anayasa değişikliği tekliflerinden biliyoruz bunu..

Darbe anayasasının bekçiliğini yapıyorlar, CHP ile MHP el ele..

CHP ne zamandır Demokrasiyi, İnsan Haklarını artık gündemlerine bile almıyor.. CHP artık solcu bir parti bile değil. Muhafazakâr, hatta ırkçı, resmi ideolojinin, resmi tarih tezinin bekçiliğini yapan bir parti konumunda.. Bu sebeble “Sosyalist enternasyonal”den dışlanması sözkonusu..

CHP halktan kopuk. CHP Cumhur’suz bir parti ve halka, halkın temel değerlerine yabancı bir parti!

Halkın inanç, kültür ve geleneklerinden habersiz..

Geçen gün Kılıçdaroğlu buna dikkat çekiyordu..

CHP’nin geçmişine sahip çıkıyor gibi yapıyor ama, geçmişi de sahiplenemez.. 10. Yıl albümü, 15, Cumhuriyetin Şeref Kitabı bile susturulmaları için yeter.. İstiklal Mahkemeleri falan daha bir sürü örnek.. Geleceğe ilişkin de yapacak hiçbir şeyleri, söyleyecek hiçbir sözleri yok.. Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel hiçbir politikaları yok.. Proje şöyle dursun, fikirleri de yok. Çünki bilmiyorlar. Görünen o ki, bilmek de istemiyorlar. Onun için söyleneni dinlemeye bile gerek duymuyorlar.. Tek bildikleri şey ağız dalaşı, demogoji! Atatürk istismarcılığı.. Onu da yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar.. Mustafa Kemal’i tekellerine alarak aslında savundukları değerlere zarar veriyorlar.. Tarihi bir şahsiyeti parti maskotu durumuna düşürüyorlar.. Aslında dikkat ederseniz bu arada İsmet Paşa da buharlaştı gitti.. Zaten CHP Ecevit’le köprüleri atalı çok oldu.. Baykal’dan başka kim kaldı ki geriye!

Muhalefet, tek parti dönemi ve darbe sonrası ara rejim dönemleri dışında bu kadar cılız, silik bir hal almamıştı..

Her şey milletin gözü önünde cereyan ediyor.. Birilerinin sesi çok çıksa da, sansasyonel iddialarla ortalığı bulandırmaya çalışsalar da, sonuçta sel gider kum kalır.. Biraz da çaresizliklerinden böyle çok gürültü çıkarıyorlar..

Faiz oranlarından, Mafiadan, petrol kaçakçılığından, insan hakları ihlallerinden hiç söz ediyorlar mı? Varsa yoksa rejim tartışması, cumhuriyetin temel ilkeleri, laiklik, irtica.. Aslında oturup iktidar ve muhalefet temsilcilerinin bir hafta içinde Meclis’te yaptıkları konuşmalarda kullandıkları kelime sayısını sayacağım. Korkarım amele pazarındakinden çok da fazla çıkmaz.. Özellikle muhalefetin durumu perişan.. Zaten tartışmanın seviyesi, belli bir düzeyin altına inince kim kimdir çok da belli olmuyor.. Onun içindir ki, “Birileri ile tartışmayın, sonra sizi izleyenler farkı fark edemeyebilirler” derler..

Sonuçta Meclis’te bilgilendirme yapıldı.. Ve başlatılan süreç devam edecek.. Birileri istemese de, birtakım provokatif eylemlerle süreç engellenmeye çalışılsa da, görünen o ki, yeni yeni açılımlarla demokrasi kervanı yoluna devam edecek..

Türk Ergenekonu da, Kürt Ergenekonu da bu süreci engellemeye çalışıyor.. Psikolojik harp devam ediyor. Ama Türkiye’nin kazanımları, içeride ve dışarıda yeni bir umut dalgasının giderek büyümesine sebeb oluyor..

Geçen gün Celaleddin Cingöz anlatıyordu, bir mükellefi ihracat yapıyormuş Ortadoğu’ya, arkası arkasına yeni siparişler, ortaklık teklifleri geliyormuş.. Üretikleri mallarda “Made in Turkey” yazısının daha büyük yazılması, Arapça olarak da yazılması isteniyormuş ve yeni bir marka ya da birçok markada yeni bir logo olarak, “One Minute”in Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak esprilerde, reklamlarda, afişlerde slogan olarak kullanıldığından söz ediyor..

Bu arada SP’nin ağırbaşlı, akıllı, itidalli çıkışları dikkatlerden kaçmıyor.. Dışarıdan bakanlar farkı fark ediyor..

Kuşkusuz her şey yolunda değil, eleştirilecek bir çok şey de var. Ama güzel şeyler de oluyor..

Dürüst olmak, gerçeği görmek, hakkı teslim etmek zorundayız.

Selâm ve dua ile..

VAKİT